Bölüm 45: Bunu halledeceğiz

290 44 118
                                    

"Sana ne oldu böyle ? İki günde çökmüşsün"

"Aslında bir saatte bu hale geldim ama evet dünün de büyük katkısı var" Dedim. Yarım saattir banktaydık ve ben ağlamayı daha yeni kesmiştim.

"Tamam kızlara iyi olduğunu söylemek gerek. Sonra her şeyi anlat" dedi ve onlara mesaj çekti.

"Gelmek için delirdiler ama ikimizin ceza alması yeterli. Üstüne bir de onları eklemeyelim" dediğinde derin nefes aldım.

"Şimdi anlat"

"Bunlar...karmaşık konular ve korkutucu. O yüzden emin misin ?"

"Sen pek anlatmak istemiyor gibisin. İstemiyorsan anlatma Jennie. Nasıl rahat olacaksan"

"Aslında...istemiyorum doğru ama ne yapacağımı da bilmiyorum" dediğimde anlayışla kafa salladı. Gözlerimi sıkıca kapattım. Bunu yüzüme bakarak söyleyemezdim.

"Ben mottedenim" dediğimde öylece yüzüme bakıyordu.

"Ee ?"

"Ben mottedenim" diye tekrarladım ama duruşunda hiç bir değişiklik olmadı.

"Seni anlamıyorum"

"Motte'yi bilmiyor musun ?"

"Jen 16 yaşıma kadar Tayland'da kaldım. Yani bana Seul'ü sorsan orayı bile bilmem"

"Ah şey bu mantıklı" dedim. Neden 16 yaşına kadar Tayland'da olduğunu bir ara soracağımız kafama not ettim.

"Motte de ne ?"

"Aslında..orası bir kuruluş ve uzun yıllar orada kalsam da neyi amaçladıklarını bende pek bilmiyorum. Sadece bizi yetiştiriyorlardı. Her türlü şey için. Çiviler üzerinde yürüyüp bomba imha ediyorsun, yalanlarla dolu bir odaya kalıyorlar ve çıkışı bulmaya çalışıyorsun ya da gözlerini bağlayıp silahlı personellerin dövüşüyorsun "

"Yani size işkence ediyorlar"

"Hayır, hayır bunlar eğitimdi. Bizi eğitiyorlardı. Biraz zor yollardandı tabi."

"Tanrım. Bunu normal bir şeymiş gibi görmeni bile sağlamışlar" dediğinde şaşırarak suratına bakakaldım.

"Lisa bir dinlesen"

"Seni zavallı. Bunları yaşadığını bilmiyorum Jennie. Zor olmalı. Tanrım senin için çok üzgünüm" dedi elimi tutarken. Şuan bana açıyordu ama bunu kötü bir amaçla yapmadığını biliyordum.

"Ben iyiyim"

"İyi falan değilsin. Suratın şişmiş ve mahvolmuş haldesin. 1 saatte ağladın"

"Tamam..gerçekten kötüymüşüm" dedim. Daha düzgün göründüğümü düşünmüştüm.

"Ama kurtulmuşsun. Sorun ne ?"

"Sorun...Jiyong"

"Seni o mu bu kadar ağlattı?"

"Hayır...evet. Jiyong'da mottedenmiş. Ben küçükken..çok küçükken geldi ama bilgi sızdırdığı için yakalandı. Benden onu öldürmemi istedi"

"Tam onluk hareket"

"O sıra..10 yaşlarındaydı"

"Tamam. Önlük hareket. Öldürdün mü ? Öldürsen burada olmazdı. Ah seni tanıdı ve bu yüzden YG'ye davet etti"

"Kısmen öyle. Onu öldürdüm. Öldürdüm sandım. Ölmediğini de burada anladım...bugün öğrendim"

"Ne ? Ama nasıl ? İsmi de mi tanıdık gelmedi ?"

"O zamanlar GD'ydi. Ve asıl kötü olan bu zamana kadar onu ölü sandım"

"O senin o kız olduğunu biliyor muydu ?"

"Motte olayından sonra beni YG'ye çağırdı. Onu da geç o gün..aşağıdaki kriz anında ona anlattım. GD'yi öldürdüğümü söyledim ve bana dönüp ben oyum demedi"

"Tam bir pislik gibi davranmış" dediğinde kafa salladım. Öyle davranmıştı ve Lisa'nın da benimle aynı fikirde olması beni daha iyi hissettirmişti.

"Sonra ? Nasıl kurtuldun ?" Dediğinde ofladım. İşte bunlar sıkıntıydı.

"Bilmiyorum"

"Ne ?"

"Oradan kaçmadım. Kaçamazdım çünkü bunu biliyordum. Bir gün bir yangın oldu. O sıra akreplerin olan bir odada kilitliydim ve lazerler vardı. Bunu hatırlıyorum. Yangın başladığında beni orada unuttular ve bayıldım..sanırım. Sonra uyandığımda bir çöpün yanındaydım. Yoldan geçen bir kadın..Bom diye biri bana yardım etti"

"Şaka yapıyorsun. Kaçırılmışsın"

"O kısım net değil ama öyle duruyor" dedim. Bu konuda çok düşünmüştüm ama net değildi. Bilmiyordum. Ayrıca Bom'da bir şey bilmiyordu.

"Ama kim neden kaçırdı seni ?"

"Bilmiyorum! Uyandığımda tek düşündüğüm oraya dönmeyeceğimdi"

"Peki nereye gittin ?"

"Bu..Lisa beni önyargısız dinlemelisin"

"Anlat hadi"

"Öncelikle ne yapacağımı bilmiyorum. Kendimi hatırladığımdan beri Motte'deydim. Dışarıya bir kez bile çıkmadım...O zamana kadar gördüğüm tek şey laboratuvarlar, odalar, silahlardı. Bom'a bunları anlattığımda...herkesin kolayca girip çıkmayacağı bir yere gitmemizi söyledi. Bana yardım edecekti. Benimle gelecekti. Ona göre beni arayacaklardı çünkü...Ben Mottenin göz bebeğiydim. Benden kolay kolay vazgeçmeyeceklerini bende biliyordum. Herkesin kolay kolay girip çıkmayacağı iki yer vardı. Biri Bamdo diğeri"

"Desiti" dedi sözümü keserken. Bir anda ayağa fırladı.

"Lanet Desiti'ye mi gittin ?"

"Dışarıyı bilmiyordum! Tek bildiğim o yılanlar ve akreplerle dolu odalara ya da iğrenç beyaz yere geri dönmeyeceğimdi. Bamdo ya da Desiti bir yer seçmem gerekiyordu. Bom Desiti'ye gidelim dedi" dedim sakin olmaya çalışırken.

"Ve gittiniz"

"Dışarıda ondan başka kimsem yoktu. Bir saat önce tanışmış olsak da yoktu. Ona tutundum sadece" dedim. Ağlamak istemiyordum ama sanki Tanrı bugün ağlamam için her şeyi yapacakmış gibiydi.

"Tamam, tamam sakin olmalıyım. Sen zor şeyler yaşadın" dedi kendi kendine.

"Zor şeyler yaşadın ve şuan buradasın. Kimsen de yok." Dedi ve bana döndü. "Kimsen yok dimi ? Yoksa oda yalan mı ?"

"Kimsen yok" dediğimde hızla kafa salladı.

"Güzel Şimdi bir doğrumuz oldu en azından"

"İsmimde doğru" dediğimde sinirle bana vaktı. "Üzgünüm"

"Of biz ne bok yiyeceğiz ?" Diye bağırdı. Gözlerim dolmaya başladı. Onu da bu işe sürüklemiştim.

"Bunları söyleyebilirsin..diğerlerine. Artık bir önemi yok zaten"

"Seni öldürür. Duydun mu beni ? Seni kimseye bırakmaz. Kendi elleriyle boğar" dedi yüksek sesle.

"Eve gidiyoruz. Saat 10. Eve gidiyoruz ve kimseye bir şey demiyorsun. Duydun mu ?" Dedi. Gözlerimden yaşlar akarken kollarımdan tuttu ve beni kaldırdı.

"Ağlama. Bunu sır olarak sağlayacağız"

"Seunghyun biliyor ve o...söylemem dedi ama ben onu kovdum" dedim ağlarken. Kafasını iki yana salladı.

"Bunu halledeceğiz. Onunla konuşacağım. Hemen şimdi arayacağım. Bu sır olarak kalacak. Duydun mu ? Yeter Jennie ağlama!" Diye bağırdığında hızla kafa salladım. Gözlerimi sildi.

"Eve gireceğiz ve hiç bir şey olmamış gibi davranacağınız. Ne sen onun GD olduğunu öğrendin, ne de ben senin Desiti'den geldiğini.

"T-tamam"

"Bunu halledeceğiz. Söz veriyorum"

OTHER SIDEWhere stories live. Discover now