57. Bölüm: BİR HAFTA

1.2K 81 106
                                    

Herkese selam!

Arkadaşlar, bir oy vermek bu kadar zor olmamalı... O kadar emek verip yazıyorum ve her hafta aralıksız bölüm atıyorum, emeğin karşılığını vermek çok zor gelmemeli size. Okuyanlara nazaran yorum ve oy çok az. Bir iki kişi haricinde kimse yorum yapmıyor ve bu beni üzüyor... Biraz destek olursanız nasıl olur canlarım?

Bölümü satır arası yorumsuz geçmeyen güzel yüreklilere teşekkür ederim. Var olun... 💋🤍

Sizleri seviyorum. Güzel okumalar.





Dakikalar sonra bir yerde durmuştum. Hislerimin beni buraya sürüklediğini arabayı bu evin önünde durdurduğumda idrak etmiştim. Neden bilmiyorum ama onun içindeki iyiliği görmüştüm, şimdi de ona geldim. İçindeki iyilik ile konuşmaya geldim.

Kapıyı çaldıktan on saniye sonra açılmıştı. Yanağındaki yanık izi iz olarak kalmıştı. Kaşları şaşkınlıkla havalandı. "Sena?" Şaşkınlığı sesine de yansımıştı.

"Neva."

"Bir sorun mu var?" Dedi, şaşkınca. Dostu ile anlaşma yapıp bana işkence etmeye çalışan kadının ayağına kadar neden geldiğimi merak ediyordu doğal olarak.

"Gelebilir miyim?" Dedim.

Kafasını sallayıp kapıyı geçmem için açtı. Usulca içeriye geçtim. Önümden ilerleyip ikimizi de koridora soktu. Koridorun sonundaki salona geçtiğimizde benim oturmamı söyleyip tekrar çıktı. Salona kısa bir bakış attıktan sonda verandaya çıktım ve tekli koltuğa oturdum. Dakikalar sonra elinde iki fincanla verandaya girip birini benim karşıma bıraktı ve karşımdaki tekli koltuğa oturdu.

"Ben üzgünüm," dedim, yüzündeki ve kolundaki yaraları kastederek.

Hafifçe tebessüm etti. "Aslında üzgün değilsin. Üzgün olmak istemiyorsun ama kendini üzgün hissediyorsun." Dedi. Sesli bir nefes verip kafamı salladım. "Çünkü sen iyisin. Safsın. Temizsin." Sesinden içtenlik akıyordu.

"Belki de bu yüzden hep kaybeden ben oluyorumdur. İyi olduğum için, saf ve temiz olduğum için," dedim, hafif alayla. Kahvesinden büyük bir yudum alıp arkasına yaslandı. "Şu an..." kafamı öne eğdim. Dişlerimi sıkıyordum.

"Şu an karşımda olmaktan, buraya gelmekten nefret ediyorsun biliyorum." Dedi. Kafamı salladım. Tekrar gözlerine baktım. "Belki inanmayacaksın ama üzgünüm Sena. En başta Demet için, sonra da senin için. Sevdiğin adamın nasıl bir canavar olduğunu gördün ve bu benim üzerimde gerçekleşti. Açıkçası..." kaşları hayretle havalandı. "Kendini kontrol edebilir sanmıştım, çünkü sen onun karşısına geçtiğinde her zaman kendini durdurur gibiydi. Ama durduramadı. Canını yaktı. Buna inanamadım ama Emir sana değer verseydi canını yakmazdı. Yakamazdı."

Acı çekercesine gülümsedim. Bu cümle kalbime öyle bir saplanmıştı ki tam on bir saniye nefes alamamıştım. "Bazen görünen her şey aslında göründüğü gibi değildir." Dedim. Bazen insan değer verdiği insan için onun canını yakabilirdi, o bunu bilmiyordu. "Bana değer verseydi şu an kolum mosmor olmazdı." Onu buna inandırmak zorundaydım.

"Neden geldin?" Diye sordu. Hafif dikleşti. "Benden haz etmediğini biliyorum Sena. Benden nefret ettiğini biliyorum. Kapıma kadar neden geldiğini merak ediyorum."

"Belki aptalca gelecek ama..." kafamı eğip gözlerimi birkaç saniye yumdum ve sonra çöp yer ile birleştirdim. "Altay, senin Arun Çakır'ın dostu olduğunu söyledi," gözlerine baktım. Kafasını ciddiyetle salladı. "Doğru muydu? Bilmiyor muydu?"

Bunu şu an onun dostuna sormam aşırı ironikti fakat Neva'da iyilik vardı. Bir tarafını kötü tutmak istese de iyi tarafını görebiliyordum.

"Bu soruyu bana sordun ve cevabı ne olursa olsun inanmayacaksın," kahvesini masaya bırakıp hafifçe dikleşti. "Bilmiyordu Sena." Dedi, netlikle. "Eğer bilseydi engel olurdu buna adım kadar eminim. Babası onun engel olacağını bildiği için onu bu planının dışında tuttu."

GEÇMİŞİN İZİ Where stories live. Discover now