Bölüm 32: Bebeğim o siyah kart. Her şeyi alır.

287 46 152
                                    

Şehir merkezindeydik. İki tarafa da aynı mesafede olan, tarafsız bölgeydi burası bir nevi.

"Oha! Şu çok iyi" dedi Jisoo. Önümdeki ahşap büyük yatak odasına baktım. Gerçekten güzeldi.

"Ama odam bunun için küçük"

"O zaman buna ne dersin ? Hem içini açar" dedi Rose pembe olan daha küçük bir yatağa otururken.

"Pembe..pek benim rengim değil" diye itiraf ettiğimde yan tarafını gösterdi. "Ama mavisi de var"

"Bilemedim ki" dedim. Açık renkleri pek sevmezdim. Kalkıp yanımıza geldi.

"Siyah al" dedi Lisa. Yanımızda yarı somurtur bir halde duruyordu. Kollarını göğsünde bağlamış önünden geçen çocuklara dik dik bakıyordu ama iki yandan minik topuz yaptığı saçları onu sadece tatlı gösteriyordu.

"Siyah da çok kapalı. Zaten oda zemin katta" dedim somurtarak. Sonunda dördümüzde mağazanın büyük koltuğuna attık kendimizi.

"Bu gerçekten zor. Ayrıca pahalı" dedim sonunda.

"Parasını düşünmesene. Zaten Jiyong oppa verecek"

"O sanki bedavaya alıyor Rose." Dediğimde omuz silkti. "Bebeğim o siyah kart. Her şeyi alır. Yani limitsiz. Para Jiyong oppa'da"

"Senin de kartın limitsiz zeki" dedi Lisa. İkimiz güldük.

"Tamam neden tek tek almıyoruz? " dedi Jisoo

"Nasıl ?"

"Yani odan zaten küçük. Bir yatak ve dolap alırız"

"Ve kesinlikle makyaj masası. Önemli" dedi Rose

"Onun yerine bir koltuğu tercih ederim. Sürekli yatmayı sevmiyorum"

"Okey. O zaman bir koltuk hatta minik bir sehpa bile alabiliriz" dedi Jisoo. Herkes onaylandığında aynı anda koltuktan kalktık.

"Ama buradan almayalım. Daha uygun bir yer var mı ?"

"Beni takip edin" dedi Jisoo. Hep birlikte mağazadan çıktık. Bir süre yürüdükten sonra daha küçük bir mağazaya girdik.

"Gri olan nasıl ?" Dedim direk. Yatak başlığı griydi. Dolabı ise beyazken, kulpları yatakla uyumluydu.

"Evet onu alalım. Hem odana sığar" dedi Rose. Bir koltuk ve sehpa da alıp mağazadan çıktık.

"Bu gerçekten ucuza oldu. Bir yatak fiyatına odanı aldık"

"Emin ol Rose. Bu normal olanı" dedim. Tam mağazanın önündeyken karşı kaldırımda Hyuna ve Dawn durmuş bize bakıyordu. Mağazaya geri girmek ve bir yere saklanmak istedim.

"Şey...benim bir işim var. Yarım saate buluşsak olur mu ?" Dedim hızla. Kızlarım hepsi aynı anda bana döndü.

"Ne işin var ?"

"Önemli değil." Dedim Lisa'ya. Jisoo'da o sırada onları gördü.

"Aynen biz gezelim az. Jennie bize yetişirsin" dedi ve kızların kolundan tutup sürükledi. Gerçekten tam da vaktiydi! Hyuna ve Dawn bana doğru gelirken mağazanın köşesinden döndüm ve yan tarafına girdim. Onlarla ortalık yerse konuşmak istemiyordum.

"Bizim minik sıçan yeni arkadaşlar edinmiş" dedi Hyuna. Göz devirdim.

"Eminim Min Woo bunu duyduğuna üzülür" diye devam etti Dawn.

"Ne istiyorsunuz ?"

"Biz mi ? Hiç bir şey Jennie. Sadece seni görünce bir selam vermek istedik"

OTHER SIDEWhere stories live. Discover now