Bölüm 38: Ben olgun biriyim.

303 44 156
                                    

Eve girdiğimde bir gürültü vardı. Mutfağa ilerledim. Evdeki gürültü bile hoşuma gidiyordu. Yalnız olmanın oluşturduğu sessizlikten daha iyiydi.

"Bak Jin Woo. Dae'yi dinleme. O ne anlar yemek yapmaktan" dedi Minzy sinirle.

"Pardon ama her hafta yemek yapıyorum! Bu evde en az senin kadar yemek yapmışken nasıl konuşursun ?" Diye sinirle soludu Daesung. Jin Woo ise aralarında ne yapacağını bilmez halde duruyordu.

"Ben geldim" dediğimde hepsi bana döndü. Jin Woo dudaklarını kıpırdayarak bana yardım et dediğinde gülümsedim.

"Vay canına tek parçasın Jennie." Dedi Minzy. Kaşlarımı havaya kaldırsam da kafa salladım.

"Jiyong hyung tek gelince seni öldürdü sandık" diye itiraf etti Daesung. Tamam bu korkutucuydu. Yani ölmüş olma ihtimalime karşı bu kadar...normal olmaları.

"Sağlamım. Duş alıp yardıma geleceğim" Dediğim de Minzy bana doğru geldi.

"Bana önce şunun cevabını ver" dediğinde duraksadım. Tanrım yine neyden sınanacağım acaba.

"Ramene baharatını su kaynamadan mı atarsın, kaynadıktan sonra mı ?" Dediğimde öylece yüzüne bakakaldım. Ciddiydi.

"Kaynamadan önce? " dediğimde Daesung'a döndü. "Ban sana demiştim. Bu işi bana bırak"

"Aman al mutfağı ne yaparsan yap" dedi çıkarken.

"Hiç bir yere kaçma! İşimiz çok" diye bağırdı Minzy. Gülerek yukarı çıktım. Direk banyoya ilerledim ve kapıya vurdum.

"Kim var ?"

"Benim"

"Yaa oppaaa 1 saattir seni bekliyorum. Hadi çık" dedim Mino'ya yüksek sesle.

"Eve yeni geldin biliyorum. Sen geldiğinde yeni girmiştim." Dediğin de ofladım. Biri kolumdan çekip beni çektiğinde neredeyse çığlık atacaktım ama Lisa elini ağzıma bastırdı.

"Öldün sandım. Neredeydin ?" Dediğinde gözlerimle ağzımı kapatan elini gösterdim. Elini hızla çekti.

"Jiyong'la dükkanın üzerinde kaldık"

"Bu halin sevişmi-"

"Yah öyle bir şey olmadı!" Dedim hızla. Kahkaha attı. "Herkeste öldüğümü düşünmüş"

"Jiyong seni öyle bir çıkardı ki endişelendik"

"Çok belli" dedim gülerek. Gözleri tekrar üzerimde gezindi.

"O zaman bu halin ne ? Madem sev-"

"O kelimeyi kullanma! Sadece kavga ettik. Hem nasıl bir insan sev- beni de şaşırttın!" Dediğimde gülümsedi.

"Duş alıp mutfağa yardıma ineceğim"

"Aşağıyı kullan. Jiyong'un katında duş var. Neden buraya geliyorsun? Hem belki beraber al-"

"Yah! Jiyong'a şikayet edicem seni. Hep o yokken Jiyong diyorsun"

"Tamam sustum" dediğinde odadan çıktım. Aşağı kata indim. Üzerime temiz kıyafetler alıp kattaki tek kalan kapıya doğru ilerledim. Jiyong'un odasının kapısı açıldı.

"Ne yapıyorsun ? " dediğinde kapının kolunu bıraktım.

"Duş alacağım"

"Orası banyo değil. Oraya girmen yasak" dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Ama Lisa... Yukarıda banyo doluydu"

"Fark ettim. Mino ile bağrışman buraya kadar geldi"

"Anladım. Şey o zaman ben o çıkınca girerim"

"Odamdakini kullan"

"Hı ?"

"Odamdaki duşu kullan. O çıkana kadar yemek vakti gelir"

"Yok ben..tamam" dedim sessizce ve odasına ilerledim.

"Ben yukarıdayım" dedi ve merdivenlere gitti. Odasına girip hızla banyoya ilerledim ve duş aldım. Tamam belki şampuanını koklamıştım ama yok. Bu o koku değildi. Tamam biraz tanıtıldı ama biraz sigara kokuyordu, biraz da daha güzel bir şey. Duştan çıkıp giyindim ve saçlarımı havluyla bağlayıp yukarı çıktım. Herkes masaya oturuyordu. Kendi yerime geçtim. Konuşmalar gruplara bölünürken herkes yemeğe başladı.

"Bugün ne yaptın Hanbin'in dükkanında ?" Dedi Lisa.

"Ah doğru. Bir kız gördüm ve Hanbin oppaya takıntılıymış. Hanbin oppa da kurtulmak için beni gösterip dedi ki o benim sevgilim falan. Kızın suratını görmeliydin. Yine de acayip havalıydı. Döndü ve dedi ki bari benden daha iyisini bulsaydın"

"Bak orada haklı" Dediğin de Lisa ve ben Jiyong'a döndük. Bizi mi dinliyordu cidden ?

"Kızı görmedin bile." Dedim sinirle. Omuz silkti. Aklıma gelen şeyle Mino'ya döndüm.

"Minocum bugün bir fanınla tanıştım. Boynuna taç yaptırmak için Hanbin oppaya geldi" dediğimde masadaki herkes sustu ve bana döndü.

"Sonuç ?" Dedi Seunghyun

"Vazgeçirdik tabi. Ona Mino'ya seni söylerim falan dedim. Vazgeçti. Güzel kız. Benden sana bir abla tavsiyesi yapış ona"

"Sen benden büyük değilsin"

"Önemli olan senden daha olgun fikirlerimin olması" dediğimde göz devirdi.

"Bu konu da haklı" dedi Lisa gülerek. Kahkaha attığımda Mino kaşlarını çattı.

"Ben senden daha olgunum"

"Ah hadi ama Mino. Geçen gün yer silmemek için trabzanlardan kaydın" Dediğim de kızlar kahkaha attı.

"Sende duşta şarkı söylüyorsun"

"Seninle barışmam için dondurma istedin"

"Televizyonda çizgifilm izlerken depresyona girdin"

"Jin Woo oppanın arkasından dil çıkardın ve bunu sürekli yapıyorsun."

"Sürekli üzerine bir şey döküyorsun"

"Sende oyun oynamak için sabah 6'ya kadar moron gibi oturuyorsun!"

"Geçen gün elbisen yırtıldı diye ağladın."

"Elbise dediğin chanel ve onu alabilmek için 1 ay hazır ramen yedim ben!" Dedim sinirle. Mino sustuğunda gülümsedim. Ben daha olgun biriydim. Oda bunu biliyordu. Zafer kazandığım için ona dil çıkardığımda Jiyong elini masaya vurdu.

"Buradan şunu anlıyoruz. İkisi de çocuk ve ikisi de yemek yememize engel oluyor!" Dediğinde diğerleri kahkaha attı. Göz devirdim. Yavaşça ayağa kalktı.

"Ben gidiyorum" dedi ve yerinden kalkıp hızla evden çıktı. Herkes bir dakika içinde eski muhabbetlerine geri dönerken sadece önümdeki yemeğe baktım. Telefonum öttüğünde sessizce telefonu cebimden çıkardım

Cidden bir elbise için ağladın mı ? Cidden çocuk  olan sensin! Sana chanel mağazasını alırım. Saçma sapan şeylere ağlama.

Mesaja gülerek bakıp telefonu kapattım ve cebime attım. Lisa dirseğini koluma geçirdiğinde ona döndüm. Kaş göz işareti yaptığında omuz silktim. Bana mağaza alırmış. Yaa bu çocuk salak!

Jiyong'un iyi davranma sebebi sadece geçmişleri bebekler.

Şimdi bir sorum var ve herkes cevaplasın. Ben diyorum ki bu kurguyu iki kitap yapalım. Yani 2. Kitabı da olsun ve her iki kitap da 60'ar bölüm olsun. Öteki türlü çok uzun oluyor. Ben kendi kafamda ikinci kitabın yani devam kitabının konusunu belirledim ama size de sormak istedim. Neyse fikirlerinizi belirtin lütfen 😘😘

OTHER SIDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin