73. Bölüm: CEHENNEMİME HOŞ GELDİN!

1.3K 70 174
                                    


N. D.

Günlerdir uyku nedir bilmiyordum. Gerçi iki yıldır bilmiyordum ama en azından birkaç saat uyuyabiliyordum, şimdi ise o da yoktu. Sabaha kadar sigara içip viski yudumlamaktan boğazım acımıştı. Düşünmüyordum. Ama uyuyamıyordum da. Boş gözlerle cam masaya bakıyordum sadece. Güneş yavaşça doğuyordu, parlak güneş yüzüme vuruyordu. Birkaç saniye sonra o parlak güneşin önüne bir kara bulut geçti.

Kafamı geriye attım. Otele gitmiyordum, gitmek istemiyordum.

Lenard, gece beni aradı ve Lowell'in mallarını ona vermemi söyledi. Söylediğini yaptım ve mallarını geri Lowell'e verdim. İşler güzel ilerliyordu, eskisi gibi her şey düzenle ilerliyordu.

Telefonum çalınca açtım. "Günaydın köstebek."

"Günaydın." Dedi. Anlaşılan beyfendi yeni uyanmıştı. "Otele geçecek miyiz?"

"Göbek bağımız bir mi kesildi Taylor?" Dedim, aksi bir tavırla.

"İki tane beni öldürmek isteyen adam var Nora! Beni ancak sen koruyabilirsin." Dedi, hayretle.

Ofladım. "Bir senin korumalığını yapmadığım eksikti amına koyayım! Avukatı ara otele geçsin biz de gidelim."

"Tamam."

Telefonu kapatıp üst kata çıktım ve soğuk bir duş alıp siyah taytımı ve siyah cropumu giyinip deri ceketimi de aldıktan sonra silahımı belime yerleştirdim. Evden çıkıp motora atladım. Dakikalar içinde oteldeydim. Maraz'ın adamları otel dışında belli noktalara dağılmıştı. Aferin, adam oluyorsunuz.

Otele giriş yaptım ve daireme çıktım. Koridorda ilerlerken dairemin karşısındaki daireden çıkan adama kısa bir bakış attım. Cidden başka oda mı yoktu?! Koca otel!

Bakışları bana çevrildi. Bir süre beni inceledi. "Gelir misin?" Dedim, daireme geçerek.

Şaşkınlığını görmezden geldim ve kapıyı tam açıp bekledim. Şaşkınlıkla bana bakıyordu, onunla sakin konuşmam onu hayrete düşürmüştü anlaşılan. Şaşkınlığını üzerinden atar atmaz büyük adımlarla daireme girdi. Bana baktığında içeriye geçip bir sigara yaktım.

Olduğu yerde dikilerek bana bakıyordu. Bakışlarım onda değildi ama yoğun bakışlarını üzerimde hissediyordum. "Sena," bana yaklaştı. "Bana ne denli öfkeli olduğunu biliyorum, benden nefret ettiğini de biliyorum. Ama izin ver anlatayım sana her şeyi... Bilmediğim çok şey var."

Sigaram bitince son nefesi çekip küllükte söndürdüm. Kapı açıldığında bakışları oraya çevrildi. Avukat ve Taylor içeriye girdiler. Maraz'ın kaşları çatılırken bana baktı.

"Merhaba bayan Davis," dedi avukat. Kafamı salladım. "Boşanma dilekçesi hazır."

"Ne?" Dedi, hızla.

Ne yani? Onunla kâğıt üzerine de olsa evli olmamı mı bekliyordu.

"Dilekçeyi alabilir miyim?" Avukat büyük adımlarla bana yaklaştı ve siyah çantasındaki yazılı kağıdı bana verdi.

Hiç düşünmeden Sena Saygıner yazan yere imzamı attım.

Ve kalemi kağıdın üzerine bırakıp Maraz'a baktım.

Kafasını hızla iki yana salladı. "Asla!" Dedi, sertçe.

Taylor'a baktığımda avukatı alıp dairemden çıktı. Ona baktığımda önümdeki kağıda bakıyordu. Yutkunduğunu gördüm.

"Zorluk çıkarma bay Karahan. İmzala." Dedim, ifadesizce. Kendime viski doldurup yudumlamaya başladım.

"Ölürüm daha iyi,"

GEÇMİŞİN İZİ Where stories live. Discover now