Bölüm 21: Sana bir dövme yapalım.

313 42 79
                                    

"6. His ne biliyor musun ?"

"Önsezi ?" Dedim. Odasındaydım. Karşılıklı tekli koltuklarda oturuyorduk. Öne doğru eğilerek sigarasını söndürdü ve bana baktı. Dirseklerini dizlerine yasladı.

"Bir çok kişinin dediğine göre 6. Hissim kuvvetliymiş"

"Olabilir"

"Ben ise bunun saçmalık olduğunu düşünüyorum. Bir şeyi anlamamın tek sebebi karşımdaki insanın aptal olması. Aptal olduğu için kendini ele veriyor" dediğinde hafifçe kafa salladım. Ne dese tamam diyip buradan çıkmak istiyordum.

"Peki nasıl yaptın? " dediğinde dizlerimdeki ellerim hareket etmeyi kesti. Bana ömür gibi gelen bir kaç saniye bakıştık. Sonunda bende ellerimi onun gibi dizlerime yasladım.

"Neyi ?...Oppa" dedim şirin olduğumu düşündüğüm bir ifadeyle. Lakin bana olan bakışları öyle değişmemişti ki utanmıştım.

"Onu da sen söyleyeceksin" dediğinde alayla güldüm. Tamam beni tamamen aptal olarak görüyordu. Bu yüzden sırtımı  koltuğa dayayıp bacak bacak üstüne attım. Sikeyim oppasını.

"Sen çok uyanıksın dimi ?" Dedim sinirle. Sinirlenip küfretmesini bekledim ama güldü. Seunghyun haklıydı. Ne tepki vereceği belli değildi.

"Ben alacağımı aldım. Şimdi soruma dönüyorum. Jisoo'yu yalan söylemeye nasıl ikna ettin ?"

"Yalan söylemedi" dedim. Eğer yakalandıysan yapılacak tek şey vardı. Sonuna kadar inkar et.

"Tamam. Yalanı geçelim. Beş dakika dürüst ol"

"Sende olacak mısın ?"

"Neden sana dürüst olmam gerekiyor ?"

"Neden sürekli alan taraf olmak istiyorsun ?" Dediğimde kafasını iki yana salladı.

"Huyum kurusun"

"Benim de beter bir huyum var. Her şey karşılıklı"

"Tamam. Bende dürüst olacağım" dedi. Bu kadar kolay beni dinleyeceğini düşünmüyordum. Zaten ikimizde dürüst olmayacağımızı biliyorduk.

"Ben Jisoo'ya bir şey demedim. Birbirimizi kaybettik. Onu aradım bulamayınca eşyalarımı almaya gittim. Sonra onu kaybettiğim yere dönüp orada bekledim. Evin yolunu bilmiyordum, kimsenin numarası da yoktu. Zaten telefonum da yok bildiğin gibi"

"Jisoo'yu aradım. Açmadı. Ne olursa olsun telefonumu açar"

"Demek ki istisnalar var- tamam belki de beni kaybettiği için ne diyeceğini bilememiştir. Her şey olabilir. Açıkçası neden açmadığını bilmiyorum. Aradığını da senden duyuyorum" dedim. En azından yarısı doğruydu. Hatta bugün, bu eve geldiğimden beri yaşadığım en dürüst gündü.

"Tamam" dedi. İnanıp inanmadığını ölçmek için yüzüne baktım ama hayır. Poker face!

"Tamam sıra sende"

"Devam et" dediğinde kalbim hızlandı. Sonunda bana cevap verecekti. İstediğimi sorabilirdim. Önce hangisini soracağıma karar verdim.

"Tamam şu dövmeyi neden yaptırmıyorum ?"

"Tamam bunu nasıl açıklayacağımı düşünmeliyim. Bir saniye" dediğinde kaşlarımı çatmış ona bakıyordum. Aniden kafasını kaldırdı ve gözlerime baktı. "Ah 5 dakika doldu. Yani cevap vermeme gerek yok"

"Ne ? Ama bu haksızlık. Jiyong sen hilebazsın" dedim sinirle. Gülerek arkaya yaslandı.

"Kural kuraldır"

"Yine de hila yaptın" diye mızmızlandım. Adi herif!

"Bir daha böyle bir şey istemiyorum. Masadaki herkesten özür dilemeniz gerek. 3 saat beklediler" desi ciddi bir ifadeyle. Ben bunu şaka sanmıştım.

"Neden o kadar beklediniz ki ?"

"Ne yapsaydık ? Sizin başınıza bir şey gelme ihtimali varken oturup, yemek yiyip, eğlense miydim ? "

"Hayır ama biz iyiydik" dedim. Yani sayılırdık. Aslında uyuyordum.

"Jennie hala anlamıyorsun dimi ? Akşam yemeği bir gelenek, aynı zamanda bir yoklama. Bu yüzden burada olmalısın. İyi olsan bile burada olmalısın ki iyi olup olmadığını görelim" dedi. Bu gerçekten ince düşünülmüş bir şeydi. Bunu kimin düşündüğünü merak ettim.

"Özür dilerim" dedim. Sonuça oda masadaydı. Herkes gibi oda beklemişti. Hatta diğerleri yukarıdayken o yemek bile yememişti.

"Şimdi bana şu dövme olayına neden taktığını söyle ?"

"Her şeyi bilmek istiyorsun dimi ?" Dedim alayla.

"Bu yüzden liderim" dediğinde anlayışla kafa salladım.

"Bilmem. Takmamam gereken bir konu mu ? Sonuçta herkeste var. Ben YG'den değil miyim ?"

"Kim ne dedi ?" Dedi. Cidden ya 6. hissi kuvvetliydi ya da bu durumlara artık çok alışıktı.

"Birine demişsin ki dövmem yoksa YG'den değilsin ya yaptır ya da git. O bana öyle diyince..bilmiyorum. Kim olduğunu sorma söylemeyeceğim" dedim bakışlarını görünce. Ssdece omuz silkti.

"Sana bir dövme yaptıralım" dediğinde gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

"Ne ? Ciddi misin ?"

"Tabi ki. Şu yapışkanlı olanlardan." Dediğinde suratımı astım. Belli ki çok hoşuna gitmişti ki güldü. Ne kadar da esprili!

"Gerçekten espri yeteneğin her gün gelişiyor"

"Sadece bekle. Her şeyin zamanı var. Duruma göre değişiklik gösteriyor ama halledilmeyecek bir şey değil"

"Aman banane. Bu zamana kadar dövmesiz büyüdüm. Yani istemem" dediğimde tek kaşını kaldırdı. İşaret parmağımı ona çevirdim.

"Ooo tek kaşını da kaldırabiliyorsun. Ben asla yapamam. Nasıl yapıyorsun ?"

"Bu yetenek meselesi" dedi sanki hava atmak istermiş gibi kaşını indirip ötekini kaldırdığında kahkaha attım.

"Sen ise şu kapağını açamayacak kadar yeteneksizsin"

"Yah sana dedim dimi ? Derim cidden ince, kapağın kenarları parmaklarımı kesiyor!" Dedim sinirle. Bana bakıp güldü ve bir sigara daha çıkardı.

"Tamam, anladık"

"Anladıysan daha dalga geçme" dedim ayağa kalkıp odadan çıkmak için ilerledim.

"Ama açamıyorsun!"

"Cidden senin diline düşmek de bir zor level gibi" dedim sinirle ve kapıyı açtım.

"O zaman açabildiğinde susarım" dedi. Sesi keyifliydi. Onu nadir böyle görebileceğimi biliyordum.

"Derim ince derim! Kesiyor" dedim sinirle ve arkamdan kapıyı kapatıp hızla yukarı çıktım.

OTHER SIDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin