Bölüm 6: Jiyong'un Kadınları

367 43 52
                                    

"Ne dedin sen ?" Dediğinde derin bir nefes aldım. Cidden daha hızlı anlayamaz mıydı ?

"Jiyong. Kwon Jiyong" diye söylendim zorla. Kaşları çatıldı ve elini beline koydu.

"Onu nereden tanıyorsun? "

"Partide erkekler tuvaletinde bir muhabbetimiz oldu" dedim. Tamam onu kışkırtmak istiyordum ama yalan da değildi.

"Tarif et" dedi sinirle. Bu sefer kaşları çatılan ben oldum. Bu kız manyaktı. " Onu tarif et. Etrafta Jiyong'um diye gezen kaç manyak var biliyor musun ?"

"Siyah saçlı, dövmeli. Partide siyah giyiniyordu ve bir sürü küpesi vardı. Ah bir de yakışıklı" dediğim an ellerini saçıma geçirdi ve beni yere fırlattı. Karşı koyacak halim yoktu. Zaten olsa bile koymayacaktım. Karnıma bir kaç tekme yediğimde midem kasıldı.

"Geberteceksin onu bıraksana" dedi biri yanından ama Yoona onu dinlemedi ve üzerine oturup yumruk atmaya başladı.

"Gebersin!" Dedi yüksek sesle. İnsanlar etrafımıza toplandı. Sadece izliyorlardı. Yoona sonunda üzerimden kalktığında gözüme attığı yumruk yüzünden gözüm ağrıyordu. Öksürerek kafamı toprağa çevirdiğimde ağzımdan kan çıktı. Mideme bir tekme daha yediğimde yerde yuvarladım.

"Kızın ne suçu var ki ? Jiyong yapacağını zaten yapar" dedi biri. Kalabalıkta kimin dediği belli değildi ama bu Yoona'nın bana bir tekme daha atmasına engel oldu. Daha beterini yaptı. Beni saçımdan tuttu ve ayağa kaldırdı. Hem yorgunluğumdan, hem de ağrılarımdan dolayı yere düştüğümde bunu tekrar yaptı.

"Gidiyoruz" dedi ve bir şey dememe izin bile vermeden beni sürüklemeye başladı. Kemiklerime kadar acıyordu. İnsanlar bizi takip ediyordu ama ben hariç hepsi nereye gideceğimizi biliyordu. Bir kaç kez boşluğa düştüğümde beni yine saçımdan tutup kaldırdı. Yürüyorduk ama nereye gittiğimizi bile göremeyecek durumdaydım.

Tüm bunlara değer miydi ? Bu tarafta olma düşüncesi bile beni mutlu ediyordu ama bu kadar acı vermesi normal miydi ? Benim Desiti'den olduğumu öğrenseler bile beni öldürürlerdi. Bunu hepsi birlikte yapar, etlerimi de köpeklerr yedirirlerdi ama buradaki köpeklere bile değil. Desiti'nin insanları bile Bamdo'nun köpeklerine layık değildi. Bunu onlardan kendi kulaklarımla duymuştum. Tüm bunlar acıydı ama geçmişim kadar değil.

Büyük bir evin önünde durdu. Bahçe kapısına ulaşmak için çıkılan iki basamakta yere kapaklandım. Yoona bu sefer kaldırma gereği bile duymadan beni sürüklemeye başladığında saçlarımı kavrayan elini tuttum. Dayanamıyordum artık. Acıyla bağırmak istedim ama ona bile halim yoktu. Bizim peşimizden gelen insanlarda evin bahçesine girdi.

"Jiyong!" Diye bağırdı Yoona beni sürüklemeye devam ederken. Kalbim bu acı içinde bile hızlandı. Onun evindeydik. Beni ona getirmişti. Beni ayağa kaldırırken ona bir daha bağırdı. Kapı açıldı.

"Ne ?" Dedi tanıdık ses. Yoona beni tuttuğu gibi fırladığında onun ayaklarının önüne düştüm  yarım açılan tek gözümle kapıdan birilerinin çıktığını daha gördüm. Gözlerim Jiyong'a döndüğünde göz göze geldik. Pantolonunun paçasını tuttum.

"Yardım et" dedim çaresizce. Gözümü kapattım ve titreyen elimi vücuduma sardım. Tek elim onu asla bırakmadı.

"Kadınlarını sokaktan topluyoruz" dedi Yoona sinirle. Birinin o sesini kesmesini istedim. Saçlarım o kadar acıyordu ki başıma ağrı girdi. Jiyong beni kaldırma gereği duymadan yanımdan geçtiğinde elim yere düştü.

"Yani ?"

"Sen...sen pisl-" dedi ve sustu. Alayla kahkaha attığımda herkesin bakışlarını üzerimde hissettim.

"Bari konuşmaya başladın devamını getir. Korkak" dedim hırıltılı çıkan sesimle. Kimin beni duyduğunu bilmiyordum ama bir erkek kahkahası duydum.

"Seni gebertmeliydim" dedi Yoona. Kafamı kaldırdığımda bana doğru hareket etti ama Jiyong önüne geçti.

"Hangi yarım aklınla benim evimin bahçesinde birine varabileceğini düşündün? " dedi. Tamam o korkunçtu. Yoona'ydı aşağılamasana rağmen Yoona ona dik dik bakamadı bile.

"Jiyong başkalarıyla yatıp kalkarak mı zama-"

"Kiminle yattığım seni ne ilgilendirir ?" Diye bağırdığında ben bile korkuyla irkildim. Yoona sinirle kahkaha attı.

"Sen benimsin. Kalbimde tek sen varsın. Bunu kabul et artık" dediğinde Jiyong onun bluzunu tuttup kızı kendine çekti.

"Senin o kalbini sökerim. Bunu sen canlıyken yaparım. Duydun mu beni ? Bir daha evimde yaygara koparma" dedi ve kızı fırlatıp attı. Arkadaki topluluğa döndü.

"Hadi bu deli ölmeye meraklı. Peki siz ? Burayı gelip girebileceğiniz bir yer mi sandınız ?" Dediğinde insanlar cevap vermeden bahçeden çıktı. Kafamı yere koydum. Yanımdan geçip eve doğru ilerledi. Bana bakmadı bile.

"Hyung o ?" Dedi biri. Gözlerimi sıkıca kapattım.

"Ona da söyleyin evimden çıksın" dediğinde tüylerim diken diken oldu. Olamaz dimi ? Yani bu kadar şey yaşadım bu eve girmek için. Beni öylece atamaz dimi ?

"Jiyong kız senin belan yüzünden bu halde. En azından bir kendine gelsin. Ölecek" dedi tanıdık ses. Chaerin.

"Ölmesi beni ne kadar ilgilendirir ?" Dedi ve içeri girdi. Öksürmeye başladım. Kanım metalık tadı yüzümü buruşturmama sebep oldu.

"Onu alın."

"Ama Seunghyun"

"Odama götürün. Jiyong'u ben hallederim. Siz yardım edin" dedi Seunghyun. Rahatlayarak derin bir nefes aldım. İki kişinin beni tutması ve kaldırması bir oldu. Acıyla inlediğimde bir adamın karşısında durduk. Tek gözümü yarım açtım ve siyah saçlı, takım elbiseli adamla karşı karşıya geldim.

"Canın yanıyor biliyorum ama bu evde kalacaksan sessiz olacaksın. Çıtın çıkmasın duydun mu beni ?" Dediğinde belli belirsiz kafa salladım. Biri beni kucağına aldı ve içeri soktu. Bu eve böyle girdim. Acı ve kan dolu. Bu yüzden bu evden çıkmayacaktım. Gerekirse burada ölürdüm ama çıkışım olmayacaktı. Kendime yemin ettim ve sonunda kendimi karanlığa bıraktım. Bunun en huzurlu uykum olduğunu biliyordum.

OTHER SIDEWhere stories live. Discover now