Bölüm 9: Herkes kendi sonunu hazırlar

308 43 62
                                    

"Ne söyleyeceksin bakalım? " dedi alayla. Gözüm salondaki kızlar ve oğlanlarda gezindi. Erkek ağırlıklı bir gruptu. En sonunda Jisoo'ya döndüm. Elleri titriyordu.

"Ben gidiyorum" dedim sonunda. Jiyong'un kaşları çatıldı.

"Bu beni neden ilgilendirsin ki ?"

"Beni burada görmek istemiyorsun ya. O yüzden dedim. Gidiyorum. Şimdi." Dedim. Yapamazdım. Jisoo'nun zarar verme ihtimallerini göze alamazdım. O bana ne yaptıysa yaptı. Ben ona ihanet edemezdim.

"Kendini bu kadar önemli mi görüyorsun cidden ?"

"Ne ?"

"Senin hakkında hiç bir düşüncem yok. Burada olman ya da olmaman umurumda değil. İşime yaramazsın bile"

"Sen istemediğin sürece" diye devam ettim cümlesine. Yüzü ifadesiz halini aldı. Rose'a döndüm.

"Kıyafetlerim...seninkileri bırakayım"

"Üzerinde sadece hırka vardı. Hava soğuk bununla kal"

"Ben sonra getiririm" dediğimde kafa salladı. Kimsenin gitme diye bana yalvaracağını beklemiyordum ama en azından dönüp bir nereye bu halde derler diye düşünmüştüm.

"Ah Jennie" dedi Jiyong. Ona döndüm. Ayağa kalktı. Evde olmasına rağmen bu kadar şık giyinmiş olması garipti.

"Efendim" dedim. Gitme diyecekti. Hastasın en azından bir kaç gün kal diyecekti. Bu yüzden kalbim deli gibi atmaya başladı.

"Bu eve bir daha gelme. Yerini unut, buradakileri unut. O odayı bile unut. Kıyafetleri de getirme. Sende kalsın. Belli ki Rose'dan daha fazla ihtiyacın var" dediğinde kaşlarımı çattım. Ah madem hıyar gibi davranacaktı bende bunun karşılığını ona verecektim.

"Benim kıyafete ihtiyacım yok ama senin o takıntılı orospunun bir terbiyeye ihtiyacı var. Yani sen beni değil, biricik sevgilini düşün" dediğimde karşımda durdu. Gülümserken bana doğru eğildi.

"Ona terbiyeyi sen vermek ister misin ? Ah ondan dayak yemiştin dimi ?"

"Kwon Jiyong" dedim kollarımı birleştirirken. Bende ona doğru bir adım atıp aramızdaki mesafeyi tamamen kapattım.

"Emin ol normal şartlarda o kız benden kurtulamazdı. Ayrıca terbiye ? Senin gibi yobaz kız arkadaşlarınla neden ilgileneyim ki ?" Dedim ve siyah gömleğini tutup kendime hafifçe çektin.

"Ha bana ilgin varsa..sıraya gir bebeğim. Belki bir ara bir randevuya çıkarız. Küçük bir ihtimal ama umut fakirin ekmeğidir derler bizim orada. Sen anlarsın" dedim ve ondan uzaklaşıp evin kapısına döndüm.

"İlgi ? Suratına bir baktın mı ? Gözünü bile açamazken bu egoist tavrın kime ? Bari arkasını doldursan" dedi. Sinirlendiğini bile belli etmiyordu. Sadece ben sinirlendiğini umuyordum. Sonuçta onu aşağılamıştım. Ona döndüm.

"Bir bombayı etkisiz hale getirmem 17 saniyemi alıyor. Denendi ve onaylandı. 100 metreyi 9 saniye 80 salisede koşuyorum ve bir silâhı kullanabilmek için onu elime almam yeter. Ben kendimi koruyamayacak olsam bu semte salak gibi gelmem. Şimdi ben egomun arkasını doldururum ama sen neyle dolduracaksın ? Takıntılı fanlarınla mı ?" Dediğimde biri kahkaha atmıştı. Bakışlarım Seunghyun'u bulduğunda sadece omuz silkti. Jiyong ona bakma gereği bile duymadı.

"Belki de seni öldürerek doldurmalıyım" dedi vana doğru yürürken. Şuan ki bakışları seni öldüreceğim diye haykırıyordu. Bunu yapardı. Yapacaktı da. Nefesimi tuttum ve bir darbe bekledim.

"Jiyong" diye araya girdi Seunghyun. Jiyong durdu ve yavaşça ona döndü.

"Parkeler. Kan bulaşmasın" dediğinde Jiyong kolumu sıkıca kavradı. Acıyla nefesim kesildi. Sinirle ona baktım ve kolumu çekmeye çalıştım. Sadece çalıştım.

"Peki. Ben dışarıdayım" dedi beni de peşinden sürüklerken. İkimizde evin bahçesine çıktık. Tamam korkuyordum çünkü bu hariç yapardı. Beni düşünmeden öldürürdü. Kapıdan bizim peşimize gelen ayak seslerini duyuyordum.

"Ji saçmalama" desi Chaerin. İkimizde ona baktık. Seunghyun ve Jisoo hemen arkasındaydı. Geri kalanlar çıkma gereği bile duymadı. Ya Jiyong'un birini öldürmesine alışmışlardı ya da Chaerin ve Seunghyun'un onu ikna edeceklerini biliyorlardı. Bana nedense ilki gibi geldi.

"Saçmalamıyorum"

"Kız senin yüzünden bu halde Jiyong" dedi Chaerin. Bana bir saniye baktıktan sonra gözlerini Jiyong'a çevirdi.

"Ben mi dövdüm ? Ben dövsem ölürdü biliyorsun"

"O zaman o Yoona'ya hakkını vermeliydin. Önüne gelene böyle davranmasına sen izin verdin. Bunun cezasını da biz çekeceğiz. Kıza zarar verme" dediğinde Jiyong sinirle gözlerini kapattı. Belli ki Chaerin'in sözlerine değer veriyordu yoksa duraksamazdı bile.

"Ona bunun iznini ben vermedim. Onun yaptıklarının sorumlusu da ben değilim. Herkes kendi sonunu hazırlar"

"O zaman Yoona neden hazırlamadı Jiyong ? Bu sana kaçıncı karşı gelişi, kaç kez bu kapıya dayandı ha ? O zaman ona neden cezasını vermedin ?" Diye ısrar etti. Jiyong kolumu iterek bıraktığında yere düştüm.

"Chaerin sesini kes"

"Beni en iyi tanıyan sensin. Çenem nedense asla durmak bilmiyor ama hep de doğruyu söyler. Biliyorsun"

"O çeneni kırarım ve sonsuza kadar kapanır o zaman. Zorlama beni" dediğinde Chaerin ona doğru yürüdü.

"Yap! Denemediğin şey değil sonuçta dimi ? Yapabiliyorsan yap ama tırnaklarına veda etmeye hazırlan" dedi sinirle. Vay canına. Bu kız az önce Jiyong'u tehdit etti. Jiyong ise sinirle ona baktı sadece.

"O Yoona'ya karşılık vermediğin her gün Jiyong. Her gün haklı olmaktan uzaklaşıyorsun. O kız beni mahvettiğinde ve sen sadece sustuğunda buna karar verdim. Birini daha mahvetmesini izlemeyeceğim. Jennie burada kalacak yoksa ona bir şey olmasın diye bende onunla giderim" dediğinde Jiyong onu itip bahçe kapısına doğru ilerledi. Chaerin bana döndüğünde yüzünde bu tartışmayı kazandığını belli eden bir gülümseme vardı. Nedense bu gülümseme çok nadir oluyor gibi hissettim. Chaerin her tartışmada kazanıyor olsaydı kendiyle bu kadar gurur duymazdı.

"Hadi eve girelim"

"Ben emin değilim"

"Hadi Jennie. Senin için uykumda öldürülme ihtimalini bile göze aldım. Gir şu eve" dedi ve koluma girdi.

"İzin verdiğine emin misin ?" Dediğim de gülümsedi.

"O beni kaybetmeyi göze alamaz. Dediğim gibi ya ikimizi de görmezden gelecek ya da uykumda gelip beni öldürür, sonra da seni." Dedi beni eve sokarken. Derin bir nefes aldı.

"Ama bu evden gitmeme izin vermez"

OTHER SIDEWhere stories live. Discover now