Bölüm 33: X bilinmeyen demek.

291 44 93
                                    

Odama bakıyordum. Benim odama. 14ümden sonra sahip olduğum ilk oda. Desiti'de olana oda demek istemiyordum. Gülümsedim. Elimdeki kıyafetleri yerleştirdim. En son aldığım iki paketi elime aldım. Güzel. Beğendim. Yanaklarım kızarırken kafamı iki yana salladım. Jennie saçmalama!

Bütün bunlar Lisa yüzünden oluyordu. Birinin senden hoşlandığını söylerlerse otomatik olarak gözün sürekli o kişide olurdu. Bu da buna benzer bir durumdu. Yani bu bir hoşlandıydı ve bir kaç haftaya geçecekti. Özellikle o Yoona'yı severken. Ah dahiyane bir fikir buldum. Belki de Yoona'yla bunun arasını yaparsam ondan uzaklaşırdım. Sonuçta sevgilisi olan bir erkeğe de bakmazsın Jennie!

Yok yok bakmam. Bakamam. Ayıp olur bir kere. Elimdeki sinirle dolaba yerleştirirken kapı çaldı. Girmesini söyleyip eşyaları koydum. Jiyong odaya girdi ve etrafa bakındı.

"Güzel. Beğendim" dediğinde aklıma yine mesaj geldi. Beynimde aynı anda bin tane güzel beğendim lafı gözüktü.

"Neyi ? Kıyafeti mi yoksa be-"

"Odadan bahsediyorum ama kıyafetlerde güzeldi. Söylemiştim zaten" dedi ve geçip tekli koltuğa oturdu. Dolabımı kapattım ve minik sehpanın üzerine oturdum. Bakışlarım siyah bol gömleği ve dar pantolonda gezindi. Kafasında siyah bir şapka vardı. Güzel giyinen erkekleri hep hoş bulmuşumdur. Of Lisa

"Evet oppa bir sorun mu var ?"

"Düne kadar Jiyong diyordun. Ne ara oppa oldum ?" Dedi alayla ve şapkasını çıkarıp yatağıma attı. Yüzüklere dolu elini saçlarına geçirdi ve karıştırdı. Bana bakana kadar nefesimin kesildiğini bile fark etmedim.

"Jennie!"

"Ben düşünüyordum ki-"

"Ah lütfen sen bir şey düşünme. Düşünme işini bırak ben halledeyim"

"Hep yanımda olmayacaksın ki" dedim kendi kendime. Kafama bir tane vurduğunda sinirle ona baktım. "Yah! Hemen şiddet"

"Bağırma başım ağrıyor" dediğinde giz devirdim. Aman beyefendinin bası ağrıyormuş.

"Niye geldin ?"

"Gelemem mi ? Ev benim"

"Aişh. Burası bir kız odası. Öyle hep girip çıkamazsın. Laf olur söy olur" dedim alayla.

"Sen kız mıydın ? Aa" diye alay ettiğinde surat astım. Evet böyle Jennie! Seni bir kız olarak bile görmüyor.

"Jiyong cidden niye geldin ?"

"He benim dikişlerim alınmalı"

"Ee git aldır"

"Sen alırsın diye düşündüm. Sana zahmet bana eziyet"

"Ha ha alamam." Dedim sinirle. Hizmetçisi değildim. Gitsin kendine başka birini bulsun. "Ben bedavaya iş yapmam. Kendine başkasını bul"

"Sana hediye aldım!"

"Kalbimi kırdığım içindi"

"Bir kalp kırıklığı bu kadar pahalı olamaz"

"Benim kalbim değerli bir kere!"

"Ha! 5 binlik bir çanta kadar değildir herhalde"

"Ah bu da kalbimi kırdı" dedim sehpadan kalkarken. Bileğimi yakaladı.

"Tamam ne istiyorsun? "

"Bilmiyorum bu sefer çok kırgınım. Düşünmem gerek!"

"Cidden sinir bozucusun!"

"Tamam tamam kızma. Dikişlerini alalım beyefendi. Nerede istersin ? Mekan önemli mi ? Burası ya da senin odan"

"Benim odama geçelim. Burası gerçekten küçük. Basıyor beni"

"Şimdi ben basacağım sana" dediğim de kaşlarını çattı. Ağzıma bir fermuar çekip gülümsedim. "Hadi gidelim"

"Bir dahakine ağzını dikerim" dediğinde he he dercesine kafa salladım. Beraber odasına geçtik. Yatağa oturduğunda malzemeleri çoktan getirdiğini gördüm. Gömleğini çıkarırken bir kaç saniye vücuduna baktım.

"Gerçekten harita gibisin" dediğimde ne dediğimi anlamamış gibi suratıma baktı. "Dövmelerinden bahsediyorum. Fazlalar"

"Seviyorum"

"Peki bu ? XX ne oluyor ?"

"X bilinmeyen demek"

"Ama iki tane var"

"İki tane bilinmeyen var" dediğinde göz göze geldik. Yutkundum ve kafamı çevirdim.

"Hazır mısın ?"

"Evet" dedi tereddüt etmeden. Gülümsedim. Elime cımbız ve makası aldım. Derisindeki iki cımbızla tutup kaldırdım ve kestim. Sessizliğini korusa da terliyordu. Canı yanıyordu.

"Acıtırsam söyle"

"Acıtıyorsun" dedi nefes nefese. Kafamı öne çevirdim. "Ama sorun değil"

"Daha dikkatli olacağım" dedim ve dedigimi de yaptım. İpleri almak için geçen 10 dakikamız sessizdi. Sonunda bittiğinde yatağa oturdum ve kendimi geriye attım.

"Cidden bu iş çok stresli. Benden doktor olmaz"

"Benden olurdu o zaman. Dikmeyi severim" dedi oda kendini yanıma atarken. Kafamı sağa çevirip ona baktım.

"Sen sadece gözlerini dikmeyi seversin" dediğim de güldü. Çok güzel. Fazla güzel. Yutkundum. Lisa'ya her seferinde daha çok küfrediyordum. Kafama o soktuğu için böyle hissediyordum. Tamam Jiyong taş gibi herifti öyleydi ama....aması yoktu. Öyleydi.

"Jennie bugün bir durgunsun"

"Yarın hep birlikte bara gidelim"

"Mekana mı ?"

"Hayır. Ben Lisa'yla beraber bir yer ayarlarım. Sadece YG. Parti değil. Oturup sohbet edebileceğimiz, içebileceğimiz bir aktivite" dediğime düşündü.

"Bunun için meşgulüm. Evde için"

"Ama kalbimi kırdın benim. Lütfen oppa. Lütfen" dedim ve ona tam bakabilmek için sağ tarafıma döndüm. Vücutlarımız birbirine çarparken bakışlarım çıplak göğsüne kaydı. Hızla yüzüne çevirdiğimde göz göze geldik. Öylece bana bakıyordu. Yutkundum.

"T-Tamam. Gidelim ama meşgulüm. Yeri siz ayarlayın. Bana haber verirsin...mesaj at ama arama. Sürekli arıyorsun. Acil bir şey ise ara tabi. Neyse" dediğinde sadece kafa salladım ve hızla yataktan kalkmaya çalıştım. Terliklerim zeminde kaydığında tekrar yatağa düştüm. O kahkaha atarken bu sefer dikkatlice kalktım.

"Ben gideyim"

"Git bakalım" dediğinde hızla odadan çıktım ve koşarak odama girdim. Kendimi yatağa atıp yorganı kafama kadar çektim. Yoona planı başlamalıydı. Yarın o barı ayarlamalıydım ve o ikisini yapmalıydım. Başlamalıydı çünkü Jiyong'a doğru sürüklendiğimi hissediyordum ve bunu istemiyordum. O bir kez sevgili olarak baktığında bir daha normal şekilde bakamayacağın bir adamdı ve böyle adamlar hep en tehlikeliler oluyordu.

OTHER SIDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin