23.Bölüm "Kibrin Ölümü Göz yaşında Saklı"

4.2K 475 60
                                    

Deniz'in dikkatle, kulağına küpe olunan tembihlerini dinleyip karşıdan karşıya geçmesini, daha doğrusunu saçlarını savura savura koşmasını izliyorum. Minik bedeni nefes nefese kaldığında harikulade gülümsemesini takılıp bana doğru adımlıyor. Muhtemelen babasından öğrendiği yeni çapkın tavırlarına bir yenisini daha ekliyor ve yakasını kaldırdığı tişörtünü düzeltip elini saçlarına geçiriyor. "Selam Parla..."

Gülümsememi dudaklarımdan döküp onun hizasına eğiliyorum ve ellerinden tutup alıcı bakışlarla bu genç adamı süzüyorum. "Selam Deniz... Bugün ne kadar da yakışıklısın böyle." deyince heyecanla kızaran yüzü ve parlayan iri gözleri bana istediğim manzarayı bahşederken yanağıma kendince kocaman bir öpücük bırakıyor.

"Biliyor musun,seni görmeye kendim geldim."demesiyle çok iyi bir iş başardığını düşünüyor ve oldukça böbürleniyordu. Bozmuyorum elbette, onu onaylayan bakışlarıma dudaklarımdan kurtulan küçük birer ıslık eşlik ediyor.

"O halde bunu ödüllendirmeliyiz."

"Hiii! Bana söz verdiğin çikolataları yaptın mı yoksa?"

"Elbette yaptım. Bakalım beğenecek misin?"

Sabahın ilk ışıklarında paketlediğim çikolataları raftan alıp her zaman oturduğu masaya getiriyorum. Bebe mavisi küçük paketinin üzerindeki kurdeyle hatrı sayılır bir savaş verdikten sonra istediklerine kavuşuyor ve içindeki bir dolu hayali karakterlere "Vay canına..."diye nidalarla merhaba diyor. "Teşekkür ederim Parla, çok güzel olmuş."

"Rica ederim, ama şimdi içinden birini seçmelisin,diğerleri sonra biliyorsun." diyorum bunu istemesem de. Anlayışlı bakışlarını yüzümde kaybedip içlerinde en büyük olan Hulk'u seçiyor. Gönlünce, ağzına burnuna bulaştıra bulaştıra yediği çikolatasının ardından dudaklarının kenarlarında kalan çikolataları minik parmaklarıyla temizliyordu. Gözümü alamadığım manzaranın ardından masanın üzerindeki ıslak mendillerden birini açıp oturduğum sandalyeyi Deniz'e yaklaştırıyorum. Canını acıtmadan kalan çikolataları temizlerken bakışlarını üzerimden çekmiyor ve arada kaçamak öpücükler de buluyor yanaklarımı.

"Şey..."diye geveliyor bakışlarına anlam veremediğim bir durgunluk çökerken. "Annem ve babam beni doktora götürmek istediler, ama hasta değildim Parla."

"Biliyorum tatlım..."

"Ben biraz korktum ama biraz, gerçekten."diye kuyruğu dik tutmayı da ihmal etmiyor elbette. "Biraz ağlamışta olabilirim ama..."dediğindeyse adı gibi deniz kokulu saçlarına küçük bir öpücük bırakıyorum.

"Nasıl geçti peki, korktuğun kadar var mıymış?"

"Gitmedim ki."diye fısıldadığında umarsız bir panik bürüyor bedenimi. "Babam dedi ki; babalar ve çocukları sırdaş olurlarmış ve birbirlerinden hiçbir şey saklamazlarmış. Ben düşündüm, babama verebileceğim tek sırrım bizim oyunumuzdu ve ben de bunu ona söyledim." Küçük bir hayal kırıklığıyla "Deniz?" diye sızlanıyorum. "Ama, ama Rodas abim bana kızmadı hiç. Sen de kızma tamam mı Parla?"

"Kızmadım... Kızmadım ama şimdi ne yapacağız küçük adam?"

"Bilmiyorum. Babam Rodas abimde, benim yanımda konuşmuyorlar zaten onlara çok bozuluyorum!"

"Annen peki?"

"Hmm! O birazcık kızmış olabilir." diyor dudak bükerek. "Oyun bitti mi şimdi Parla?"

Bu içi çocuk saflığı dolu olan sorusu beni bozguna uğratırken gülümsüyorum elimde olmadan. Merakla doldurduğu bakışlarına ve kızaran yanaklarına bakıp başımı sallıyorum. "Maalesef bitti."

Bay R'nin Kadınları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin