28.Bölüm "Küçük Aşkım"(Part 1)

3.5K 418 32
                                    

Hep birlikte yukarıya çıktığımızda Deniz'in bakışlarını mesken tutan meraklı parıltılar yine evimin her bir köşesinde geziyordu, İnci ise bu saatte gelmelerinin bir sorun olup olmadığının cevabını almaya çalışıyor hâlâ. Biliyordum, konu ben ya da çikolatalarım olunca Deniz'e laf anlatmak biraz zordu ve şimdi karşımda kızaran yanaklarıyla kıvranan bu dünya güzeli kadına attığım uyaran bir gülümsemeden sonra anne oğlu kısa bir süreliğine baş başa bırakıp terasa çıkıyorum. Hızla kalan boş tabakları üst üste koyup Deniz'in asla hafife alamayacağım zekasının gafletine düşmemeye çalışıyordum elbette. Getirdikleri simit ve poğaçaları tabaklara koyup yeni birer servis açıyorum henüz güneşin yakıcılığının düşmediği terasıma. Bize birer kahve, Deniz'e ise kocaman bir kupa paşa çayı hazırlıyorum. Nezaket dolu teşekkürünü kaçamak bir öpücükle taçlandırmayı unutmuyordu küçük adam. Bana minik elleriyle kırıp verdiği simidi uzatırken "Beğendin mi Parla?" diye soruyor o dolu dolu telaffuzuyla. Artık alışıla gelmiş bu tatlığı beni ilk kez yaşıyormuşçasına mest ederken ellerinden aldığım simitten ufak bir ısırık alıp heyecanla "Imm! Çok beğendim Deniz." diye köpürtüyorum çocuk bakışlarını. Karşılığı utangaç, küçük bir kıkırtı oluyor. Zorlukla kavradığı kupayı kaldırırken annesinden gelen ufak bir desteği elleriyle engelleyip yine ona küçük olduğunu hatırlatan her şeyden olduğu gibi bundan da pek haz etmediğini haykırıyordu bakışları, ya da bu sadece benim yanımda takındığı bir tavır da olabilir, henüz kestiremiyorum. Çattığı kaşlarını annesinde bırakıp yeniden bana dönüyor çok geçmeden, "Biliyor musun Parla," dedikten sonra yerinde biraz doğrulup bakışlarını önce annesine sonra bana çeviriyor. "sana bunları kendi paramla aldım. Bir keresinde Rodas abim bunun çok havalı olabileceğini söylemişti. Sen de böyle düşünüyor musun?"

Pekâlâ, bu çocuğa aşıladıkları 'havalı' olma kavramı cidden çığırdan çıkmış durumda. İnci'de benimle aynı şeyleri düşünüyor olacak ki başını onaylamaz bir biçimde iki yana sallayıp iç geçiriyor. Deniz'in meraklı bakışları ve gözlerini çevreleyen kıvrımlı kirpiklerinin defalarca kez kırpıştırılması beni köşeye sıkıştırsa da dudaklarının kenarında kalan susam tanelerini gülümseyerek alıp yanaklarına küçük birer öpücük bırakıyorum. "Aslına bakarsan asıl havalı olan şey senin sabah erkenden kalkıp, güzel bir duş alıp, tertemiz kıyafetlerini giyip bana gelmen Denizcim." dediğimde bir an afallıyor.

"Anne! Sen mi söyledin?"

"Hayır."diyorum küçük bir kahkahanın arasında. "Elmalı şampuanın kokusu o kadar güzel ki, bunu hemen anlayabilirim."

"Beğendin mi?"

"Çok beğendim."

"Sana da alalım mı? Hem o zaman sen de benim gibi kokarsın." diye heyecanla sıraladığı sıra bir an elini kaldırıyor, "Ya da dur! Vazgeçtim, sen daha güzel kokuyorsun, çikolata kokuyorsun hem de..."

Bu boyundan büyük iltifatına denk gelecek sözleri seçemeyince küçük teşekkürüm boynuma dolanan kollarında son buluyor, ben de kıvırcık saçlarının gelen rüzgarla dağılmasını izliyorum. Pamuk tenine bıraktığım sesli bir öpücükten huylanıp kıkırdıyor sonra. "Oğlum... Hadi yeter, rahat bırak Parla'yı." diye ufaktan uyaran İnci'nin sesine dönen Deniz kollarını gevşetip yanaklarını sarkıtıyor. Bunu nasıl yaptı anlamıyorum ama o yanakların arasında minicik kalan çenesi ve büzülen dudakları onu ısıra ısıra yeme isteğimi gün yüzüne çıkarttı bir an.

"Sıkıldın mı Parla?"

"Sıkılabilir miyim senden?"

"Bak gördün mü!" diye annesine geri döndüğünde iplerini eline almış bir İnci'yle karşılaşıyoruz ikimiz de.

Bay R'nin Kadınları Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora