64. Bölüm: BEN LANETİM

1.1K 70 37
                                    

Bölümü geç attığım için kusura bakmayın lütfen.

Yorumlarınızı eksik etmeyin! Sizi seviyorum❤️💋


Onun sesi uykulu değildi. Sanki çoktandır uyanmış gibiydi. Ona döndüm. Düşünceli ve karmaşık bakışlarıyla göz göze geldiğimde kaşlarım istemeden çatıldı. Alnıma bir öpücük kondurdu.

"Babamın Selçuk Saygıner'den ne istediğini öğrendim."

Gözlerim irileşirken hızla yatakta doğruldum. "Ne?"

O da yatakta oturur vaziyete gelip sırtını yatak başlığına yasladı. Ben şaşkın gözlerle ona bakıyorken o ise sadece bana bakıyordu. Kafasını ağır ağır aşağı yukarı sallarken bakışlarını kaçırmıştı.

"Söylesene." Dedim, hızla.

"Zoruma gidiyor Sena." Dedi, sert sesiyle. Kaşlarım derince çatıldı. "Gülüşünü yeniden gördüm, hayat buldum sanki. Ama her düzelmek için omuzlarını dikleştirdiğinde başka şeyler çıkıyor. Senden saklamak istesem de bunu yapamıyorum."

Elini tuttum. Yavaşça bana çevirdi karalarını. "Ne istemiş Emir?"

Sustu. Öylece gözlerime baktı. Elimi yanağına yaslandığımda gözlerini mayışmış gibi yavaşça yumup yanağını elime yasladı ve sakallarını avucuma sürttü.

"Çok mu kötü?" Diye fısıldadım.

Gözlerini açmadı. "Babamdan nefret ediyorum." Diye mırıldandığında içim acımıştı. "Babamdan nefret ediyorum..."

"Bak bana," dedim, yumuşacık sesimle. Küs bir çocuk gibi kafasını iki yana salladı. Onu kendime çektim. "Eminim öğrendiklerimiz kadar kötü değildir."

Yüzünü boynuma gömdü. Ensesini okşayıp saçlarına küçük öpücükler kondururken deli gibi düşünmeye başlamıştım. Emir'in hâli hâl gibi gözükmüyordu. Görünüşüne göre çok kötü bir şeydi.

Artık kötü hiçbir şey duymak istemiyordum.

Yüzünü avuçlarım arasına alıp gözlerine baktım. Karalarında derin bir pişmanlık vardı. Babası ne istediyse onun için benden af diliyordu adeta. Böyle yapması beni daha çok geriyorken yutkundum.

"Giyinip çıkalım." Dediğinde şaşkınca ona baktım. Dudaklarımı aralayacakken hızla devam etti. "Hava alalım Sena. Önce bir hava alalım."

Bu hâli için ısrar etmedim. Hızla kalkıp üzerimi değiştirdim, Emir de üzerine siyah bir takım giyindi. İkimiz de sessizdik. Ben deli gibi konuşmak istiyorken Emir tam tersini istiyordu. Konuşmamak.

Üzerime ince askılı kırmızı bir tulum giyinip saçlarımı açık bıraktım. Birlikte evden çıkıp arabaya bindiğimizde hâlâ sessizdik ve aramızdaki sessizlik beni geriyordu. Yarım saat içinde yuvarlak bir banka gelmiştik, karşımızda tüm İstanbul vardı, etrafımızda fazla olmasa da tek tük insanlar vardı. İkimiz de banka oturduk. Emir'e döndüm.

"Hadi söyle." Dedim, merakla.

Çatık kaşlarıyla manzarayı seyrediyordu. Ona daha çok yaklaşıp elini tuttum. "Babam hayatı boyunca annemden güç aldı. Bunları sana anlatmıştım zaten..." iç çekti. "O güçlü bir adam değildi, o gücünü annemden alan bir adamdı. Annemin gücü onu yüceltti, onu zirveye çıkardı. Beni de kendi gibi yapmak istedi. Onun gibi güçlü olmamı istedi ama," gözlerini yumup kafasını eğdi. "Onun güç kaynağı annemdi, benim onun gibi güçlü olmam için benim de güç kaynağımın olması lazımdı-ona göre-" merakla onu dinliyordum. Kalbim her geçen saniye daha hızlı atıyordu. Avuç içlerim gerginlikten terlemişti.

GEÇMİŞİN İZİ Where stories live. Discover now