Bölüm 46: Ben sadece yorgunum.

308 42 118
                                    

Eve girdiğimizde herkes sofrada ve bekliyordu. Bir önceki gibi. Bu yüzden direk mutfağa ilerledik.

"Siz nered-"

"Özür dilerim" dedim eğilirken. Herkes bana döndü.

"Tamam ne oldu ? Sen özür dilemezsin. Tartışırsın" dedi Jiyong. Ona bakamıyordum, sesi bile beni mahvediyordu. Ben onu bıçakladım. Küçük bir çocukken bıçakladım.

"Özür dilerim" dedim tekrardan ve yine eğildim. Gözlerimi yere diktim. Kimseye bakamıyordum. Sanki bakarsam beni anlayacaklar, sanki bakarsam beni suçlayacakmış gibi hissediyordum.

"Jennie sana so-"

"Benim yüzümden geç kaldık. Telefonumu kaybettim. Yolda Jennie'ye rastladım. Bana yardım etti. Lütfen oppa. Haber veremedik biliyorum ama Jennie'nin de şarjı bitti. Arayamadık. Üzgünüm" dedi Lisa.

"Ceza alacaksınız. Bunu düşüneceğim"

"Nasıl istersen oppa" dedi Lisa.

"Oturun. Yemek yiyin." Dediğinde Lisa masaya ilerledi.

"Ben aç değilim. İzninizle. Biraz rahatsızım da." Dedim ve aşağı inmek için mutfağın çıkışına ilerledim.

"Orada dur" dediğinde ayakların otomatik olarak durdu.

"Yorgunum" diye fısıldadım. Bana doğru geldiğini biliyordum. Beni görmesini istemiyordum, onu görmek istemiyordum. Bu yüzden yürümeye devam ettim. Beni kolumdan tuttuğunda sinirle ona dönüp onu ittim.

"Sana yorgunum dedim! Bir kez olsun karşındakinin hislerini düşünsene" diye bağırdım. Mutfaktaki herkes sustu.

"Yüzüme bak"

"Defol git"

"Sana yüzüme bak dedim Jennie" dediğinde sinirle ona baktım.

"Ben ne diyorum hala ne yapıyorsun!" Dedim. Onunla göz göze geldiğim gibi gözlerim tekrar doldu.

"Ne oldu ? Sorun ne ?"

"Sorun sensin! Bu bilmiş tavırların ve karşındakini umursamaman. Sorun olan tek şey bu ve bende insanım. Buradayım ve duygularım var. Sadece" dedim ağlarken. Sinirle ellerimi saçlarıma geçirdim.

"Sadece yorgunsam bırak beni. Yorgunum. Çok yorgunum. O yüzden lütfen..lütfen bırak" dedim ve onu itip koşarak aşağı indim. Üzerimdeki kıyafetleri atıp bir tişört giydim ve yatağa girdim. Yorganı kafama kadar çektim. Sonra ağladım. Saatlerce ağladım.

2 gün kalkadığım yatakta artık kokmaya başladığımı düşünmek üzereydim. Kapı bininci defa çaldı.

"Gelme"

"Jennie benim" dedi Seunghyun.

"Joseon döneminden bir kral olsan bile gelme" dedim sinirle ama kapıyı açtı.

"Hastayım. Sana da bulaşır. Git"

"Hasta olduğunu kapıdaki yazıdan anladım. Ultra bulaşıcı bir virüs taşıyorum. Odaya girmeyin yazıyordu"

"Doğru"

"Nereden kaptın bu virüsü bakalım ?" Dedi yatağa otururken.

"Bilmezsin. Bunu sadece ultra bulaşıcı virüs taşıyanlar bilir. Adı depresyon ve cidden yanımdaki herkese bulaştırabilirim"

"Jennie belki de ona bildiğini söylemelisin"

"Peki sonra ? Benden sakladı. Belli ki bir sebebi var. Söylersem ne olacak ? İki gündür bunu düşündüm. Yüzüne bile bakamıyorum"

OTHER SIDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin