Bay R'nin Kadınları

2.Bölüm "Bay R'nin Dönüşü"

Gelen aramayı kaçıncı kez reddettiğimi bilmiyorum bile. Ama bu tanıdık melodi uykuma sızmayı başarıyordu yine de. Israrla vazgeçmeyen Ozan'a en samimi isyanlarımı gönderip nihayetinde aralıyorum gözlerimi. Avuçlarımı yatağa bastırıp kendimi kaldırıyor, ardından perdelerimin arasından sızan arsız güneş ışıklarına bakıyorum. Uyku bedenimi yavaş yavaş terk ederken artık eskisi kadar hızla gerçek yaşantıma geri dönemediğimi fark ettim bu sabah. Seyahatler ve büründüğüm bu uçsuz bucaksız adamlar beni yoruyordu sanırım. Halbuki hiçbirinin üstünde uzun uzadıya düşünmüyor ve sadece karşımdaki kadının bana hissettirdiği erkeğe bürünüyordum. Bütün büyü tek bir bakış, tek bir gülümseme de gizliydi bazen. Bazen de sarfedilen bir söz ya da kulağıma çalınan küçük bir kahkahada...

Güç toplamak istercesine yataktan hızla kalkıp kendimi suyun altına attım. Hayatıma giren kadınları bir süre sonra unutur ve onlara dair anılar saklamazdım bedenimde. Ve de ardımda asla kırık bir kalp koymaz, onlara mutlu hatıralar bırakırdım. Ama şimdi soğuk su bedenimde yol tutmuş arsızca ilerlerken zihnimin derinliklerinde Lotta beliriyordu. Yüzümü mesken tutan gülümsemenin kafamı karıştırdığının fark edince suyu kapatıp çıkıyorum. Havluyu belime sarıp buğulanmış aynanın karşısına geçiyor, ıslak tutamları elimle dağıtıp banyo dolabından bana göz kırpan makasla birkaç asi makas darbesi atıyorum saçlarıma. Yeni yeni uzayan sakallarımı es geçip yeniden gözlerime takılıyor bakışlarım. Kendimde yeniden Lotta'nın bir yansımasını görmemle afallıyorum elimde olmadan. Oysa bu aylar öncesinden kalan bir anıydı sadece...

Frankfurt'ta sadece gülümsemesinin peşine düştüğüm kadındı Lotta. O gece kahkahadan yoksun ama ateşiyle saran tutkulu bir gülümseme bahşetmişti bana farkında olmadan. Bar o kadar kalabalıktı ki zar zor ona doğru ilerlemeye çalışıyordum. İnsanlar fütursuzca çalan yüksek baslı şarkıya sallanarak eşlik ederken led ışıklar havaya karışıyordu. Omzuma çarpan genç kız akıcı bir Almanca'yla özür dilediğinde bakışlarım istemsizce aceleci tavrına takılmıştı. Bir an durup nereye gittiğine baktım ve ardından onu kocaman bir masanın etrafında toplanan bir dolu hediye paketlerine doğru yaklaşırken gördüm. İçlerinde biraz oyalandıktan sonra büyük sarı bir paketi alıp yeniden kalabalığa doğru gelmeye başladı, bir yandan da paket kimseye çarpmasın diye de elini yukarı kaldırmış, özür dileye dileye insan kalabalığını yarmaya çalışıyordu. Bu kez bana çarpmadan yanımdan geçerken doğruca beni gülüşüyle büyüleyen kadının yanına gitti. Birbirlerine sıkıca sarılıp bir süre gülümseyerek konuştular. Ardından genç kız, kadına paketi verip yanağına küçük bir öpücük bıraktı. Böylece bir doğum günü kutlamasının yapıldığını anlamam uzun sürmemişti. Tereddüt etmeden ona doğru ilerleyip etrafında dolandım ve bakışları çok geçmeden beni bulduğunda yüzüme çapkın bir gülümseme kondurup ona doğru yaklaştım. Tek yaptığım eline bir öpücük bırakıp kulağına mutlu bir yaş dilediğimi fısıldamaktı. Sözlerimden sonra vücudundan geçen titreme beni gülümsetirken bana yeni bir anı bırakacak kadın olduğunu haykıyordu adeta. Çok değil, birkaç dakika sonra şarabıma eşlik eden Lotta, Frankfurt'tan ayrılmadan hemen önce kadrajımda da yer etmeyi de başarmıştı...

Gözlerimin önünde oynayan sahne son bulduğunda aynadaki aksimle bakışmayı kesip yatak odasına doğru ilerliyorum. Her zaman olduğu gibi özüme döndüğüm ilk gün baştan aşağıya siyahlara bürünmüştüm. Bu, içimdeki adamları boğmamın ardından tuttuğum bir yas mı yoksa yeniden doğuşuma bir tören mi bilemiyorum ama yine simsiyahım işte. Nedeni yoktu ya da ben henüz keşfedememiştim. Ve bunun da üzerinde çok düşünmeye fırsat vermiyorum. Merdivenleri inip doğruca karanlık odaya giriyorum. Her şey bıraktığım gibi olsa da tüm malzemeleri kontrol edip ışıkları karartıyorum yeniden. Bu işin en büyüleyici yanı da bu zaten, karanlığın içinden çıkartıyorum tüm kadınlarımı... Bu yüzden tercihim her zaman küvette banyolamak oluyordu. Hem daha nostaljik bir hava kattığını düşünüyor hem de her aşamasını tek tek gözlemliyordum.