Bölüm 27: Ben ölmeyeceğim.

289 41 74
                                    

"Baksana şuna. Kenarları bir garip oldu"

"Krem sürmedin mi ?" Dedi Mino. Kafamı iki yana salladım. "Ben onu unuttum ki"

"Bende krem yok. Jiyong hyunga sor"

"Bende var" dedi Lisa. Şaşırarak ona döndüm.

"Ne ?"

"Bende var. Karşılığında ne vereceksin ?"

"Hım..ne istersin ?"

"Odamdan gitmeni"

"Aişh cidden. Kreminde odanda sana kalsın" dedim sinirle. Madem istemiyordu girmezdim odasına falan. Sinirimi bozuyordu cidden.

"Siz ikiniz" dedi Jiyong. Merdivenlerin başındaydı. Ona döndüm ikimizde.

"Odaya gelin" dedi ve beni sorgulamak için soktuğu odaya girdi. Lisa ve ben aynı anda kalkıp odaya girdik.

"Evet oppa"

"Lisa mekana gidiyorsunuz. Orada biri var. Onu sorgulayın. Bakalım derdi neymiş. Oradan swordsa geçin. Parayı vermediler. Alın"

"İkimiz mi ?" Dedi Lisa

"Burada ikiniz olduğuna göre. Evet ikiniz" dediğinde Lisa ile birbirimize baktık. Ah hadi ama!

"Oppa ben Jisoo veya Rose'la gitsem"

"İkisininde işi var"

"Müsait olab biriyle gitsin o zaman. Mino içeride" dedim. Onunla gitmek istemiyordum. Bu kız beni yarı yolsa bırakırdı.

"Herkes meşgul. Neden ? Çünkü ben öyle istiyorum. 8den önce evde olun" dediğinde Lisa ağzını açmadan odadan çıktı. Yanımdan geçerken bana omuz atmayı ihmal etmediğinde göz devirdim.

"Cidden amacınız ne Bay Kwon ?"

"Amacım seni denemektir belki. Motte'de olabilirsin ama bu uzun zaman önceydi. Belki de işe yaramazsın aslında" dediğinde cevap verme gereği bile duymadan odadan çıktım. Lisa çoktan odasına çıkmış hatta iniyordu. Beline bir silah sıkıştırdığında evden çıkmak için yürüdüm. Peşime takıldı.

"Ee mekan dediği yer neresi ?"

"Gidince görürsün" dedi sadece. Harika cidden. Muhabbet açma girişimim de başarısız olunca sessizce yürüdüm. Hanbin'in dükkanına girdik.

"Selam oppa. Aşağı iniyoruz" dedi Lisa. Hangin dövme yaptığı kadından kafasını kaldırıp bize baktı ve yavaşça kafa salladı.

"Müzik açmama gerek var mı ?"

"Duruma göre. Haber veririm" dedi Lisa ve dükkândaki kapıdan geçti. Yerde tahta bir kapı vardı. Demirden tuttu ve çekti. Aşağıya inen merdivenlere baktı.

"Geç" dediğin de tereddüt etsem de belli etmeyerek merdivenlerden indim. Benim arkamdan aşağı inerken kapıyı kapattı. Aşağıdan bir ses geliyordu ve kapı kapandığında etraf karardı. Bu yüzden kenara sıkıca tutunup düşmemeye gayret ettim. İkimiz de aşağı iner inmez Lisa bir ipi çekti ve etraf aydınlandı. Etrafta onlarca alet vardı ve tam bunların ortasında tahta bir sandalyeye bağlı biri hareket ediyordu. Yüzüne bakınca bunun dün gece Jiyong'a laf atan çocuk olduğunu anladım. Burnundan akan kan kurumuştu ve ağzında bir bez vardı. Lisa bir sandalye çekip tam önüne koydu ve bezi indirdi.

"Anlat bakalım" dediğinde etraftaki bıçaklara bakmaya başladım.

"Anlatacak bir şeyim yok"

"Ah hadi ama beni yorma. Derdin ne ? Belli ki biri seni haşat etmiş" dedi Lisa gülerek. Çocuğun burnuna dokunduğunda çocuk acıyla bağırıp kafasını çekti. Eh burnu kırıktı sonuçta.

"Sana anlatacak bir şeyim yok. O piç gelsin yiyorsa"

"O kadar önemli biri misin ki ? O piç dediğin senin için kılını bile kıpırdatmaz" dedi alayla. Bakışlarımı bıçaklardan çektim ve onlara döndüm.

"Onu o kadar yüceltme. Hepiniz onun kaltağısınız" dediğinde Lisa çocuğun burnunu tuttu ve sıktı. Çocuk bağırmaya başladığında Lisa bana döndü.

"Tavana vursana iki kere" dediğinde etrafa bakındım ve sopayı alıp iki kere tavana vurdum. Bir kaç saniye sonra müzik sesi her yanı sardı.  Şimdi anlıyordum müzik olayını. Bağırışlar duyulmasın diyeydi.

"Konuş"

"Siktir git" dedi acıyla. Sırtımı duvara yasladım. Çocuğun burnu tekrardan kanamaya başladığında Lisa burnunu bıraktı ve ayağa kalktı. Aletlere doğru yaklaştı.

"Benim hakkımda pek bilinmeyen bir şey var" dedi eline bir bıçak alırken. Sonra bıçağı bıraktı ve kerpeteni aldı. Çocuğa yaklaştığında zayıf görünmemek için gözlerimi kakalamaya çalıştım. Eski yerine oturdu ve çocuğun elini tuttu. Çocuk korkuyla elini çekmeye çalıştığında  Lisa kerpeteni tırnağına bastırdı.

"Acı dolu çığlıklar bana ninni gibi geliyor" dedi ve çocuğun tırnağını çekti. Midem ağzıma gelirken yere düşen tırnağa baktım.

"Konuşman yararına olur. Daha 9 tırnağın, 31 dişin var" dedi ve cümlesi biter bitmez bir tırnak daha çekti. Çocuğun çığlıkları bütün alanı kapladı.

"Tüh 8 tane kaldı" dedi gülerek.

"Dükkanımı kapattı" dedi çocuk bağırarak ama lisa durmadı ve bir tırnağını daha söktü.

"Yapma" dedim sessizce. Yapma. Hadi ama Jennie tek yapman gereken nerede olduğunu öğrenmek. Beynimdeki sesle ellerimi kulaklarıma bastırdım.

"Sus" dedim ama sesim çıkmıyor gibi hissediyordum. Lisa çocuk konuşurken bir tırnağı daha çektim. Gözlerimin önünde 10 yaşında bir çocuk belirdi. Her yanı kesiklerle doluydu ve bayılmak üzereydi. Hayır ölmek üzereydi. Sen konuşturamazsan, sıra sende Jennie.

"Kes sesini" dedim yüksek sesle. İkiside bana döndü. Ben değildim. Sıra bana gelmeyecekti. Aletlerin oradan bir ipi kaptım ve çocuğa doğru ilerledim. Lisa kalkıp önüme geçtiğinde onu ittim ve ipi çocuğun boynuna doladım.

"Benim sıram değil" diye bağırdım. Lisa gelip beni tuttuğunda ipi daha da çok sıktım. Çocuğun debelendiğini, kurtulmaya çalıştığını görüyordum. Ben değilim. Benim sıram değil.

"Kes şunu yapmayı. Onu öldüreceksin" diye bağırdı. Ölmeli. Sıra bana gelmeyecek. Ben o sandalyeye oturmayacaktım. Ölmeyecektim. Ben hayatta kalacaktım. Çocuğun gözleri kapandığında dizlerim üzerine düştüm. Som nefesi kulaklarımda çınladı. İpin uçları ellerimden düştü.

"Siktir, siktir. Sen ne yaptın ?" Dedi çocuğa bakarken. Sonra bana döndü. Beni tutmak için eğildiğinde ellerim üzerinde geriye doğru gittim.

"Dokunma bana" diye bağırdım 

"Tamam sakin ol. Sorun yok bunu hallederiz. Buradan çıkalım"

"Siktir git yanımdan" dedim. Düşünme. Düşünme. Düşünme. Hiç bir şeyi düşünme.

"Oppa! HANBİN" diye bağırdığında kapı açıldı ve Hanbin aşağı indi. İyice duvar kenarına yaklaştım.

"Ne bok dönüyor burada ?" Dedi etrafa bakınırken. Kafamı dizlerimin arasına aldım. "Hyungu ara Lisa"

"T-tamam" dedi Lisa. İlk defa sesinin titrediğini duyuyordum. Hanbin bana yaklaştığında çığlık attım.

"Defol! Defol git başımdan. Defol" dediğimde Hanbin uzaklaştı. Lisa yukarı çıkarken birini arıyordu. Gözlerimi sıkıca yumdum. Ben ölmeyeceğim. Hayatta kalan olacağım. Ben korkmayacağım.

Ooo yavaştan Motte olayına gelelim. Ne düşünüyorsunuz ?

OTHER SIDEWhere stories live. Discover now