16. bölüm: LUNAPARK

2.8K 146 15
                                    

"Asla!" Dedi Altay. Kaşlarım havalandı. "O kadına senin yüzünden dokunamıyordum ben. Savcı da öyle dövünce içim rahatladı," dedi, ciddiyetle. "Bu kadına kanımın ısınacağına kansız kalırım daha iyi!"

Nil, küçük bir kahkaha attı. "Aynen Altay, kesin öyledir"

Elimdeki fincanı Altay'a uzattım. "İyi gelir"
Sabır çekip ayaklandı ve yukarıya çıktı. Papatya çayından bir yudum daha alıp masaya bıraktım.

"Senin iyi kızdır dediğin bu kız mıydı?" Dedim, Nil'e bakarak.

"Yani, içinden böyle bir canavarın çıkacağını tahmin etmemiştim doğrusu" dedi, omzu silkerek.

Bakışlarımı Emir Karahan'a çevirdiğimde telefonuyla uğraşıyordu. "Ne yaptın kadına?" Diye sorduğumda bakışlarını bana çevirdi.

"Haddini bildirdim" dedi, buz gibi sesiyle.

"Çok güzel bildirmişsin. Kadın evini kurşunluyor! Acaba ben seni kendi gözümde mi abartmışım?" Dedim, gözlerimi kısarak.

"Havaya bir el ateş etti sadece" dedi, ciddiyetle.

Kaşlarım hayretle havalandı. "Buradan her geçen havaya bir el ateş etsin o zaman!" Diye çemkirince çenesini sıkmıştı.

"İyi geceler" dedi Nil ve yukarıya çıktı.

"Sen neden bu kadar bağırıyorsun?" Bakışlarım tekrar Emir Karahan'ı buldu.

"Senin eski sevgilin yüzünden içeride can çekiştim ben!" Diye bağırdım, öfkeyle.
Hızla kalkıp bahçeye çıktım. "Sinan!" Emir Karahan'ın nefesini arkamda hissedince bir adım ileriye attım. Sinan, çok geçmeden yanıma yaklaştı.

"Neredesin sen?! Kadın gelmiş evi kurşunluyor evi! Sen yat!" Bu defa Sinan'a çemkiriyordum.

Şaşkınca bana baktı. "Evi mi kurşunluyor?" Yüzündeki ifade sesine de yansımıştı.

"Evi kurşunluyor! Cam pencere kalmadı içeride! Kafamı sıyırdı kurşun kafamı!" Gözleri başıma kayınca şaşkınlıkla dudakları aralandı.

"Abi kim?" Dedi, Emir Karahan'a bakarak.

"Halletin mi?" Dedi Emir Karahan, sorusunu es geçerek.

Sinan, kafasını olumlu anlamda sallayıp tekrar bana baktı. "Sigara vereyim mi yenge?"

"Ver!" Dedim, sinirle. Paketi bana uzatınca içinden bir dal çıkarıp yaktım ve paketi tekrar Sinan'a verdim. Koltuklara ilerleyip çam ağacın altındaki tekli koltuğa oturdum. Emir Karahan da gelip, çaprazımdaki çiftli koltuğa oturdu.

"Midem bulanıyor benim" dedim, sigarayı küllüğe bırakarak.

"Ne yapayım?" Diye sordu, umursamaz tavrıyla.

"Altay papatya çayına zehir falan koymuş olmasın?" Dedim, ciddiyetle.

Bana daha neler der gibi baktı. Sigarayı tekrar parmaklarımın arasına alıp üst üste nefesler çektim içime. Telefon melodim yükselince hızla cebimdeki telefonu çıkarıp ekrana baktım. Ekran sağlamdı! Kırılmamıştı. Derin bir nefes bırakıp kimin aradığına baktım. Kuzi.

GEÇMİŞİN İZİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin