Bölüm1: Geçiş bileti

1.2K 61 98
                                    

Monster_Mina kapak için ne kadar teşekkür etsem az. Love u görl 🖤

Bazı anılar vardır ki unutulmaz. Bazı anıları ne kadar küçük olursan ol, üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin unutamazsın. Bazen iki gün önce yaptığım şeyi unutursun ama o anılar hep bir köşede seni bekliyordur. Bu anılar genellikle hayatını değiştiren, seni çok etkileyen anılar olur. Mutlu yönde değil, kesinlikle kötü yönde etkileyen şeyler. Bizi mutlu eden anılar, acı verenlerden daha kolay unutulur.Böyle anılarım vardı ve şimdi bu sokağın başındayken yine öyle bir anıya doğru adım attığımı biliyordum.

Sokakta sadece 4-5 kişi vardı. Sokağa girdiğimde herkes o kadar sessizleşti ki tek ses yankılanan topuklu ayakkabılarıma aitti. Sokaktakilerin gözlerini üzerimde hissediyordum. Onlara bakmasam bile bana alayla baktıklarını biliyordum. Az sonra gözlerimi diktiğim yıkık dökük binadan ağlaya ağlaya çıkacağımı düşünüyorlardı ama ben bu rezil binaya girebilmek için birini öldürdüm. Kimse bunu bilmiyordu.

Uzun yolu bitirdiğimde kaşımdaki gri binaya baktım. Derin bir nefes aldım ve içeriye doğru yürüdüm. Sessiz görünen binaya girdiğimde giriş katta 2 adam duruyordu. Siyah kıyafetleri ve uzun boylarıyla koruma oldukları belliydi. Ah Jennie bu şehirde koruma olmaz.

"Parti nerede ?" Dedim sesimi düz tutmaya çalışıp. Kalbimin deli gibi attığını onlara belli etmemem gerekiyordu. İkisinin de aynı anda kaşları çatıldı. Gözleri toz pembe pullarla kaplı elbiseme, oradan topuklu ayakkabılarıma kayıp tekrar yüzüme geçti.

"Hangi parti ?" Dedi biri. Burada sessizliğin aksine büyük bir parti olduğunu biliyordum. Kaşlarım havaya kalktı.

"Ah burada değil mi ki ? Ama bana bu adresi attı" derken telefonumu çıkardım. Mesajlara girdim.

"Davetli misin ?"

"Arkadaşım. Bana buranın adresini attı ve gelmemi söyledi" dediğimde daha demin konuşan bana doğru geldi. Tam önümde durup eğildi ve yüz yüze gelmemizi sağladı.

"Carbonara" dediğimde nefesi yüzüme çarptığı için gözlerimi kapattım. İğrenç herif.

"Lachimolala ?" Dedim gözlerimi açarken. Bir kaç saniye yüzüme baktıktan sonra belini doğrulttu ve benden bir adım uzaklaşıp arkadaşına döndü. Kafasıyla beni gösterdiğinde karşısındaki omuz silkti.

"Sonuçta bildi dimi ? Demek ki davetli" Dediğinde önümdeki onaylarcasına kafa salladı.

"Beni takip et" dedi önümdeki ve yürümeye başladı. Uzun bir koridora daldığında peşindeydim. Bozulacak gibi duran asansörün önünde durdu. Asansörü çağırdığında bir kaç saniye bekledik. Asansörün kapıları gürültüyle açıldığında geçmemi işaret etti. Asansöre bindim.

"Bozulmaz dimi ?" Dedim asansöre bakarken. Adam güldü.

"Şuan son derdin bu olsun. Sağsalim çıkmaya bak sen" dediğinde gülümsemeyi denedim. Asansörün düğmelerine uzandı ve en altta üzerinde -8 yazan düğmeye bastı.

"İyi şanslar" dedi asansörün kapıları kapanırken. Kapılar kapanır kapanmaz asansörün kırık aynasına döndüm ve kendime baktım. Bunu halledebilirsin Jen. Derin bir nefes aldım. Asansör dururken kapıya döndüm. Kapılar aynı gürültüyle açıksa da kapının hemen dışından gelen gürültü müzik onu bastırdı. Asansörün hemen önünde içki içen bir kaç kişi dönüp asansöre baktı. Onları aldırmadan asansörden çıktım.

Burası beklediğimden de büyüktü. Ortada dans etmek için kocaman bir alan, hemen kenarlarında siyah deri büyük koltuklar vardı. İçerisi aşırı kalabalıktı. En az yüz kişi vardı. İnsanların bakışları bana dönmeden önce etrafı dikizlemeyi kestim ve dans pistinin arka tarafında olan bara doğru ilerledim. Boşalan bir bar taburesine oturdum ve barmene odaklandım. Önündeki bir kaç kıza içkileri verdikten sonra bana döndü. Kaşları çatılsa da bana yaklaştı.

"Ne istersin ?"

"Bilmem. Genelde tatlı kızlar ne içer ?"

"Buradaki tek tatlı kız sen olduğuna göre bunu sen söylemelisin" dediğinde gülümsedim. Önüne düşen saçlarını geriye itti. Uzun boylu esmer bir çocuktu. Saçlarımı geri itmesiyle açılan boynuna baktım. O aradığım kişi değildi.

"Sana güveniyorum. Fazla sert olmasın" dediğimde alayla güldü ve önündeki şişelere döndü. Sandalyeyi döndürüp dans pistine baktım. Deli gibi dans ediyor, eğleniyorlardı. Dans etmeyi bilmiyordum ve bana saçma geliyordu. Çıkıp vücudunu sallandırmanın nesi eğlenceliydi ki ?

"Al bakalım." Dediğinde tekrar barmene döndüm.

"Sağol"

"Şimdi söyle. Neden buradasın ?"

"Eğlenmek için"

"Seni ilk kez görüyorum."

"Bende seni ilk defa burada görüyorum" dediğimde alayla güldü ve kuruladığı bardağı bıraktı.

"Ben buradan hiç çıkmam." Dediğinde gülümsemem yüzümde dondu. O ise tamamen bana döndü.

"Burası senin gibilerin geleceği bir yer değil" dedi ters bir bakış atıp. Senin gibiler derken neyi kastetti bilmiyorum ama iyi bir şey olmadığı kesindi.

"Bir arkadaşım çağırdı. Onu görmeye geldim. Sende buranın polisi misin ? Gelip geçeni sorguluyor musun yoksa bu ilgi bana mı özel ?" Dedim sakince. Kaşlarını çatarken ellerini tezgaha koydu ve bana doğru eğildi.

"Buralarda eğlence senin bildiğin gibi değil. Başına bela almak istemiyorsan sakince içkini iç ve git. Ne ortalığı karıştır ne de üzülen sen ol" dediğinde bende ona doğru yaklaştım.

"Beni tanımıyorsun" diye fısıldadığımda bana dans pistini gösterdi.

"Seni tanımıyorum ama onları tanıyorum" dedi benden uzaklaşırken.

"Hey Namjoon!" Dedi biri. Önümdeki çocuk bağırana dönüp beklemesi için işaret etti ve bana döndü.

"Ve bugün buradan ceset kaldırmak istemiyorum. Umarım anladın" dedi ve ona seslenen çocuğa doğru yürüdü. İkisi selamlaşırken sessizce etrafa bakmaya geri döndüm ve önümdeki kokteyli içtim.

İşte orada. En arka tarafta kalabalık bir masanın başında oturuyordu. Siyah saçlarını düzgünce geriye doğru taramıştı ve kulağını dolduran bir sürü küpe vardı. Siyah sade bir tişört giyiyordu. İçerisi çok sıcak olmasına rağmen ceketini çıkarmamıştı. Yanında ona sırnaşan kızla pek ilgilenmiyor ve masadaki bir adamla konuşuyordu. Ne konuştuğunu bilmiyordum ama canını sıkan bir şey olduğu kesindi. Dikkat çekmemek için önüme döndüm. Artık nerede olduğunu biliyordum nasıl olsa.

"Yeni mi ?" Sesiyle önümdeki kokteylden kafamı kaldırdım. Bir çocuk bana bakıyordu ve sorduğu şeyle Namjoon'da dönüp baktı.

"Hayır. Davetliymiş" dedi ve çocuğa döndü. Çocuğun kaşları yukarı kalktı ve tekrar bana baktı.

"Emin misin ?"

"Yoksa aşağı inemezdi." Diye devam etti Namjoon. Artık oturmaktan sıkılmıştım. Bu yüzden birilerini bulmak için ayağa kalktım ve bardağımı elime alıp arkamı döndüğümde biriyle çarpıştım. Kokteyl üzerimize sıçradı.

"Ya! Dikkat etsene" diye söylendi kız bara uzanıp peçete alırken. Boynundaki dövmeyi gördüm. İşte aradığım şey.

"Arkamda gözüm yok ama sen önüne bakıyorsun. Sen dikkat etmeliydin" dediğimde kahküllü, sarı saçları olan kız sinirle bana baktı.

"Ölmek mi istiyorsun ?" Dediğinde arka tarafta onu gördüm. Bir koridora doğru gidiyordu. Ne kadar bulmak istediğim bulmuş olsam da önceliğim oydu.

"Pardon. Benim hatam. Ah üzerim batmış. Gidip temizlemeliyim. Tekrardan özür dilerim" dedim ve kızı şaşkın bir halde orada bırakarak hızla kalabalığa daldım. O koridorda kaybolurken koridora peşinden girdim. O benim diğer tarafa geçiş biletimdi.

OTHER SIDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin