96. Bölüm: TEMİZKEN DE KİRLİYKEN DE

656 56 125
                                    

SINIR!
Oy: 65
Yorum: 100



Bu haline güldüm. "Bunu da seveceksin ama." Dedim, yanağını okşayarak. Merakla bana baktı. Ayağa kalktım ve elini tutup ikimizi de evden çıkardım. Orman kararmıştı. Birlikte kulübeye doğru ilerledik, Emir sesini çıkarmadan arkamdan geliyordu. Öyle mutlu olmuştu ki şu an hiçbir şey umrunda değildi. Kulübenin önündeki adam bizi görünce geçmemiz için kenara çekildi. İçeriye geçtik. Emir'in yüzündeki mutluluk bir anda giderken gözleri buz kesti, bedeni taşa döndü ve ilk kez böyle hızlı Maraz'a geçiş yaptı.

Karşısındaki sandalyeye bağlı iki adama baktı cinayet dolu gözleriyle. İki adam anlamsız gözlerle bize bakıyorlardı. Nasıl yıllar önce tecavüz etmeye çalıştıkları genç kızın oğlunu tanısınlar ki?

Emir'in önünde durdum. Kararmış gözleri bana çevrildi. Gözleri o canavarı yüzeye çıkarıp iki adamı da parçalara ayırmak istediğini bana haykırıyordu. Ellerimi yanaklarına yaslayıp dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. "İyi ki doğdun sevgilim." Diye fısıldadım.

"Çıkar mısın?" Diye fısıldadı, yalvarır gibi. "Görmeni istemiyorum..."

"Buradayım bebeğim," dedim, yanaklarını okşayarak. Yutkundu. "O canavarın tasmasını serbest bırakıyorum ve acımasızlığını şu an arkamdaki iki şerefsiz üzerinde gerçekleştirmesini istiyorum."

"Yanında olmaz." Dedi, net sesiyle.

"Her zaman birlikteyiz." Dedim. "Temizken de, kirliyken de. Masumken de, suçluyken de."

Uzunca gözlerime baktı. "Emin misin?"

"Her zaman." Dedim, tereddüt etmeden. "Yıllarca bu ikisini aradın, eminim onlara yapacaklarını önceden düşünmüşsündür. Bol şans."

Son kez dudaklarını öptüm ve duvarın yanındaki sandalyeye oturdum. Gözlerimizi birbirine kenetledim, bakışlarımı olabildiğince sertleştirdim ve karamsarlaştırdım. Tuttuğum o tasmayı serbest bıraktım.

Şimdi.

Canavar, Emir'i dibe gönderirken yüzeye çıktı. Bakışlarını karşısındaki iki adama çevirdi. Yüzü öyle sert ve karanlıktı ki adamlar korkuyla ona bakıyorlardı. Ağızlarında bant vardı, ikisi de birbirlerine kısa bir bakış attı ve ne olduğunu anlamaya çalıştılar.

Maraz, aletlerin olduğu masaya ilerleyip baltayı eline aldı ve sıktı. Köşedeki küçük ve uzun sehpayı ayağıyla itip adamın sandalyesiyle birleştirdi. Hareketleri çok fazla sakindi ve böyle daha ürkütücü görünüyordu.

Çok da seksi.

Adamın bir elini açtı: diğer eli sandalyeye bağlıydı. Sertçe kolunu tuttu ve önündeki sehpaya elini yatırdı. Adam bir şeyler söylemeye çalışıyordu ve bu Maraz'ı öfkelendiriyordu. Bacağını adamın bileğine bastırdı ve adamın avucunu tümden sehpaya yapıştırdı.

"Benim anneme bu ellerinle mi dokundun?" Dedi, karanlık sesiyle. Sesi sadece cinayetle çıkıyordu. Başka hiçbir duygu yoktu. Adam hızla diğer adama baktı ve korkuyla kıvranmaya başladı. Maraz bir anda baltayı adamın serçe parmağına vurunca parmağı yere savrulmuştu. Adamın boğuk çığlığını zevkle dinledi. "Annem de böyle bağırıyordu değil mi?" Adam bileğini çekmeye çalışıyordu ama Maraz'ın ayağı buna izin vermiyordu. Sanki özel güçleri varmış gibiydi, zorlanmıyordu bileğini bacağıyla tutarken. Baltayı yüzük parmağına vurdu. Parmağı, diğer parmağından uzağa savruldu. Diğer adma korkuyla kıvranmaya çalıştı. Adamın acı feryatlarıyla yanaklarından yaşlar süzüldü. "Benim annemin tenine bu parmaklar mı değdi lan?!" Diye kükredi, baltayı orta parmağına vurarak. "Benim annemi bu ellerinle mi elledin?!" İşret parmağına vurdu baltayı bu kez. Sehpadan yere kanlar damlıyordu. Baş parmağını da kesti. Adamın boğuk çığılıkları acı içinde çıkıyordu. Baltayı bir anda koluna geçirdi, bir kez daha, bir kez daha... "Anneme saldırdınız öyle mi?! Benim anneme lan?! Benim anneme saldırdınız?! Yanınıza bırakır mıyım sandınız?! Oğlu sizi bulup öldürmez mi sandınız lan?!" Adamın bilinci yavaş yavaş kapanıyordu. Maraz adamın diğer elini açıp daha bilinci kapanmadan sehpaya yatırdı ve bu kez bileğine bir odunu parçalar gibi vurdu baltayı. Kolundan fışkıran kanlarla adam daha fazla dayanamadı ve öldü sanırım.

GEÇMİŞİN İZİ Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon