59. Bölüm: Dip

113 81 63
                                    

Bölüm şarkıları:
♪ Madrigal ~ Dip
♪ Dolu Kadehi Ters Tut ~ Her yer karanlık

"Belki yok olurum ümidini içimde parçalayamazken, belki kafamdaki sesler susar ümidinin parçalarını bir araya getiremiyordum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Belki yok olurum ümidini içimde parçalayamazken, belki kafamdaki sesler susar ümidinin parçalarını bir araya getiremiyordum. "

***

Büyük bir kuyunun en dibindeyim. Çırpınışlarım ve uğraşlarım fayda etmiyor, sanki en dipte değilmişim gibi her seferinde daha da dibe batıyorum. Yardım için uzanan eller var, yetişemiyorum. İnkar edemediğim yaşanmışlıklar, koskocaman bir geçmiş ve terk ediliş var; kabullenemiyorum.

Ben en dibe batıyorum.

En son ben uyanıyorum düşlerimden.

En son ben fark ediyorum kaderimin acımasızlığını ve direnmekten vazgeçiyorum.

O tren kalktı, boş koltuklarla ve uğranmayacak duraklarda satılmamış onlarca biletle. Kandırma kendini Dilara, bir kez daha yaşarken ölme. Bir kez daha en dipte değilmiş gibi batma dibe. Çünkü biliyorsun zaman geçtikçe, bugün geçmiş olarak yazıldıkça 'Kaderimde bu da mı vardı?' demek kar etmeyecek...

Uyuşuk irademin bana yaptırdıklarını kabullenmek zorunda olmak oldukça ağırdı. Sendeleyerek yaptığım şeylerin sorumluluğunu üstlenmek başlı başına bir yüktü. Ben o gece yaptıklarımla bir kez daha dibe batmıştım. İçimde yatan o küçük kız çocuğunun neler yapabileceğine şahit olmuş ve onu durduramamıştım. O, benim en zayıf noktamdı ve ortaya çıkması için birkaç kadeh içkiye ihtiyacı da yoktu.

Belki bir çift kahverengi göz.

Belki de korkak ve titrek bir el...

Müthiş bir baş ağrısı ve mide bulantısıyla gözlerimi araladığımda pencereden içeriye yansıyan ışık beni oldukça rahatsız ediyordu. Hızla doğulup bir elimi başıma diğer elimi karnıma bastırdığımda öğürmemek için kendimi zor tutuyordum. Zor nefesimi verirken adeta inliyordum. Dağılmış saçlarımı başımdaki elimle geri çektikten sonra gözlerimi ovuşturdum. Karnıma bastırdığım elimi çektiğim sırada ise mide bulantım daha da artmıştı. Hızlıca yataktan kalkıp lavaboya koştum ve mide bulantım geçene kadar kendimle baş başa kaldım.

Midem rahatlayınca sifonu çekip lavaboya doğru ilerledim ve musluğu en soğuk ayarıyla açıp yüzümü yıkadım. Saçlarımı da ıslatıp sabitledikten sonra aynada kendimle göz göze geldim. Yüzümde makyaj namına hiç bir şey yoktu. Lavabonun iki yanına tutunarak kendimi öne eğdim ve dün gece yaşananları hatırlamaya çalıştım fakat kafamı tekrar aynaya kaldırmak isterken gördüğüm bana ait olmayan diş fırçası, parfüm ve çeşitli bakım ürünleri aniden doğrulmamı sağlamıştı. Bunlar erkek eşyalarıydı. Ben şuan bir adamın lavabosundaydım. Üzerimde iç çamaşırlarım haricinde yalnızca büyük, neredeyse dizlerime kadar uzanan beyaz bir gömlek vardı. Hatalı iliklenmiş düğmeleri kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Aynadan bir adım geri uzaklaşırken dün gece yaşananlar bir bir aklıma gelmeye başlamıştı.

MOR MENEKŞEWhere stories live. Discover now