Bölüm 3: Takıntı

434 50 102
                                    

Koridordan çıktığım da onun olduğu tarafa baktım. Göz göze geldiğimizde dudağı alayla kıvrıldı. Hızla bara doğru ilerledim ve tezgahtaki çantamı kaptım.

"Seni kim davet etmişti ?" Dediğinde Namjoon'a döndüm ve tüm vücudum gerildi.

"Ne ? Şey benim gitmem gerekiyor" dedim ve itiraz etmesini beklemeden tüm hızımla asansöre ilerledim. Asansöre biner binmez  düğmeye bastım. Kapı kapanırken bir el kapıdan içeri girince çığlık atarak duvar dibine gittim. Esmer, kaslı bir adam içeri girdi ve kapıyı kapattı. Önüne baktığı için rastladığımda bana döndü.

"Kimsin ?"

"Ben..arkadaşım dav-"

"İsmini söyle" dediğinde yüzüne baktım. Gözünden boynuna kadar bir yara izi vardı ve korkutucu duruyordu. Kim olduğunu biliyordum. Jiyong'un yakınlarındaydı. Daesung.

"Jennie"

"Jennie. Ben Daesung"

"Tanıştığıma memnum oldum"

"Ben de memnum oldum ama senin öyle hissetmen uzun sürmeyecek. Davet edilmişsin. Namjoon' un dediğine göre yani"

"Öyle" dedim sadece. Ne kadar çok konuşursam kendimi o kadar belli ederdim.

"Kim davet etti ?" Dediğinde asansör durdu. Kapı açıldı.

"Gitmeliyim" dediğimde elini asansörün duvarına koyup geçmeme engel oldu. Yutkunarak ona baktım.

"Kim davet etti dedim" dedi. Sesi buz gibiydi. Telefonumu çıkardım ve mesajı açtım. Telefonu elimden kaptığında itiraz etmek için ağzımı açtım ama bana bakışı susmama yetti.

"Jennie sana attığım adrese gel. Eğleneceğiz. Girişe Lachimolala de" diye mesajı okuduktan sonra bakışları yine beni buldu.

"Kim olduğunu bilmiyorsun yani ?" Diye şüpheyle konuştuğunda hızla kafa salladım. "Ama geldin ?"

"Sadece eğlenmek istedim" dediğimde şüpheli bakışları eşliğinde elini asansörden çekti. Telefona uzandığımda elini benden çekti ve telefonun ekranına tıkladı.

"Ne yaptığını sanıyorsun ?"

"Sus" dedi ve sustum. Büyük ihtimalle o numarayı arıyordu. Telefonu kimsenin açmayacağını biliyordum. Dediğim gibi oldu.

"Ya aptaldın ya da fazla cesur" diye geveledikten sonra numarayı aldı ve bana baktı.

"Cesuru tercih ederim"

"Fazla cesarette kötü sonuçlanır. Seni davet eden kişiyi bulacağım ve neden seni buraya çağırdığını öğreneceğim. Arkasından çıkan şey hoşuma gitmezse seni bulacağım. O zaman kaç çünkü böyle daha eğlenceli olacak" dediğinde hızla telefonumu kaptım. Kapıların açılması için düğmeye aceleyle bir kaç kez bastım.

"Görüşmek üzeri Jennie" dediğinde ona son kez baktım ve acılan kapıdan hızla dışarı fırladım. Binadan hızla çıkarken iki adamda bana baktı.

"Erken çıktın prenses" diye alay etti biri ama onu duymamazlıktan gelip kendimi sokağa attım. Dışarıdaki insanlar çoğalmıştı. Hızla aralarından geçip karanlık bir sokakta durdum ve duvara yaslanıp yere oturdum. Kalp krizinden gidecektim.

"Hey hey bekle beni" dedi bir kız. Kafamı kaldırıp bir sonraki sokağa giren kıza baktım. Hemen arkasındaki kız ona beklemesini söylemişti.

"Defol git" dedi önden giden kız. Onu tanımayan mı vardı ? Lee Chaerin. Gri saçları bile onu ele veriyordu. Yavaşça ayağa kalktım ve onların girdiği sokağa doğru ilerledim.

"Sadece bir şey soracağım! Bekle" dediğinde sokağa bakıyordum. Chaerin durmuş, kollarını göğsünde bağlamıştı ve önündeki kıza sinirle bakıyordu.

"Söyle"

"Jiyong...O nasıl ?"

"Sen ciddi misin ?" Diye yüksek sesle konuştuğunda duvara biraz daha yaslandım. Chaerin bu kadar sinirliyken onları dinlediğimi görmese daha iyiydi.

"Lütfen bana sadece iyi veya kötü de. Dur!  Sadece şunu söyle hayatında biri var mı ?" Dediğinde kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı.

" Yoona siktir git başımdan. Bak seni uyarıyorum. Jiyong'un da sinirlerini bozacaksın."

"Bozulursa bozulsun!" Diye bağırdı kız. O kadar çabuk sinirlenmişti ki hayret ettim.

"Sonunu biliyorsun dimi ?" Dedi alayla Chaerin. İşte onda bayıldığım buydu. Asla ciddiye almıyordu ama hep ciddiydi.

"Ne olacağı umurumda değil Chaerin! Onun me yapacağı da"

"Bak kızın sen anlamıyorsun herhalde. Geçen gün Rose'u da sıkıştırmışsın. Jiyong o kadar sinirlendi ki! Ayrıca bilmiyor musun o asla gruptan biriyle beraber olmaz! Rose'a ne diye bulaşıyorsun!? "

"Ben onun için YG'den çıktım" dediğinde elimle ağzımı kapattım. Ben o tarafa geçmek istiyordum kız Jiyong ile çıkmak için YG'den çıkıyordu. Deli miydi bu ? Jiyong onu mahvederdi.

"O da senin alçaklığın. Jiyong akıllıdır Yoona. Sen YG'yi onun için satarsan, yarın başka bir şey için onu satarsın. Şimdi beni rahat bırak" dedi sokağa dönerken

"Yoksa siz mi berabersiniz ?" Dedi Yoona. Ben öylece kalakalırken Chaerin ona döndü. Tamam Chaerin ve Jiyong için dedikodular vardı ama Chaerin gibi bir kadına da bunu demek cesaret isterdi. Chae aralarındaki mesafeyi iki adımda kapatıp elini Yoona'nın saçlarına geçirdi.

"Siz haddini fazla aşıyorsun. Kendine gelmezsen seni öldürürüm" dedi ve kızı saçından tuttuğu gibi yere fırlattı. O sıra da göz göze geldik. Ben panikle ayağa fırlayıp hemen sokaktan uzaklaştım ama yeni planım kafamı meşgul etmeye başlamıştı bile. Anahtar Yoona'ydı.

Belli ki hanımefendi biraz Jiyong'a takıntılıydı ve bunu kendim için kullanabilirdim. Kullanmak zoeundaydım çünkü Daesung peşimdeydi. O beni bulmadan ben hareket etmeliydim. Yapacağım son şey olsa da beni aralarına alacaklardı. Ya YG'ye girerdim ya da diğer gruplardan birine. Benim için hiç fark etmezdi. Sadece diğer tarafta olmam yeterdi.

OTHER SIDEWhere stories live. Discover now