10.Bölüm: Zelzele

607 353 417
                                    

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

*Bir ay sonra*

Bugün tam bir ay oluyor bu okula geleli. Dile kolay bir ay. Onlarca yeni şey deneyimlediğim bir ay. Kimine göre boş zaman aralıklarından oluşan bu süre bana gerçekten fazlasıyla hızlı geçmiş gibi gelmişti. Bir ay öncesinde hayal bile edemediğim bir hayat, şuan dört bir yanımı çepeçevre sarmıştı. Hayat, on yedi yılda getirdikleri üzerine şu son bir ayda da boş bırakmamıştı beni. Bu boş bırakmadığı zamanlardan en sancılısını ise tam da bugün yaşayacaktım.

Bugünün kasvetinden henüz habersizken Açelya'nın delice çalan telefonun sesiyle uykum bölünmüştü. Saati kontrol ettiğimde ise henüz 06.32 olduğunu görmüştüm. Uyanmamıza tam yirmi sekiz dakika daha vardı. Kim arardı ki bu saatte? Bir süre Açelya'nın sesi duymasını bekledim ama o mışıl mışıl uyumaya devam etmişti. Aldırmadım kulaklarımı yastığıma kapayıp uykuma dönmeye çalıştım. Birkaç saniye sonra da telefon kapanmıştı. Derin bir nefes aldım ve rahatlayarak kalan yirmi yedi dakikalık uykuma geri dönmek için hazırlandım. Huzurlu bir şekilde tekrardan gözlerimi kapadığım anda ise telefon yeniden çalmaya başlamıştı.

Kalkıp arayanın kim olduğuna bakmak istiyordum ama takatsizliğim buna müsaade vermiyordu. Birkaç kez Açelya'ya seslendim ama tık yoktu. Hışımla kalkıp telefonu elime aldım. Arayan kişinin amacını, ismini gördüğüm ilk saniye anlamıştım. Telefonu açtım, karşımdakinin sesinden onun da yeni uyandığını anlamıştım.

"Günaydın güzelim." uykulu yüzüm duyduklarım karşısında hepten buruşmuştu. Yarım kalan uykuma üzülerek baktım.

"Sana da günaydın Demir." sesimden kim olduğumu anlamış olacak ki birkaç ağzında sözcük geveledi. Ama hiç birini duymamış gibi konuşmaya devam ettim.

"Bildiğim kadarıyla siz erkekler uyumaya bayılırsınız ve dün gece üçe kadar PlayStation oynayanların çığlıkları arasında senin de sesin vardı yanlış hatırlamıyorsam. Sonuç olarak saat altı buçuk ve en erken üçte yatmış olsan, üç buçuk saatlik uykuyla sırf Açelya'ya günaydın demek için mi kalktın? Her neyse Açelya'nın şuan uyanmasının mümkünatı yok, bir de bundan sonra eğer arayacaksan yedide ara o sıralarda uyanıyoruz. Her neyse okulda görüşürüz." tek nefeste hızlıca söylediğim bu cümlelerin çoğunu belki de anlamamıştı. Umursamadım. Onun cevabını beklemeden hala uykulu halimle telefonu kapatıp aldığım yere koydum. Yüzümdeki sinsi gülüşle Açelya'ya bir bakış attım. Hiç bir şeyden habersiz mışıl mışıl uyumaya devam ediyordu.

Yirmi üç dakika daha uyuyabileceğim için sevinirken yatağa yattım ve yorganıma iyice sarıldım. Gözlerimi tekrardan kapattım. Bekledim, bekledim, bekledim. Olmuyordu, bir türlü uyku beni ele geçiremiyordu. Yedi dakika boyunca yatakta bir o yana bir bu yana kıvrandım. En sonunda sinirle doğrulup iyiden iyiye uyanmaya çalıştım. Uykumun en verimli dakikalarının her zaman son bir saat olduğunu biliyordum fakat bu bir saatlik uyku bugün beni eksik bırakacaktı.

MOR MENEKŞEWhere stories live. Discover now