98. Bölüm: GÜÇLÜ KADIN

433 44 24
                                    

🖤
E. K.

Sena'nın arkasından hiddetle bağırmam onu durdurmamıştı. Eğer arkasından gitsem bile kendini çabucak kaybederdi. Ne öğrenmişti? Kendinde değil gibiydi. Hızla içeriye girip Arzu hanımın odasına çıktığımda herkesin burada olduğunu gördüm.

"Çıkın." Dediğimde hepsi bana baktı.

"Ne?" Dedi Arun.

"Çıkın!" Diye kükreyince kaşlarını çattı ama bir şey demeden odadan çıktı. Herkes çıkarken Emrah kalmıştı. Dudaklarını aralayıp bir şey söyleyecekken son anda vazgeçip çıkmıştı odadan. Kapıyı kapatıp Arzu hanımın yanına oturdum. Çok bitkin görünüyordu. O şerefsiz ne söyledi de bu kadar yıktı kadını?

İki elini de tutup şefkatle karşımdaki kadına baktım. Bana çevirdi kızarık gözlerini. "Arzu hanım, size ne söylediğini bana söylemeniz gerekiyor. Sena izini kaybettirecek ve eğer bilirsem nereye gittiğini de bilirim." Dedim, sıcak sesimle.

Yavaşça bana baktı. Uzunca gözlerime baktı. "Özür dilerim Emir..."

Kaşlarımı hafifçe çattım. "Niye?"

Doğrulup bana sarılınca afallamıştım. Yavaşça bedenine sarılıp sırtını sıvazladım. "Seni suçladığım için özür dilerim... Çok özür dilerim."

Bakışlarım beyaz yatak başlığında kaldı. Demet... Demet'le ilgili bir şey söylemiş.

Yavaşça ondan ayrıldım. "Ne söyledi? Hadi söyle bana." Dedim, yumuşak sesimle.

Yanaklarından yaşlar süzüldü. "Kızımı benim yüzümden öldürmüş..." dedi, titreyen sesiyle. Kaşlarım bu kez derince çatıldı.

"N-ne? Nasıl yani? Sizinle ne alakası var?" Dedim, şaşkınca.

Yutkundu. Boğazı fazlasıyla acıyor olacak yüzü buruşmuştu yutkunurken. "Ben Sena'ya babasıyla bir geçmişimin olacağını söyleyecektim ama Selçuk çok bağırdı bana. Çok kızdı. Ben ilk defa onu öyle öfkeli gördüm..." konuşmakta zorlanıyordu. Burnunu çekti. "Demet'in öldüğü günün sabahı konuşmuştuk biz... Kızımı beni susturmak için öldürdüğünü söyledi..."

Dudaklarım bir miktar açıldı. "Ne?" Dedim, şaşkınca. "Çok saçma bu."

Ağlaması yükselince onu yavaşça kendime çekip sarıldım. Şaşkınca beyaz yatak başlığına bakıyordum. Bunun altında öyle büyük bir neden arıyorken böyle saçma bir neden çıkınca hayatımın şaşkınlığını yaşamışım gibi hissettim. Yavaşça ondan ayrıldım.

"Alta'ya söyleme." Dedim, şaşkın sesimle. "Altay'ı zapt edemem... Oğluna ve kardeşine söyle ama Altay'a söylemeyin."

Sadece kafasını salladı. Hızla odadan çıktığımda herkes bana yaklaştı ama hiçkimseyle göz teması kurmadan evden çıktım.

Kalbimde neden bir sızı vardı?

Canım yanıyordu sanki.

Arabaya bindim. Nereye gidecektim ki? Sena'yı birkaç kez aradım ama telefonu kapalıydı. Arkasındaki adamları arasam da eminim onları kolaylıkla atlatmıştır. O kadar nefretime rağmen Aras'ı aradım. İlk çalışta açmıştı.

"Aşağıya in." Dedim ve telefonu kapattım.
Saniyeler içinde arabadaydı. "Sena nereye gitti?" Dediğimde kafasını bilmediğine dair salladı. Kolunu sertçe kavrayıp karanlık gözlerimle yüzüne yaklaştım. "Canımı sıkma cevap ver."

"Bilmiyorum, ben de buradaydım ya Emir." Dedi, ciddiyetle. "Aynı anda iki yerde olamıyorum."

"Oluyorsun oluyorsun," dedim, kafamı aşağı yukarı sallayarak. "Şerefsiz köpek." Kolunu sertçe bıraktım.

GEÇMİŞİN İZİ Where stories live. Discover now