31. Bölüm "Bay R!"

3.3K 407 89
                                    


Nitekim nereden başlayacağınızı bilmediğiniz anlarda aklınızla kalbiniz arasında sıkışıp kalırsınız. Aldığınız her nefes batar benliğinize, gözyaşlarınız akmaya hazırdır elbette ama onlarla büyük bir savaşa girmekten de çekinmezsiniz. Karmakarışık bakışlarınıza karşılık gelen her gülümsemeden kaçırırsınız gözlerinizi zira hakkınız yoktur onu sahiplenmeye, bilirsiniz. Şimdi, günün ışımaya ve şehrin insanlarını sahiplenmeye başladı şu dakikalarda içimde kalan tüm adamlar onsuz kalmaktan korkuyor. Sıkı sıkı sarılıyorum Parla'ya elimde olmadan, yitip gitmesin diye belki de. Mırıltılar süslüyor dudaklarını, yüzündeki hayran olunası huzuruna gölge düşüyor ardından. Bense ebedi bir karanlığa hapsolmuş gibiyim, öyle ki günün ilk ışıkları bile uğramıyor tenime. Kirpiklerim çarpsa birbirine darmaduman olacağım, kendi okyanusumda boğulacağım bile isteye. Ne durabiliyorum ne de nefes alabiliyorum artık. Bu sırada kalbimin savaşında huzursuzca kıpırdanıyor aşık olduğum kadın. Usulca aralanıyor gözleri, bakışlarımız karşılaştığında kirpiğimin ucunda asılı kalan bir gözyaşı hızla buluyor saçlarını. Hissetmiyor ama, buklelerinin arasından süzülerek benliğine karışıp yok oluyor. Uykusuna kanmamış gözleri kısılmıştı, toparlanıp kalktığında sorarcasına gezdirdi gözlerini yüzümde, hem de her bir çizgimde.

"Bana demiştin ya, 'Ne ben seni böyle gördüm, ne de sen bana böyle geldin.' diye. Şimdi de ben sana aynısını söylüyorum. Söylenecek çok şey var demiştin ve görüyorum ki sustukça yok olmuyorlar Rodas. O yüzden söyle, kalbinde biriken her ne varsa bana söyle artık,"

"Benden gitme." diye kesiyorum sözünü. Kalbim dile gelmiş haykırırken bir fısıltıdan ibaret halde buluyor dudaklarım onu. Şaşkın, ürkek ve hatta soğuktu tenimdeki yankısı. İlk kez endişe gördüm gözlerinde, belki bir parça korku. "Görmen gereken suretler, işitmen gereken hikayeler var, ama benden gitme."

Teskin edici nefesleri yüreğine sığmazken "Artık endişelenmeye başladım," diyor. "Susma, Rodas susma bir şey söyle!"

"Gel benimle." diyorum ona elimi uzattığım sıra. İçimde kılıçlarını çekmiş tüm adamlar merakla beklerken Parla uzattığım elimi tutup ayağa kalkıyor. "Seni bir yere götüreceğim. Her şeyi konuşacağız, ama orada." dediğimde gözleri bir an buğulanıyor. Buna anlam veremese de beni takip ediyor. Oysa ardımdan sessiz sedasız geliyor olsa da içinde dile gelen her şeyi duyabiliyordum.

Gün iyiden iyiye ışımışken İnci'nin evinden ayrılıyoruz. Yol boyu ise tek kelime çıkmıyor dudaklarından, şehrin bir diğer yakasını hızla arşınlarken biz ilk kez gerçek bir suskunluğu paylaşıyoruz. Bu sefer ki ne aşktan ne de tutkudandı, sadece belirsizliklerle donatılmış keskin bir suskunluktu her ikimiz için de. Arabayı evin önünde durduktan sonra ürkek adımlarla arabadan inip etrafa bakınıyor, "Neden geldik buraya?" diye soruyor bir parça kızgınlıkla. Cevap vermiyorum bense, cebimden anahtarı çıkartıp kapıya doğru yürüyorum sadece. Merakına yenilip yanıma gelmesi uzun sürmüyor elbette. Kendini korumak istercesine kollarını göğsüne bağladığında yanımdan geçip içeriye giriyor. Her şeyin siyahlara büründüğü ve Bay R'nin ebedi yasının bir yansımasını taşıyan evimde gözleri Rodas'a ait bir şeyler ararken bakışları en nihayetinde beni buluyor. "Artık söyleyecek misin?"

Elimi uzatıyorum ama ilk kez havada asılı kalıyor, Parla'nın bakışlarındaki kızgınlığa rağmen kırık bir tebessüm sunuyorum yine de. "Aşağıya inelim, gel."

"Hayır!" diye çıkışıyor, kararlı bir sitemle. "Ne söyleyeceksen söyle artık."

"Parla, lütfen. Bunu yapmak benim için yeterince zor zaten."

Bay R'nin Kadınları Where stories live. Discover now