93. Bölüm: O CANAVAR BENİM

718 56 125
                                    

Kolyeyi tekrar yerine koydum ve bomboş odaya baktım. Bu ev benim karımın çığlıklarıyla sallanmıştı. Buraya her baktığında ona çektirdiğim acıları hatırlayacaktı... İç çektim. Balkona çıktığımda küçük bir sehpa vardı sadece. En köşede. Oraya ilerlediğimde sehpanın hiç farkedilemeyecek kadar ince bir çekmecesi olduğunu gördüm. Açtığımda kağıtlarla dolu olduğunu gördüm. Yazılı kağıtlarla. Kağıtlardaki kurumuş gözyaşlarını gördüm.

Hepsini alıp bir köşeye çöktüm ve sırtımı duvara yasladım.

İlk kağıdı okumaya başladım...

Canım çok yanıyor... Sadece canımın nasıl yandığını anlatmak istiyorum. Canım daha önce hiç bu kadar yanmamıştı. Biri sanki bıçağı alıp tüm bedenime sayısızca batırıyor. Kendimi öldürmek istiyordum ama yapamıyordum. Yaşamak istemiyorum, nefes almak istemiyorum! Ayakta kalmak zorumda falan değilim! Hayatta kalmam için bir sebebim yok ve ben bir an önce bu sikik hayattan kurtulmak istiyorum! Canım çok yanıyor... Bu acıyı fiziksel olarak da hissediyorum, bedenim her saniye bıçaklanıyor. Güçlü olmak zorunda değilim. Ayakta kalmak zorunda değilim. Yaşamak zorunda değilim, nefes almak zorunda değilim. Hiçbir şeye zorunda değilim. ÖLMEK İSTİYORUM HEPSİ BU!

Zorlukla yutkunduğumda boğazım acımıştı. Sanki okurken Sena'nın bunları yüzüme yüzüme bağırarak söylediğini hissediyordum. Diğer sayfaya geçtim.

Kuzenim can kurtaran sanırım... Bir kuzenim var ve bir gün önce beni kendimi öldürmek üzereyken kurtardı. Kendimi bana karşı koruyordu. Her nefes alışımda canım yanıyor ve benim istediğim tek şey ölmek. Biri ölmemi fısıldıyor kulağıma, diğer tarafım ise kalkıp güçlü durmamı söylüyordu. Güçlü durmak mı... Kalsın. Ben ölmek istiyordum. Kendimi bile öldüremiyordum. Bileklerimden akan o kan-

Gözlerimi sıkıca yumdum. Yutkundum. Benim küçük kızım benim yüzümden neler yaşamış... Benim bulmak istediğim bedenini öldürmek istemiş... Yumruk yaptığım eli sertçe yere vurdum. Ağzımdan bir hıçkırık kaçmıştı. Saniyeler sonra gözlerimi açtım.

içimi öyle rahatlatmıştı ki canım bile yanmamıştı. O fokur fokur akan kan her yere damlayınca gülümsemem çoğalıyordu... Ölmek hiç bu kadar güzel gelmemişti. Ölmek hiç bu kadar tatlı gelmemişti. Günler sonra uyku hiç bu kadar baskın olmamıştı bedenimde. Gözlerimi uykuya kapatmak için saymaya başladım. Ve yirmi ikinci saniyede kuzen odaya daldı... Ve beni güzel ölümden kurtardı. Annemin ve Demet'in yanına gitmek istiyordum. Annem saçlarımı okşasın istiyordum, Demet beni öpsün istiyordum. Acım dinsin istiyordum!

Gözlerimden yaşlar öyle çok akıyordu ki damlaları yazıların üzerine aralıksız damlamıştı. O anki acısını hissediyordum. Bedenim acılar içinde kıvranıyordu sanki, nefes alamıyordum ve canım çok yanıyordu. Hıçkırıklarımla diğerine baktım.

Tarih falan atmayacağım çünkü bunları ne tarihte yazdığımı bilmek istemiyorum eğer bunları bir gün okuyacak kadar salak olursam tarihlerini hatırlamak ve tekrar o güne dönmek çok can yakıcı olurdu sanırım... Çok şey hissediyorum. Acı, mutsuzluk, işkence, bıkmışlık ve daha nice kötü duygu. Günler geçiyordu ve benim acım biraz da olsa dinmiyordu. Mahvolmuş bir hayattan geriye kalan hiçbir şey yoktu. Ben yoktum. Sanki yaşamıyordum. Yemek yemiyorum, bir şey içmiyorum, yatağımdan çıkmıyorum... Ölü gibi öylece gömülmeyi bekliyordum. Ölüydüm ama hâlâ bedenimde canımı yakan çok şey vardı. Onun dokunduğu her yer acıyordu ve ben acıyan her yerimden nefret ediyordum. Onun dokunduğu her yerden nefret ediyordum! Saçlarımı kestim. Onun çok sevdiği saçlarımı kestim-onun yalandan çok sevdiği saçlarımı kestim- omuzumdaydı saçlarım. Hâlâ yük gibiydiler... Ama kestim onları. Dayım kesti. Dayım -onun yalandan sevdiği saçlarımı kesti-

GEÇMİŞİN İZİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin