Bölüm 60: Seni yakaladım.

561 44 151
                                    

"Ne oldu bana ?" Dedim gözlerimi açtığımda. Go Eun'un kafasıyla karşılaşır karşılaşmaz onu ittim.

"Bilmiyorum. Sokakta yatıyordun sanırım bayıldın. Başında iki adam vardı. Seni götürmeye çalışınca seni onlara vermedim ve buradayız " dedi. Kafamı kaldırıp etrafa bakındım. Nehir kenarındaydık.

"Siktir" dedim yere geri yatarken

"Tamam bir süre daha yerde yat. Benim de hobimdir. Arada yaparım"

"Hayatım...hayatım ellerim arasından kayıp gidiyor" diye fısıldadım gökyüzüne bakarken. İçimde fırtınalar kopuyordu ama hava aksine güneşliydi.

"Olur arada böyle"

"Ne yapacağım ben ?"

"Bir yolu vardır mutlaka"

"Vardır. Vardır dimi ?"

"Her zaman" dedi. Oturdum ve ona baktım. Hala aynı duruyordu. Siyah kulaklığı boynundaydı, aynı kıyafetler üzerinde.

"Nerelerdeydin ? Hanbin seni merak etti"

"Aslında ben de o yüzden bugün buradayım. Onu gebertmeye gidiyordum ama seni görünce planım değişti. Zayıf kızlar her zaman önceliğimdir"

"Onu görmelisin. O biraz..huzursuz" dediğim de kafa salladı. Ayağa kalktı.

"Artık bir dahaki sefere. Şimdi iyi olduğuna emin olmak istiyorum"

"Ben iyi değilim. Genelde...hep daha iyi olacağını söylemek isterim kendime ama hiç yapamam bunu çünkü hep daha kötüsü olur. Yine öyle bir yoldayım" diye itiraf ettim.

"Nasıl hissettiren bir yol ?"

"Öfkeliyim. O kadar sinirliyim ki tarif edemem. Kalbim acıyor. Tüm hayatımda kullanılmış ve hep benden bir şeyler saklanmış"

"Seni o kadar iyi anlıyorum ki" dedi. Kafamı iki yana salladım. Anlayamazdı. Bunlar yaşamadan anlayamayacağın şeylerdi. Telefonum çaldı.

"100. Çalışı falan" dediğinde cebimden çıkardım ve ekrana baktım. Kang Daesung. Kaşlarımı çatıp telefonu açtım.

"Efendim"

"Seni yakaladım" dediğinde tüm vücudum buz kesti. "Seni adi orospu bu kadar ileri gitmek zorunda mıydın? "

"Lütfen bir din-"

"Dinlenecek bir şeyin yok. Eve geliyorum ve her şeyi evdekilere anlatıyorum. Sen cidden adi birisin"

"Hayır,hayır, hayır lütfen. Lütfen bunu yapma lütfen. Beni dinle önce"

"Bunu bu kadar ileri gitmeden önce düşünecektin. Desiti ? Min Woo ? Sen gerçekten ölmeyi hak ediyorsun" dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Hızla ayağa kalktım ve Go Eun'u orada bırakıp koşmaya başladım.

Şimdi olmazdı. Şimdi olursa her şey biterdi. Ne Jiyong yanımda kalırdı, ne de herhangi biri. Jiyong benden nefret edecekti. Beni öldürmesi bile sorun değildi. Başkasından duyamazdı. Ben anlatmalıydım ona bunu. Kendimi açıklamak için en azından bir fırsatım olmalıydı. Her şeyi söylemek için tek bir fırsat. Koşarak evin bahçesine girmem yarım saatimi almıştı. Kapıya ulaşıp ard arda zile bastım. Kapıyı Lisa açtı. Yüzündeki ifade beni dondurdu.

"Kaç" diye fısıldadı ama Youngbae salondan çıkıp kapıya baktı ve beni kolumdan tuttuğu gibi salona çekti. Herkes salondaydı. YG ekibinin hepsini bir anda ilk defa bu kadar ciddi görüyordum. Jiyong'la göz göze geldim. Bakışlarını yavaşça Daesung'a çevirdi.

"Devam et" dedi. Sesi buz gibiydi. Yutkundum ve Daesung'a baktım.

"Ve partiye girebilmek için Sana'yı öldürmüş. Onun telefonundan kendine mesaj atmış. Onu araştırdım. O Min Woo'nun adamıymış" dedi. Ağzımı açıp itiraz edecektim ki Jiyong yerinden fırladı ve karşımda durdu.

"Bana doğru olmadığını söyle. Desiti'yle alakan olmadığını söyle. Sana inanacağım" dedi ama diyemedim. Söylersem yine yalan olacaktı. 10 yılım orada geçmişti ve Min Woo'nun adamıyım. Belinden silahını çıkarıp kafama dayandığında gözlerimi kapattım. Kimse ağzını açmadı zaten açsalar bile lafları önemli değildi.

"Bana seni öldürmemem için bir sebep söyle"

"Sorun değil" dedim. Gözlerimden yaşlar süzüldü. Şuan ağlamak çok acınasıydı ama sevdiğiniz adamın size koca bir hayal kırıklığıyla bakması ve bunun için elinizden hiç bir bok gelmemesi mahvediyordu. Bunu sizin yapmanız.

"Bana bir sebep söyle!" Diye bağırdı.

"Sorun değil Jiyong. Önemli değil. Ben hak ettim" dedim. Bunu yapacağını biliyordum. Eğer bir gün...en azından bir kere pişman olursa kendini mahvetmesini istemiyordum.

"Hayır" dedi Jisoo. Ona baktım. Bana doğru gelirken Chaerin onu tuttu.

"Karışma" dedim

"Hayır oppa lütfen. Lütfen bırakalım gi-"

"Çenini kapat" diye bağırdı Jiyong. Jisoo ağlayarak yere çöktü. Gözlerimi sildim ve Jiyong'a döndüm. Son kez seni seviyorum demek istedim ama korktum.

"Sorun değil" diye tekrar ettim kendime. Korkuyla gözlerimi kapattım ve titrediğimi belli etmemek için ellerimi birbirine bastırdım. Bir gürültüyle gözlerimi korkarak açtım. Duvara fırlattığı silahı yere düştü. Aşağı hızla inerken bacaklarımın bağı çözüldü ve yere düştüm. Lisa yanıma geldiğinde hıçkırarak ağlıyordum.

"Ondan uzaklaş Lisa" dedi Minzy. Biliyordum ben haindim onlara göre. Bana sebebini sormasalarda öyleydim.

"Ölecek" dedi Lisa. Karşımda ilk defa ağladığını görüyordum. "Bu kadar olamazsınız. Aylardır aynı evdeyiz!"

"Yalan söyleyen yine söyler" dedi Daesung. Doğruydu. Asla durmamıştım.

"O ölmeyecek" dedi Seunghyun. Herkes ona dönse de yerdeki parkelere bakıyordum. Beni öldürmesini tercih ederdim. Seunghyun gibi her şeye sebep olan bir adamdan acıma göreceğime ölmek istedim. Jiyong geri geldiğinde elinde çantam vardı. Beni kolumdan sıkıca tutup yerden kaldırdı. Beni sürüklerken sesimi çıkaramadım.

"Siktir git buradan" dedi beni kapıdan itti. Yere düşer düşmez de çantamı attı yanıma.

"O dövmeyi sana yaptırmamakla gerçekten iyi yapmışım" dedi. Kalbim bin parçaya bölündü.

"Jiyong sana son kez sarıl-"

"Bir daha seni Bamdo'da görürsem kafana bile sıkmam. Seni yakarım ve yavaş yavaş ölmeni izlerim." Dedi öfkeyle. Tabi ki ona sarılmama izin vermeyecekti. Son kez kokusunu çekmem yasaktı. Bu yüzden ona son kez baktım. Gözlerinde nefret yoktu ama hayal kırıklığı bile kalbimi bin parçaya böldü.  Kapıyı gürültüyle kapattı. Cebimdeki telefonu çıkardım. Bana verdiği kart oradaydı zaten. Kapının önüne bıraktım ve çantamı aldım.

Aslında bunu hak etmiştim ama onsuz olmaktansa, onu tekrar kaybetmektense  ölmek daha kolaydı. Tekrar aynı şeyleri yaşamaktansa ölmek istiyordum. Bahçeden çıkarken gözlerimi sildim ve Bamdo'nun sokaklarında daldım.

Tek başımayım yine. Her zaman YG'ye girersem bir daha çıkmamak için her şeyi yaparım derdim ama beni kovmaları yine benim yüzündendi. Her şeyi mahvetmiş ve yine tek başıma kalmıştım. Tek farkı bu sefer kalbim kırıktı. Bu sefer ölmek istiyordum. Bu sefer Desiti'ye de dönemezdim. Bu sefer Jiyong'u unutmak imkansız olacaktı ve ben bunların hepsinin altında eziliyordum.

2. Kitap bir kaç ay sonrasından devam edecek gibi. Şuan Aklımda net bir şey yok. Bilen bilir hep spontane ilerlerim. Aklımızda kalan tüm soru işaretleri ve daha fazlası 2.de olacak. Sizin aklınızda kalan soruları sormanızı istiyorum bu yüzden ki 2.kitapta eksik kalmasın.

2.de Jennie artık daha güçlü ve kararlı olacak. Jiyong ise çok daha kötü ve acımasız. Acılar insanı değiştirir sonuçta. Öpüldünüz 😘😘
Takipte kalın 🖤

Ah son soru. 2'ye ne zaman başlayalım?  Siz söyleyin ortak bir karar verelim.

OTHER SIDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin