Bölüm 52: Onu buldum. Şimdi de kaybediyorum.

304 42 65
                                    

Minzy'nin dediği sokağa girdiğim. Arabayı durdurmaya çalıştığımda minivanın arkasına hafif çarpıp durdu. Seunghyun hızla ön kapıyı açtı ve Jiyong'u çıkardı. Panikle arabadan indim.

"Jennie birine söyleyeceğim seni alacak olur mu ?" Dedi Chaerin bana gelirken

"Ne ama Jiyong ?"

"Hey sakin ol. Arabada yer yok. Biri gelip seni alacak. Arabaya bin. Kapıyı kilitle ve orada kal"

"O-ona dikkat et. Lütfen. Lütfen unnie onu iyileştirin" dedim. Aslında gitmek istiyordum ama ona zorluk çıkarmakta istemiyordum.

"Merak etme. Merak etme. Dikkat et" dedi ve minivana binip uzaklaştılar. Kaldırıma otururken kollarımı vücuduma doladım. Ellerimdeki kanlar kollarıma geçerken iyice büküldüm.

"Tanrım nolur. Oradaysan bir kereliğine yardım et. Sadece bir kereliğine. Ona bir şey olmasın nolur. Bir dahakine hep yanında alacağım, onu koruyacağım" dedim hıçkırırken. O kadar üşüyordum ki arabaya binmeyi düşündüm ama ben bunu hak ediyordum. Benim önüme geçmişti, beni koruduğu için bu haldeydi.

Keşke gitmek için ısrar etmeseydim. Keşke Mino ile film izleseydim ve evde kalsaydım. Ben orada olduğum için başına bu geldi. Herkes haklıydı. Lanetliydim. Ona da lanetimi bulaştırdım.

O ölüyordu. Ölüyordu ve benim elimden bir şey gelmiyordu. Bembeyaz yüzü ve kanlı kıyafetleriyle gözümün önüne geldi. O ölüyordu ve benim nefesim bu düşünceyle bile kesiliyordu.

Sadece bir saat öncesine dönmek istiyordum. O zamana gidip benim önüme geçerken onu itmek istiyordum. Ona sımsıkıca sarılıp kalkanı olmak istiyordum. Ölmesin ve dediklerim yüzünden benimle dalga geçsin istiyordum. Kokusunu istiyordum.

Arabaya ilerledim ve sigara paketini aldım. Kaldırıma geri döndüm ve sigara yaktım. Kahretsin. Kahretsin. Ellerimle gözlerimi sildim. Kanlı izmarite baktım ve bir duman daha aldım. Titreyen ellerimi dudaklarımdan uzaklaşırken bir nefes aldım.

Onun kanı ellerimdeydi, yüzümdeydi. Onun kanı bendeydi. O bende değildi. Tanrım lütfen. Her şeye vardım. Her şeyi kabul ederdim. Onun yaşaması için her şeyi yapardım. Biten sigarayı atıp yenisini yaktım.

Soğuktu. Çok soğuktu. O yüzden titremediğimi biliyordum. Kahretsin. Ona tam yaklaştım derken benim yüzümden bir daha ölümle boğuşuyorum. Ben onu bulmuşken, tekrar kaybediyordum. Biri önümde durdu. Kafamı kaldırıp kim olduğuna bakmadım.

"Jennie"  dedi önümde diz çökerken.

"Jennie!" Dedi beni kolumdan tutup sarsarken. Boş gözlerimi Mino'ya diktim.

"Mino"

"Donmuşsun burada" dedi montunu çıkarırken. Montunu omzuma bıraktı ve giymeme yardım etti.

"Sen geldin"

"Nuna aradı. Herkes görevden yeni döndüğü için ben geldim. Şimdi kalk ve eve gidelim. Hava soğuk ve zaten titriyorsun"

"Mino o vuruldu"

"Kim ?" Dedi. Bilmiyordu. Evde olduğu için bilmemesi normaldi. Acaba diğerleri biliyor muydu ? Benim suçum olduğunu biliyorlar mıydı? Benim yüzümden o halde olduğunu.

"Mino ben ne yapacağım ?"

"Bu kanlar oradan birinin değil mi ? K-kim vuruldu ? Yoksa hyung...Jennie, Jiyong hyung nerede ?" Dediğinde mümkünmüş gibi daha çok ağlamaya başladım. Yavaşça kafamı salladım.

"Benim yüzümden. Silah bana dönüktü. O o benim önüme geçti ve adamın üzerine...onu vurdular" dediğimde beni kendine çekti ve sarıldı.

"O iyi olacak" dedi sessizce. "Onu bilirsin. O iyi olmanın yolunu her zaman bulur. O iyi olacak"

"Ama çok kötüydü. Çok kötüydü v-ve-"

"O iyi olacak dedim!" Diye sesini yükseltti. Benden uzaklaştı. Gözlerim onu buldu.

"Sana söz veriyorum. Ağlama çünkü ağlarsan o çok sinirlenir. Biliyorsun dimi?  Ağlayan insanlardan nefret eder" dediğinde hızla kafa salladım. Evet nefret ederdi. Gözlerimi sildim.

"Benim yüzümden oldu"

"Hayır. Biz bir ekibiz. Birbirimizi koruruz. Sende onu korurdun çünkü ekipler böyle yapar. Anladın dimi? "

"Ama ben onu koruyamadım"

"Korudun Jennie. Onu vurulmasına rağmen bırakmayarak, onu oradan çıkararak korudun. Şimdi eve gidiyoruz ve onu bekliyoruz. Kalk" dedi beni kolumdan tutup çekerken. Beraber karanlık sokağa daldık. Başım döndüğü için yavaş yavaş yürüyordum. Mino ise bana ayak uydururken sessizdi. Bir sigara daha yaktım.

"Peki araba ?"

"Arabayı Seungri hyung alır buradan. Yakılacak"

"Neden ?"

"Çünkü bir görev bitti. Araba bir daha görünmeyecek"

"Ama Jiyong'un arabası o"

"Hayır çalıntı bir araba o. Görevlik. Hyungun bir araba koleksiyonu var ama bu araba o koleksiyon için biraz...eski" dediğinde yavaşça kafa salladım.

"Ona bir şey olursa arabalarına bir daha binemeyecek" dedim tekrar ağlamaya başlarken. "Ve bu benim yüzümden"

"Tanrım..cidden kafayı yemek üzereyim. Jennie lütfen sen donmadan eve gidelim" dedi ve kolumdan tutup beni çekiştirdi. Yarım saat sonra eve girdik.

"Jiyong geldi mi ?" Dedim salona girer girmez. Salonda olan herkes bana döndü. Çekirdek beşli ve Chaerin unnieyle Dara yoktu ama herkes buradaydı.

"Gelmedi" dedi Minzy. Suratı asıktı.

"Peki...haber var mı ?" Dedim sessizce. Kötü bir haber olmasın. Nolur kötü bir haber olmasın.

"Sadece...Bir süre burada olmayacak"

"Nerede o ?" Dedim panikle. Kesin ona bir şey olmuştu. Ona bir şey oldu ve bana söylemiyorlar.

"Bunu söyleyemem Jennie sadece duş al ve uyu biraz" dedi Minzy. Lisa ayağa kalkıp bana doğru geldi.

"Nasıl uyuyacağım ? Ha ? O ölüyorken nasıl uyuyacağım ? Nerede o ?" Diye bağırdım. Onu görmem gerekiyordu. Minzy ayağa kalktı.

"Sana bunu söylemeyeceğim. Aşağı in ve uyu" dedi sinirle. Kolumu tutan Mino'yu ittim ve ona doğru yürüdüm.

"O nerede dedim" dedim sinirle.

"Jennie!" Diye bağırdığında elim boğazına gitti. Herkes anında ayaklandı. Boğazını sıktım.

"Son kez soruyorum"

"Ona zarar verdiğin gibi hepimize mi vereceksin!?"

"Unnie" dedi Lisa. Onun boğazını bıraktım. Minzy'e kızmaya gerek yoktu. O haklıydı. Kapıya döndüm.

"Ben bulurum onu" dedim ve kapıya doğru gitti..

"Kim Jennie odana gidiyorsun" diye bağırdı Minzy. Başım döndüğü için duvara tutundum ama durmadım. Onu görecektim. Onu bulacaktım. Başımın dönmesi o kadar hızlandı ki her yer karardı. Yere yığıldığımda salondaki bağrışmayı duyuyordum. Onu arayamıyordum bile. Onu kaybediyordum.

OTHER SIDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin