Bölüm 56: Yıldızlar şehrin arasında kayboluyor.

328 41 107
                                    

"Yemeğe gelemeyeceğiz hyung. Siz yiyin. İşim bitmedi. Zaten geç çıktım senin yüzünden" diye bağırdı sonunda. Kolunu tutup sakin ol dedim sessizce.

"Tamam kapatıyorum ya. Gece gelirim bir ara" dedi ve telefonu kapattı.

"Şu surata kapatma olayından vazgeçsen. Sinir bozucu"

"Vedalaşmak saçma" dedi. Nehre döndüm. Ona göre saçmaydı çünkü istediği herkesi, istedigi zaman görecek kadar inattı. Yeter ki görmek istesin. İstediğini istediği zaman yapabilecek gücü vardı.

"Cidden bir araba koleksiyonun var" Dedim üzerine yaslandığımız son model siyah arabaya bakarak

"Var. Sana da kullanmayı öğretmek gerek. Cidden iyisin"

"Cidden öğretir misin ?"

"Tabi ki" dediğinde gülümsedim. Üzerimdeki elbiseye baktı. "Bugün fazla süslü değil misin ?"

"Bu elbiseyi sen aldın bana"

"Hatırlıyorum"

"Zehir gibi hafızan var"

"Tabi ki hiç bir şeyi unutmam" dediğinde güldüm. Bende unutmam Jiyong. O yüzden bugüne tutunacağım. Bütün sırları bırakıp bugün eğleneceğim. Bir sigara çıkarıp dudağına yerleştirdiğinde alıp kendi dudağıma koydum. Kendine bir tane daha çıkardı ve önce benim, sonra kendi sigarasını yaktı.

"Tepeye çıkalım mı ?"

"Hı ?"

"Şu market soygununa gittiğimiz gün ki tepeye"

"Gidelim" dedi sessizce. Sigaraları bitirip arabaya bindik. Markette durup bir kaç bira aldık ve tepeye gittik. İkimiz de arabanın barajının üzerine oturduk ve şehri seyrettik.

"Yıldızlar şehrin ışıkları arasında kayboluyor" dedim kafamı omzuna koyarken.

"Yıldızların gözüktüğü yerler de vardır"

"Ben aynı anda en fazla 4 5 yıldır gördüm. Sadece geçen bir fotoğrafa denk geldim. Bir sürü yıldır vardı" dediğimde kafa salladı.

"15 yaşıma kadar hiç yıldız görmedim" diye itiraf ettim. Sessiz kaldı.

"Motte'de akşam dışarı çıkmak yasaktı. Sabah da sadece bahçeye eğitime çıkabilirdik sadece. Bu yüzden 15 yaşıma kadar yıldır görmedim"

"Oradan nasıl çıktın Jennie ?" Dediğinde kaldım. Ben nedense beni onun çıkardığını düşünmüştüm. GD'nin Jiyong olduğunu öğrenince böyle düşünmüştüm. Bir yolunu bulup kaçırdığını. Bunu planladığını düşündüm.

"Ben..Ben bilmiyorum. Bir yangın oldu. Bayılmışım. Sonra da dışarıdaydım."

"Bu garip"

"Evet. Hep düşündüm ama tanıdığım kimse yok. Bana yardım edecem biri de yok." Dediğimde kafa salladı.

"Jennie ya geçmişin daha karışıksa"

"Değil. Geçmişim çok sade. Hayatta kalmaya çalışmamla dolu. Küçük bir çocuğa yaşayacağım sözünü vermeseydim oda olmazdı" dedim. Sustu. O küçük çocuğu biliyordu. O küçük çocuktu.

"Peki sen anlat ? YG ne ? Neden var ?"

"Güç için. Güçlü olmam gerekiyordu çünkü bu hayatta sadece güçlüysen sözün geçiyor" dediğimde kafa salladım. Haklıydı.

"Peki üyeler ?"

"Herkes sıra sıra geldi. Çoğu önü karanlık insanlar. Çoğu acıyla yüzleşmiş. Bir yardım bekleyen insanlar. Böyle insanlara yardım edersen sana ihanet etmezler"

"Ama YG'den çıkan oldu" dedim. Chaerin böyle demişti bana. Giren kadar çıkan oldu.

"Oldu tabi ama ihanet edip gitmediler. Hepsi daha sade bir yaşam için çıktı"

"Ya YG'yi birine anlatırlarsa"

"Onları bulup öldürürüm. Bunu biliyorlar" dediğinde gülümsedim. İşte Jiyong.

"Yoona ?" Dediğimde kaşları çatıldı.

"Ona gerçekten aşık mıydın ?" Dediğimde sustu. Parmaklarındaki yüzüğe baktım. Hala orada olması biraz can yakıyordu ama ona saygı duymak istiyordum. En azından bir yere kadar. Biramdan birkaç yudum içtim.

"Seni sevdiğimi anlayana kadar öyle sandım ama değilmiş. Yalnızdım, sıkılmıştım. Bir şey düşünmek istedim ama imkansız bir şey istedim...acıyı hak ettiğimi düşündüm. Mutlu olmayı hak etmiyordum"

"Peki şimdi ne düşünüyorsun ?"

"Seninle mutlu olmak istiyorum. Zaten sen olmasan mutlu olamayacak gibiyim" dediğinde gülümsedim. Umarım ben olmadan da mutlu olabilirdi.

Telefonunu çıkardı. Bir şifre girdi ve müziklere girdi. Bir müziğe tıkladı ve aşağı indi. Elini uzattı.

"Dans et benimle"

"Bak ben sakarım. Düşerim"

"Seni tutarım" dediğinde elini tuttum ve aşağı atladım. Müzik kulaklarımıza dolarken gülümsedim. Bir elini belime koydu. Ben de boynuna doladım.

"Sen böyle şarkılar dinler miydin? "

"İçimde ne kadar romantik olduğumu bilsen şaşırırsın" dedi ve bir adım geri çekilip beni etrafımda döndürdü. Tekrar vücutlarımız birleştiren kahkaha attım. Ben gülerken beni öptü. Kafamı boynuna gömdüm.

"Bugün mutluyum"

"Her gün mutlu ol"

"Her gün yanımda kalırsan" dedim. Benden biraz ayrıldı.

"Planlarımda tam olarak o var ve bu sefer kimsenin bozmasına izin vermeyeceğim" dediğinde gülümsedim. Beni belimden tuttu ve kaldırdı. Kollarını bacaklarıma sardı. Ondan daha uzun olduğum için yukarıdan ona baktım. Göğsümdeki dövmeyi öptüğünde kafamı geriye atıp kahkaha attı.

Bu an hiç bitmesin. Sonsuza kadar fly me to me the moon şarkısı çalsın kulaklarımızda, biz sonsuza kadar dans edelim bu tepede. Yüzümüzden hep gülümseme olsun, kahkahalarımız yankılansın şehirde, gözlerimizde hep o ışıltı ama böyle olmadı. İlk müzik bitti. Sonra ikimiz de durduk. Ona söylemem gerektiğini biliyordum. Ertelemekten başka bir şey yapmıyordum. Arabaya yaslanırken beni kendine çekti.

"Jiyong sana bir şey söylemeliyim"

"Söyle küçüğüm. Ne istersen yapalım" dedi. Gözlerine baktım. Beni seviyordu. Gözleri parlıyordu. Bu gözler bana nefretle bakacaktı. Bu gözler beni anlamayacaktı. Yutkunum.

"Seni seviyorum" dedim. Bunu istemiyordum. Beni hep sevsin istiyordum. Hep elimi tutsun. Belki bencillikti ama o yanımda olduğu sürece bütün bu sırlarla baş edebilirdim. Öğrenmesine gerek yoktu. Bildiğimi bilmek zorunda değildi. İkimizin mutluluğu için bunu ondan saklayacaktım.

Kurgudan bir kilit karakter var. Tahmin eden çıkar mı ki ?
İki-üç bölüme öğreneceğiz ve finale son 4 bölüm.

OTHER SIDEWhere stories live. Discover now