4. Bölüm: ADALET

4.8K 229 46
                                    

"Ne oluyor?!" Dediğimde, Adonis'in kahverenginin en koy rengine dönüşen gözleri beni buldu.

"Emir Karahan'la sevgili olduğun orataya çıkmış."

Duyduğum şeyle nefes almayı kesmiştim. Bakışlarım Adonis'in gözlerinden ayrılmazken telefonu bana doğru çevirdi. Yavaşça telefona inen bakışlarım, şaşkınlıkla daha çok büyümüştü. Bacak arasına vuracağım anda çelme takıp belimden tuttuğu anı çekmişler. Başım dönmeye başlayınca dengemi kaybedip düşecektim, fakat Demet kolumu tutmuştu.

"Bunun gerçek olmadığını söyle!" şaşkın bakışlarım Demet'i buldu. Dilimin üzerinde bir taş varmış ve konuşamıyormuş gibi hissediyordum. "Konuşsana Sena!" Diye bağırınca irkilmiştim. Yutkununca, kuruyan boğazım sayesinde yüzümü buruşturdum.

Büyük adımlarla arabaya doğru yürüyüp çalıştırdım ve telefonumu çıkarıp Ozan'ı aradım. "Bana hemen Emir Karahan'ın adresini at!" Diye bağırdım ve telefonu kapattım. Birkaç saniye sonra gelen bildirim sesiyle konumu açtım. Adonis arayınca kapattım. Ardından Demet aramıştı, derin bir nefes alıp kapattım. Direksiyondaki ellerimi, bedenimi etkisi altına alan öfke yüzünden öylesine sıkıyordum ki her an direksiyon kucağıma düşebilirdi. Dayanamayıp büyük bir çığılık attım. On iki dakika sonra demir kapının önündeki korumalarla karşılaştım. Sinirle arabandan inip, "açın şu kapıyı!" Diye bağırdım. Fakat hiçbiri hareket etmiyordu.

"Karahan!" Diye bağırdım, boğazım yırtılırcasına. Yedi saniye sonra kapı açıldı ve  Emir Karahan çıktı.

"Buyurun sayın savcım," dedi, ciddiyetle.

Sinirle ona doğru yaklaşıp, "seninle uğraşırım!" Diye bağırdım. Gözlerimden çıkan öfkeyle kaşları çatılmıştı.

"Abi! Sena Say-" kapıdan çıkan Nil Karahan, beni görünce şaşkınlıkla cümlesini bitirememişti.

"O fotoğrafları hemen kaldırt! Yoksa seni öldürürüm!" Diye bağırınca kaşları daha fazla çatılmıştı.

"Fotoğraflar?" Dedi, ifadesiz sesiyle.

Bilmemezlikten gelmesiyle sinirle büyük bir kahkaha patlattım. "Ne sanıyorsun sen kendini?! Bu ne cüret!"

Nil Karahan yanımıza yaklaşıp telefonunu Emir Karahan'a uzattı. Emir Karahan'ın bakışları benden çekilip ekrana çevrildi. Ekrana boş boş bakınca sinir hücrelerim kabarmıştı.

"Ne o! Tanımadın mı?!" Diye bağırınca bakışları beni buldu.

"Haberim yoktu." Dedi.

Sinir, her an cinayet işleyecekmiş gibi bedenimi kışkırtıyordu. Bakışlarım yanındaki kıza kaydı, şaşkınca beni izliyordu. Derin bir nefes çekip elimi yumruk yaptım, karın boşluğuna vurcakken elimi tutmuştu. Hızla arkaya doğru çekilince irkilmiştim. Görüş alanıma giren Adonis'le gözlerim büyüdü. Emir Karahan'ın üzerine yürüyecekken hızla kolundan tuttum, fakat bakışları Emir Karahan'dan ayrılmamıştı.

"Kırarım lan senin elini!" Diye kükredi.

Önüne geçip bakışlarını kendime çektim. Gözlerindeki öfke beni ürkütürken gülümsedim. Neden gülümsediğimi bilmiyordum ama gülümseme gereği duymuştum.

GEÇMİŞİN İZİ Where stories live. Discover now