46.Bölüm "Kalbimin Aşktan Köşesi"

2.4K 288 30
                                    

MM; Yalın- Sen En Güzelsin

***

Sabahın en güzel saatlerinde Rodas'ın teninde olsam bile dün geceden beri kendime gelemiyor ve kalbim onun varlığının ablukasında bile delicesine çarpıyordu. Yankısı tüm bedenimde önü alınamaz bir şekilde kendini göstermeye devam ederken beni sıkıca saran kolunun altından çıkıp sırtımı yatağın başlığına yaslıyorum. Yatağın ayak ucundaki pencereden bembeyaz bulutlar salınıyor, hepsi minik kalpcikler halinde gözümün önünde geçerken onlara martılar eşlik ediyordu. Ne arabaların homurtuları ve öfkeli şoförlerin kornaları, ne de hummalı bir insan kalabalığı duyuyordum. Sadece huşu içinde bir sükunet ve kalbimin sesi vardı işte. Pekâlâ, bunların hiçbiri aslında yoktu biliyordum ama yüzümdeki şapşal gülümsemenin ardından gerçekleri çabucak silebiliyordum sanırım. Dün gece içimdeki kadınlar bir bir köşelerine çekilip bizi baş başa bırakmışlardı ama şimdi hepsi uyandılar ve hep bir ağızdan resmen zihnimin her bir köşesinde dedikodu yapıyorlar. Hepimiz mest olmuştuk elbette ve bu adama delicesine bir aşk besliyorduk.

Gülümsemem büyürken kendimi biraz kaydırıp tek kolumun üzerinde uzanıyor ve Rodas'a dönüyorum. Her zaman o mu beni izleyecek, biraz da ben ezber ediyorum işte simasını. Yüzündeki huzuru tarif edecek kelimeler benliğimde henüz yoktu, bu yüzden parmaklarımı hafif uzun saçlarında gezdirip şakağına küçük bir öpücük bıraktım. Ben nasıl çikolata kokuyorsam o da sâfi aşk kokuyordu sanırım, hem de çok uzak diyarların harmanladığı bir aşktı bu. Kara okyanusunu benliğinde huşu içinde sakladığı uzun kıvrımlı kirpiklerini tek tek saymak gibi saçma sapan düşüncelere girdiğim vakit kendime gülmem bir oluyor. Saçlarım tenine döküldüğünde uyanıyor sonunda, dudaklarında asılı kalan aşktan bir gülümsemeyi kaçırmıyorum tabi ki, öpücüklerim benden habersiz sıralanıyor bile. Bizim için günaydınlara pek vakit kalmazdı çoğu zaman ve yine istikrarımızı koruyoruz. Nitekim, sözcüklerim dudaklarında buhar oluyor ve ondan gelecek olanlara karışıp yok olup gidiyor okyanusunu bana sunar sunmaz. Dün gecenin sabaha bağlanışı benim için tutkudan ibaretti ve şimdi benim tenimde resmedip ölümsüz kıldığı o tutku kırıntılarını onun teninde görmek beni yeniden o bulutların üzerine taşıyordu. Ama bu tutkuya daha fazla kapılmadan kollarımı Rodas'ın boynuna sarıp öpücüklerine bir son veriyorum yoksa kalbim daha fazla dayanamayacaktı. Bunu bu kadar uçlarda hissetmem normal mi hiçbir fikrim yoktu ama nefesim teklerken sadece saklanıyordum kollarında. Rodas fısıltıyla karışık kırık bir alayla "Başa mı dönüyoruz hayatım?" diye soruyor saçlarımı okşayıp. Dolmaya başlayan gözlerimi kırpıştırıp kızaran yanaklarımla bakışlarımızı bir kılıyorum ben de. Tek yaptığım omuzlarımı silkmek olsa da çok geçmeden narin parmakları yanaklarımın alevini körüklüyor ve beni birkez daha aşkla gülümsetiyordu.

"Bu fikre alışına kadar arada gelen dalgalanmalara katlanmak zorundasın burjuvam, kalbim pek dayanalıklı değilmiş malesef."

"Imm... Seni bu fikre alıştırmak için tüm sözlerimi her gece tekrar edebilirim oysa ki." dediğinde parmaklarımı dudaklarına kapatıyorum.

"Sakın. Hepsi benliğime hapsoldu ve ömrüm boyunca dün geceyi unutmayacağım. Sadece, bu çok fazla anlıyorsun değil mi?"

Sözlerim fısıltıyla son bulurken bakışları küçük bir tebessüm eşliğinde yüzümde gezmeye devam etti. Sanki sözlerimden çok başkasını okuyordu bende ve orada gördüğü her sözden sonra gülümsemesi daha da aşktan bir hal aldı ve de en nihayetinde dudaklarımda son buldu. Bense acaba diyorum, konuşmadan nereye kadar birbirimiz okuyabilir ve sonunda böyle aşkla gülümseyebiliriz? Cevabını bulması uzun sürmüyor elbette, temennilerim dudaklarımı süslerken ben yeniden onun rüzgarına kapılıp gidiyorum. "Seni seviyorum." diyor tenime fısıldarken. Ve ben o an anlıyorum ki bu aşktan sözcükleri sadece Rodas'ın nefesiyle kabul ediyordu tenim. Onu hiç yadırgamıyordum her zaman olduğu gibi. Bana dair sözlerini hiçbir zaman kestiremeyecektim ama attığı her adımı ezbere bilecektim, şimdi olduğu gibi. Çünkü nasıl bu koca kainatta ben ona yazılmışsam o da her şeyiyle benimdi. Saçlarının her bir tutamından iliklerime dolan o İspanyol rüzgarıyla, içinde dünyaları barındıran o kara okyanusuyla, tenime aşkını ince ince işleyen dudaklarıyla ve kalbinde bana beslediği aşkıyla o sadece bana aitti. Bu yüzden hiç tereddüt etmeden "Seni seviyorum." diyebiliyorum ona. Onunsa önce gülümsemesi büyüyor ardından bakışlarını tutku sarıyor ve ben susuyorum. Saatlerce tenimiz avaz avaz haykırıyor ve o zaman işleniyor dili olmayan duvarlara bedenimizden taşan tutkumuz. Seviyordum ötesi yok. Evet seviyordum bu İspanyol delikalısını, söyleyeceklerim bu kadar...

Bay R'nin Kadınları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin