Bölüm 58: Bizi anlatan şeyler.

341 39 73
                                    

Üzerimi hızla giyindim. Tanrım kafayı yemiş olmalıyım. Onunla ah hayır bunu düşünme ve bu odadan defol git Jennie! Hızla odadan çıktım. Odama gidip bir kaç temiz kıyafet aldım ve koşar adım yukarıdaki banyoya gittim.

"Ah Tanrım! Yine kim var ?" Diye bağırdım. Bu banyo hep doluydu. Sürekli. Tabi bu bir banyoyu 8 kişi dönüyor diye olabilirdi ama şuan banyoya girmem, evden hızla çıkmam ve lanet herhangi bir yere gitmem gerekiyordu çünkü dün gece yaşanılan şeyden hayır şeylerden sonra Jiyong'un suratına bakmak için biraz cesaret toplaması ve utanmama siktiri çekmem lazım.

"Jennie yine mi?  Ne zaman duşa girsem kapıda bitiyorsun!"

"Asıl sen Mino. Ne zaman duşa girecek olsam benden önce davranıyorsun"

"Adı üzerinde senden önce davrandım yani baybay"

"Ne zaman çıkacaksın? " Dedim çaresizce. Evden gitmek istiyordum.

"15 dakika"

"5. Lütfen oppa. Bir daha seni rahatsız etmeyeceğim. Sen duştayken kata bile çıkmayacağım"

"Sadece işine gelince oppa diyorsun"

"Sana artık oppa diyeceğim. Hep" dediğimde sus sesi kesildi. Bir dakika sonra kapı açıldı. Mino ıslak saçlarıyla ve kırmızı bornozla karşıma dikildi.

"Bu iyiliğimi unutma" dedi ve banyodan çıkıp odasına ilerledi.

"Seni seviyorum oppa. " diye bağırdım gülerek ve hızla duşa girdim. Felsefi konular düşünme alanım. Tama ona bildiğini söyledim. O kadar da büyük tepki vermedi. Hayır aslında tepki vermedi. Beklediğimden de iyiydi. Dün kü konuşmadan aklıma gelince konuşmadan sonrası aklıma geldi. Oflayarak kafamı duvara koydum. Ne yapacaktım ben ?

Pişman olmak değildi mevzu. Pişman falan değilim çünkü gerçekten çok iyiydi. Sanırım olmasa bile iyi olurdum çünkü her anına aşık olmuştum. Kalbim her anında yerinden fırlayacak gibiydi. Sorun ona bakmaktaydı. Ne diyecektim ? Böyle bir şey olunca ne konuşulurdu ki. Hey dün gece iyiydin falan ? Ay öleceğim. Hayır bakamazdım. Asla! Hızla duştan çıktım ve üzerimi giyindim. Saçımı bile kurutmadan aşağı indim. Seunghyun ve Dara salondaydı.

"Ben kaçtım" dedim kapıya giderken.

"Nereye ?"

"Bilmem hava alacağım" dedim Seunghyun'a

"Jiyong seni sordu. Şuan mutfakta. Ji Jennie bur-"

"Görüşürüz" dedim ve evden koşarak çıktım. Hanbin'in dükkanına kadar da koşmayı bırakmadım. Dükkana girerken girmez masadaki bardağı kafama diktim.

"Siktir bu da ne ?" Dedim ağzımdaki yarı püskürtürken.

"Votka"

"Sabah sabah neden votka içiyorsun? " Dedim sinirle. Ya da neden ortalıkta bırakıyordu. Su sandım.

"Hiç"

"Dostum gerçekten dağılmış görüyorsun" dedim yanına otururken. Omuz silkti.

"Konu sapık mı ?"

"Onu bulamıyoruz" dediğinde kafa salladım.

"Her yere baktınız mı ?"

"Bütün Bamdo'ya. Ne onu tanıyan var ne de bilen. Geçen bir çocukla konuştuğunu söyledin. O çocuğu bulduk. Ona ismini bile söylememiş. Sadece sapık demiş" dediğinde gülümsedim.

"Bu gerçekten üzücü Hanbin"

"Sanırım ona fazla alışmışım. Haftada bir kaç kez buraya gelir ve bir şeyler konuşurdu. Sıkıldığımda ona eşlik ederdim ama..eğleniyormuşum. Bunu bu kadar geç fark etmek bok gibi

OTHER SIDEWhere stories live. Discover now