Bölüm 29: Bazı şeyler daha değerlidir.

301 43 54
                                    

Salonda oturuyordum. Kimse ne bir şey dedi, ne de salonda oturdu. Sadece hepsi bana baktı ve odalarına çekildi. Jiyong eve girdikten yarım saat sonra çıkmıştı. Gece yarısı olduğu için uykum gelmeye başlamıştı. Yine de odaya çıkmayacaktım. Lisa'ya sabah dediklerimde ciddiydim. Odasının keyfini çıkarabilirdi.

Koltuğa uzandım ve gözlerimi kapattım. Jiyong cidden konuyu kapatmıştı. Yine de en olmadık yerde açılacak diye çok korkuyordum. Neden anlatmıştım ki ona ? Şimdi pişmandım. Bütün sırlarımı ölene kadar iyice saklamalı ve benimle beraber toprağa gömmeliydim. Bunu becerememiştim.

Acaba yine Yoona'ya mı gitti ? Yoona gibi birini seviyorsa neden onunla beraber değildi ki ? Kız zaten onu deli gibi seviyordu. Derin bir nefes aldım. Artık uyumak bile zordu. Sesler duyduğumda gözlerimi açmadım. Ölü gibi yatıyordum ve uyuyor numarası yaptığını düşünmelerini istemedim. Üzerime bir örtü bırakıldı. Sonra o kişi kimse uzaklaştı. Bir kaç saniye sonra tereddütle gözlerimi açtım.

Chaerin unnie yine duvara dayanmış ve pencereden dışarı bakıyordu. Bu evdeki herkes garipti ama en garipleri oydu. Neden dışarı baktığını anlamıyordum. Bahçeyi izlemeyi mi seviyordu ? Ya da başka bir amacımı vardı ? Ona sorsam ters tepeceğinden korkuyordum. Bu yüzden gözlerimi tekrar kapattım.

Ne kadar geçtiğini bilmediğim bir süre de onun hareket ettiğini duydum. Merdivenlerden çıktı. Büyük ihtimalle odasına geri döndü. Bir dakika geçmeden de kapı açıldı. Bu sefer kimin geldiğine bakmak için kafamı kaldırdım. Jiyong salona girdi ve göz göze geldik.

"Niye buradasın ?"

"Uyumak için" dedim sessizce. Yanıma geldi ve yattığım koltuğun kenarına oturdu. Alkol kokuyordu. "Odan yok mu ?"

"Benim odam değil orası" dedim. Kaşları yukarı kalktı ama yavaşça kafa salladı.

"Neden içtin ?"

"İçmek için bir sebebe mi ihtiyaç var? "

"Bilmem. Yok mu ?" Dediğimde kafasını iki yana salladı ve sustu. Açık camdan vuran ay ışığı yüzünü aydınlatıyordu. Gözüm boynuna kaydı. Mosmordu. Bugün boğazını sıktığım için de
utanıyordum.

"Havalı duruyor dimi ?" Dediğimde kaşlarımı çattım. "Boynumu diyorum"

"Ah kes şunu. Zaten aşırı utanıyorum"

"Utanma bunu yapan ilk kadın..Ah yalan söylemeyeceğim ilk kadınsın" dediğin de kahkaha attım.

"Peki Yoona ?" Dediğimde omuz silkti.

"Yani anlamıyorum o kız kim ? Senin adını duyduğunda bile çıldırdı."

"Beni biraz...fazla seviyor. En azından değişik seviyor" dediğinde dudağımı dişledim. Acaba sorsa mıydım ? Aman ne olacaksa olsun.

"Peki sen ? Seviyor musun onu ?"

"Bunu sana neden söyleyeyim ki ? Seviyorsam bile sanane"

"Tabi sevsen beraber olurdun. Pek şey erkeklere benzemiyorsun" dedim kendi kendime.

"Ne erkeklere ?"

"Yani...korkak. Sen daha çok sevdiği kadınla ne olursa olsun olacak olan tiplerdensin" diye itiraf ettim. Sonuçta o izlenimini veriyordu.

"Yani olmayan erkekler korkak mı oluyor ? "

"Bu benim fikrim tabi ki. Dizideki çocuk gibi. Aman ona öyle olmasın, onun canı yanmasın diye mesafe koyuyor"

"Onun acısını düşünüyor. Bu kötü bir şey değil"

"Peki kızın onu severken kavuşamaması ne olacak ? Bir kadının canını en çok sevdiği adam yakar Ji. Eğer sevdiğin adam yanındaysa gerisini halledebilirsin" dediğimde omuz silkti.

"Çok sevmiş olmuş gibisin ?"

"Hiç sevmedim. Sevmek benlik değil. Kimsenin canımı yakmasına izin veremem. Ben kendi canımı yeterince yakıyorum zaten" dediğim de koltukta biraz kaydı. Sırtı bacaklarıma değdi. Acaba uzanmaktan vazgeçsem mi diye düşündüm.

"Fazla acımasız değil misin ?" Dedi Jiyong.

"Bunu sen mi diyorsun ?"

"Ben kendine karşı diyorum. Kendine karşı fazla acımasızsın. Ben ise kendime karşı hep naziğimdir. Eh diğer insanlar umurumda değil çünkü neden biliyor musun ? Bu hayatı böyle yaşamayı ben seçmedim. Bana böyle yaşattılar. Buna mecbur bıraktılar. Sonunu onlar düşünsün"

"Yani farklı bir hayat isterdin ?" Dedim. Bende isterdim. Farklı bir yerde doğmak, mutlu bir çocukluk geçirmek, sinir bozucu bir ergen olmak isterdim. Ailemle yemek yemeği, arada tartışmayı isterdim. En çok da aileme benim hayatıma karışamazsınız demeyi isterdim. Ben hiç kimseye o cümleyi kuramamıştım. Benim hayatımı onlar belirledi, onlar çizdi tüm yolları. Bana sadece yürümek kaldı.

"Ben seçmedim dedim. İstemedim değil. Belli bir yaşıma gelene kadar sanki...başkalarının elindeydi hayatım ama sonra seçeneklerim vardı. Yine de kendi ifademler seçemedim o seçenekleri. Hep ya biri için yaptım ya da biri zorladı diye. Yine de tamamen seçme hakkım olsa...sanırım ben yine bu hayatı seçerim" dediğinde kafa salladım.

"Ben seçmezdim. Bir aile kurabilmeyi isterdim. İyi arkadaşlar ve bana tüm geçmişimi unutturacak bir adam. Her gün bunlarla boğuşmama izin vermeyecek biri ama artık...herkesin benden kaçtığını kabullendim. Yani bu büyük bir yalan oldu"

"Sana birini bulurum" dedi alayla. Elimi kaldırıp omzuna hafifçe vurdum.

"Aman kalsın. En son istediğim şey birinin daha kaçarak uzaklaşması. Artık insanları sırtlarını izlemek istemiyorum" dediğimde kafa salladı ve ayağa kalktı.

"Sevdim" dediğinde kafamı çevirip ona baktım.

"Yoona'yı sevdim ve...seviyorum ama bu çok saçma çünkü kavuşamayacağım. Kavuşmak istemediğimden değil...sadece bazı şeyler bazı şeylerden daha önemlidir" dedi ve başka hiç bir şey demeden salonun köşesine doğru ilerledi.  Beni salonda tek, kafamda onlarca soru işaretiyle bıraktı.

OTHER SIDEWhere stories live. Discover now