76. Bölüm: SENİN İÇİN YAŞAMAK ZORUNDAYIM

1K 72 202
                                    

İyi bayramlar canlarım🍬🧡

Size bayram hediyesi olarak perşembe atacağım bölümü bugün atıyorum. 🥳

Zevkli okumalar!😍

  
                                        🤍

                                                                            N.D.

Zamanla acımasız olmadım ben. Bir anda oldum. Bir anda sanki biri içimdeki tüm merhameti, sevgiyi, şefkati, beyazlığı, temizliği; tüm güzel sandığım duyguları emdi bedenimden.

Ben bir anda acımasız oldum. Tüm duyguların baskın bastığı bir zamanda. Tüm acı dolu duyguların bir anda bedenime ve ruhuma hücum etmesiyle tüm güzel duygular bir anda yok oldular ve yerlerini çok korkunç duygular aldı.

İçimdeki güç bir anda çıktı dışarıya. İçime şiddetle ittiğim o güç, varlığından bile bir haber yaşadığım o güç, bir anda içimden şiddetli bir patlamayla elime geçti; tam avucuma oturdu. Avucuma oturan o güçle beraber karanlık yanım gün yüzüne çıktı. İki yıl böyle acımasız olmam için çok kısa bir süre belki ama, ben zamanla acımasız olmadım, bir anda oldum.

Travmamdan silah sesleri sayesinde kurtuldum. Silahı elime aldım ve hiç acımadan adam öldürdüm. Dövüş dersleri aldım. Aylarca eğitim almadım. Dövüş dersi alırken yıllardır bu işi yapan adamı bir anda yere serdim. İçimdeki güç öyle karanlık ki gün yüzüne çıktığında bedenimi esir aldı.

Ben bir anda cehenneme düştüm ve bir anda şeytan oldum.

İki yıl, dokuz ay, yedi gün içinde değil, bir anda.

İçimdeki güç avucuma geçtiği an, bedenim alevlerle yandı ve sonra alevin ta kendisi oldum; duygusuz, hissiz bir şeytan...

Dedim ya; burası benim cehennemimdi ve cehennemime ayak basan herkesi alevimle yakacaktım.

Peki en çok kim yanacaktı?

Kulübeye Lenard girdi. En köşede ellerimi göğsümün altında birleştirip duvara yaslanmıştım. Tam karşımda benimle aynı pozisyonu alıp duvara yaslanan Maraz vardı. Altay, kapının ağzında dikilmiş bana bakıyordu. Taylor, aletlerin olduğu masanın başında aletleri süzüyordu. Sinan, kapının diğer tarafında dikilmişti, kaçamak bakışları üzerimdeydi. Hepimiz Lenard'ı bekliyorduk. Ya da sadece ben ve Taylor.

"Sen kim olduğunu sanıyorsun Robert?!" Dedi, karanlık sesiyle sandalyeye bağlı adama yaklaşarak. "Ne cüretle sevkiyatımı patlatmayı düşünürsün?!"

"Maraz'ı yanına çektin! Hepimizden güçlü oldun ve hepimizin üzerine yürüdün Lenard! Biz kurbanlık koyun gibi bizi öldürmeni mi bekleyelim! Ellerimiz armut toplamıyor ya!" Dedi Robert, sert bir tavırla.

"Ne Maraz'mış amına koyayım." Diye mırıldandığımda herkesin bakışları kısa bir süre bende kaldı. Ah... Sanırım pek mırıldanmadım.

"Yanımda yürümek varken sen karşımda durmayı seçtin Robert. Düşmanım olmayı sen istedin. Saçma sapan düşüncelere kapılıp işlerime burnunu sokarsan ölürsün." Dedi Lenard.

Ah dayıcığım. Türkiye'ye gelip benimle evcilik oynarken ve sana yaptığım boş fincanda kahve içerken emin ol çok daha tatlıydın.

"Neden senin ayak işlerini yapayım Lenard?" Dedi Robert, alayla. "Kendi imparatorluğum varken neden senin birkaç işinin kölesi olayım ki?!"

"İmparator?" Dedi Maraz, merakla. "O binayı yürütüp birkaç müşterin ile iş yapınca imparatorluğun mu oluyor? Komik geldi."

Robert sustu. Maraz'dan korkuyordu, gözlerinden anlaşılıyordu. Konuşsana göt! "Herkes kendine göre imparatordur Maraz," dedi, ciddi bir tavırla. Aferin, konuş yavrum.

GEÇMİŞİN İZİ Where stories live. Discover now