29. Bölüm: MUTLULUK BİTTİ

2.3K 129 19
                                    

Merhaba! Çalışmam okunuyor, fazla olmasa da okunuyor ve bu beni çok mutlu ediyor... Yorumlarınız ve oylarınız benim için çok önemli, lütfen fikrinizi beyan etmekten çekinmeyin. Eleştiriye her zaman açığım. Arkadaşlarınıza, eşinize, dostunuza kitabı önerirseniz çok sevinirim. Sizleri seviyorum.💖🌻

Sevgiler...💖

Bakışlarımı önüme çevirip yere baktım. "Ben ne yapabilirim?"

"Sen savcı, sen istersen Emir'i vazgeçirebilirsin." Dedi, net sesiyle.

Alay edercesine güldüm ve Altay'a baktım. "Emir beni neden dinlesin Altay?"

O da güldü ama onun gülüşü samimiydi. "Tuttuğunu kopardığını biliyorum."

"Yanlış biliyorsun." Dedim.

Ayağa kalktı. "Geliyor musun benimle?"

Kafamı belirsizce iki yana sallayıp sesli bir nefes verdim. "Artık kurtulmak istiyorum bu lanet hayattan!"

Kafasını bir kez salladı ve arkasını döndü. Ayağa kalktım. "Bu arada!" Diye bağırdığında arkasından gidiyordum. "Sen annenin kızısın!"

Yüzümde oluşan tebessüme engel olamamıştım. Arabaya geçtiğimizde beklemeden çalıştırmıştı. Camı yarıya kadar açıp içime derin nefesler çektim. Islak saçlarımdan süzülen soğuk damlalar, boynumdan göğsüme kadar iniyordu. Arabadaki sessizliği bölen Altay'ın telefon melodisi olmuştu.

"Evet, Emir'ciğim?" Dedi, hafif cilveli sesiyle.

Neden bilmiyorum ama bu ses tonu çok komiğime gitmişti. Gülmemek için alt dudağımı dişledim.

"Cihan Çakır'ın adamlarını karşılayın." Dedi, sert ve soğuk sesiyle.

"Eyvallah." Dedi Altay ve telefonu kapattı.

Altay, birini arayıp Cihan Çakır'ın adamlarını karşılamalarını söyledi ve telefonu kapattı. Yedi dakika sonra Emir'in teknesinin biraz uzağında durmuştuk. Arabadan indim.

"Savcı," hafif eğilip yarıya kadar açık olan camdan Altay'ın koyu kahve gözlerine baktım. "O yanık izlerini kimin yaptığını sordun ya?" Dedi, ciddiyetle. Kafamı salladım. "Babam. Onu unutmayayım diye kendine ait izler bıraktı." Dedi ve gaza basıp uzaklaştı yanımdan.

Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. Bir insan kendi evladına nasıl yapardı bunu? Nasıl yakardı canını? Sinan'ın bakışları bana çarpınca düşüncelerimden ayrılı tekneye doğru yürüdüm. İçeriye girip on üç basamağı çıktıktan sonra kömür gözlü adamın sırtıyla karşılaştım. Omuzunun gerisinden bana bakınca kaşları çatılmıştı. Adımlarımı ona doğru atıp kollarımı arkasından karnına sardım. Birkaç saattir bu kokudan mahrum kalan ciğerlerim, kendilerini balon gibi şişirmişlerdi bu kokuyla. Ellerini ellerimin üzerine hissedince tebessüm ettim. Yanağımdan süzülen damlayı umursamadan kokusunu tüm bedenime yaydım.

"Neden geldiğimi sormayacak mısın?" Dedim.

"Hoş geldin." Dedi.

Tebessümüm büyüdü. Birkaç saniye sonra bana önünü dönüp çatık kaşlarıyla saçlarıma baktı ve sesli bir nefes verdi. Hızla beni içeriye sokup L koltuğa oturttu. Teras kapısını kapatıp merdivenlerden aşağıya indikten kırk üç saniye sonra kurutma makinesiyle tekrar yukarıya çıkıp saçlarımı kurutmaya başladı. Yirmi dakika, on dört saniye süren saç kurutma merasimi çok şükür ki bitmişti! Bıkkınca bir nefes verdiğimde bunu umursamamıştı.

GEÇMİŞİN İZİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin