Bölüm 15: Burası senin mezarın olur.

298 41 85
                                    

Kimseye açıklama yapmadı. Zaten kimse de bir şey sormadı. Bu yüzden Jiyong kalktı ve evden çıktı. Kimse nereye gittiğini de sormadı. Lisa ilk kalkıp giden oldu. Sonra herkes tek tek kalktı.

"Sana yukarıyı göstereyim" dedi Rose ve elimi tutup beni iki kat yukarı çıkardı. Bir kapının önünde durduk.

"Bizim odalarımız burada. Sen burada kalacaksın. Bu da benim odam" dedi Rose hemen yanındaki kapıyı gösterip.

"Bu katta normalde az oda vardı. Yıkıp onlar yerine küçük odalar yaptırmışlar. Odalar küçük olduğu için bir tane ortak banyo var. Bu biraz sıkıntı oluyor ama Chaerin unnie onun odasında duş almamızı sorun etmiyor. Bu yüzden eğer banyo doluysa ona sorabilirsin" dediğinde kafa salladım.

"Lisa'nın sorunu ne ? Sanki beni sevmiyor"

"O..herkese başta soğuk gelir. Seni sevmemesiyle alakası yok. Emin ol yavaşça açılacak" dediğinde kafa salladım.

"Hadi odaya gidelim" dedi ve beni de çekiştirip Lisa'nın odasına götürdü. Lisa yatağında yatıyor ve müzik dinliyordu. Oda diğer kaldığım odaya göre küçüktü. Bir dolap, yatak ve makyaj masası vardı. Bize dönüp bakmadı. Biz ise yere bir yatak hazırladık.

"Lambayı kapayın. Uyuyacağım" dediğinde Rose ile göz göze geldik.

"Ah evet saat geç oldu. Sende biraz dinlen. Krem sürmeyi unutma yüzünde. Seunghyun'un odasındaydı" dedi ayaklanırken. "Getirmemi ister misin ?"

"Ben alırım. Sana iyi geceler"

"Kapayın çenenizi artık" dedi Lisa. Sinirle ona baksam da Rose'un peşinden çıkarken lambayı kapattım ve kapıyı sertçe çektim. Aşağıya Seunghyun'un odasına inip kapıyı çaldım.

"Gel" dediğinde yavaşça kapıyı açıp içeri girdim.

"Merhaba şey...oppa ben kremi almaya geldim" dedim. Tekli koltukta oturmuş elindeki tabletle uğraşıyordu. Beni görünce tableti masaya bıraktı ve masadaki kremi aldı.

"Gel" dediğinde ona doğru ilerledim.

"Az otur bi. Konuşalım" dediğinde yatağın kenarına oturdum. Kremi bana uzattığında hızla aldım.

"Ne düşünüyorsun ?"

"Uykumun olmadığını" Dediğim de güldü ve kafasını iki yana salladı. Saat geç olmasına rağmen takımını çıkarmamıştı. Bu evdeki kimseden normal olmasını beklemiyordum.

"YG hakkında"

"Hepinizin deli olduğunu" dedim dürüstce. Bu dediğimi düşündükten sonra kafa salladı.

"Eh yanlış sayılmaz" dediğinde gülümsedim. En azından Jiyong gibi reddetmiyordu.

"Jennie ciddi olacağım. Şu dövme olayı canımı sıktı açıkçası." Dediğinde onayladım. Benim de canımı sıkıyordu ya.

"Dövme bizim kim olduğumuzu söylüyor. İsmimiz önemli değil ama YG önemli. Dışarıdaki  birini Seunghyun durduramaz ama YG durdurur. Anlıyorsun dimi ? "

"Anlıyorum. Bende dövmeyi isterim oppa ama Jiyong belli ki karar vermiş. Daha bugün buraya girmişken ne diyebilirim ki ona ?" Dedim sessizce. Keşke diyebilseydim ama kendimi geçtim o salondaki kimse ağzını açamamıştı.

"Onu ikna edebilirim dövme için ama neden buna karar verdiğini bilmem lazım. Bu kararı verme sebebini biliyor musun ?"

"Hayır" dedim. Ufak bir yanım bunun motte ile alakalı olduğunu söylüyordu. Jiyong'un aklında kim bilir ne vardı.

"Peki odada ?"

"Şey...bana YG'YE girmem için teklif etti ve be-"

"Onu demiyorum Jennie. Açıkcasi odada ne konuştuğunuz beni ilgilendirmiyor. Sadece dikkatini çeken bir şey oldu mu ? Sana saçma gelen bir konuşma falan" dediğinde kafamı iki yana salladım. Jiyong ikimizin arasında demişti. Bu yüzden söylememek daha mantıklıydı.

"Çok konuşmadık bile. Bana teklif etti bende düşündüm. Hatta biraz çok düşündüm sanırım o yüzden kızdı." Dediğim de güldü.

"Pek beklemez. Neyse yüzündeki şişlik azalmış. En azından gözünü açabiliyorsun"

"Ahh evet. Beni fena dövdü" dediğimde gülümsedi.

"O kızı görünce yolunu değiştir. Bulaşma o deliye"

"Hayır bir dahakine geberteceğim onu" Dedim sinirle. Kafasını iki yana salladı.

"Bunu tavsiye etmem. Neyse git ve dinlen. Yarın büyük gün" Dediğim de kaşlarımı çattım. "Ne var ki yarın ?"

"Bir parti. Senin şerefine" dediğinde şaşırmıştım. Bir parti beklemiyordum.

"İyi geceler" dediğinde bende diyip odadan çıktım. Odaya gitmek istemiyordum. Lisa yine huysuzluk yapıp bir şeyler diyecekti ve benim de pek sabırlı olduğum söylenemezdi. Merdivenlerden aşağıdaki salona baktım. Chaerin cam kenarında durmuş dışarı bakıyordu. Omuz silkip yukarı çıktım. Merdivenin başında Jisoo ile karşılaştım. Rose'un yanındaki kapıya işaret ettiğinde hızla girdim. Peşimden geldi ve lambayı açtı.

"Vay..pek büyük sayılmaz ama eskisinden daha iyi. Eskisi toplam 4 adım falandı. Hatırlarsın dimi ?" Dedim. Tek kişilik yatak ve bir dolap vardı eski odamızda. İkimiz de o yatağa kıvrılıp uyurduk ve odada tek adım atılacak yer olmuyordu. Dolabın kapağını açmak için bile yatağa çıkmak gerekiyordu.

"Sen kafayı mı yedin ? Neden kabul ettin buraya girmeyi ?"

"Senin derdin ne Jisoo ? Ne bu öfke ?"

"Öfke falan yok Jennie. Sen burada her gün yakalanma korkusuyla yaşamak ne demek bilmiyorsun. Burası senin mezarın olur"

"Sen de buradasın" Dediğim de kollarını göğsünde birleştirdi.

"Bak beni Seunghyun kurtarır. Desiti olduğum öğrenilse bile onu kurtardım. Burada önemli olan tek şey birbirini korumak. Ben Seunghyun'u korumak için Desitili birini öldürdüm. Bu rağmen korkuyorum Jiyong öğrenir diye. Peki sen ? Sen yakalanırsan bitersin. Lütfen Jennie. Beni biraz seviyorsan git. Başka bir yerde düzgünce yaşa" dediğinde alayla güldüm.

"Hatırlıyor musun Jisoo ? Bu hayali birlikte kurardık. Bu semtten kurtulmayı. Hatta bir keresinde sama döndüm Bamdo bile olur demiştim. Sen ise saçmalama orası buradan beter demiştin. Ben bok gibi yaşarken sen burada keyif çattın" dediğimde kaşlarını çattı.

"Seni satmadım ama şansını zorlama" dedim ve kapıya doğru ilerledim. Burada bununla konuşmaktansa Lisa'nın çenesini çekerdim.

"Ayrıca mezar ? Hiç belli olmaz Jisoo. Sen beni toprağın altında beklersin, ben ise tahtımda oturup tacımı düzeltiyor olurum. Belli mi olur ?"

OTHER SIDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin