2. Bölüm: ÇAY

6.2K 282 58
                                    

Başsavcı beni görünce gülümsedi. İçeriye girip yavaş adımlarla masasına doğru yaklaştım. "Sanırım sizi tanımaya başlıyorum Sena savcım." Dedi. Gülümsedim. Ne için geldiğimi o da biliyordu.

"Başsavcım, dosyayla ilgilenmeye karar verdim."

Kafasını bir kez sallayıp önündeki sandalyeyi işaret etti. Usulca sandalyeye yaklaşıp oturdum ve kolumdaki çantayı önümdeki küçük masaya bıraktım."Kararınızı değiştiren nedir?" Diye sordu, merakla.

Kaşlarım havalandı. "Hayat..." dedim, zoraki bir gülümsemeyle. Kafasını anladığına dair sallayıp masanın sağ tarafındaki dosyayı eline aldı ve bana uzattı.

"Başsavcım," dedim, oturduğum sandalyede dikleşerek. Dosyayı almak için bir harekette bulunmamıştım. Merakla kaşları çatılırken, dosyayı tekrar masaya bıraktı. "Bu adamın Selçuk Saygıner ile bir bağlantısı olabilir mi?"

Sorduğum soruyla çatılan kaşları havalanmıştı. "Selçuk Saygıner?" Dedi, sorarcasına. Kim olduğunu biliyor fakat bunu neden sorduğumu merak ediyordu. Kafamı olumlu anlamda salladım. "İş adamı olan Selçuk Saygıner?"

Bu söylediği komiğime gitse de gülmemiştim. İşaret parmağımla masadaki dosyayı işaret ettim. "O adam da iş adamı, öyle değil mi?" Dedim, alaycı çıkmamasına gayret ettiğim sesimle.

"Sena savcım, babanı-" sözünü hızla kestim.

"Selçuk Saygıner." Dedim, bastırarak.

Kafasını olumlu anlamda salladı. "Yani," dedi, düşünürcesine. "Selçuk Saygıner iki ay önce ortaklık teklif etmiş, fakat Emir Karahan bu teklifi geri çevirmiş diye biliyoruz."

Emir Karahan.

"Emir Karahan?" Dedim, kaşlarımı çatarak.

Dosyayı tekrar eline aldı. "Emir Karahan," dedi, beni onaylarcasına. "Kararlıysanız başlayalım Sena savcım?"

Kararlıydım. Selçuk Saygıner'in beni tanıma zamanı gelmişti. Benim onu tanıdığım gibi o da beni tanıyacaktı. Ve aklından asla silemeyeceği bir imajım olacak. Yüzsüzlükte sınır tanımayan Selçuk Saygıner'in, dört duvarla tanışma zamanı gelmiş ve geçiyordu.

"Kararlıyım," dedim, pürüzsüz sesimle. "Fakat yolun sonunda Emir Karahan'la birlikte Selçuk Saygıner de o deliğe girecekse?"

Suratında mimik oynamazken, gözlerindeki merak gözle görülür şekildeydi. Kafasını olumlu anlamda sallayıp dosyayı bana uzattı. Bakışlarım beş saniye dosyaya değdi ve elime aldım. Dosyayı tutuğum elimi dizlerimin üzerine getirdim, ardından bakışlarımı başsavcıya çevirdim.

"Emir Karahan," diye başladı söze. "Normal bir iş adamı gözüken fakat aynı zamanda mafya olan bir adam." Bunu dün de söylemişti ama pür dikkat söylediklerini dinliyordum. "Dün söylediğim gibi, çok zeki bir adam. Hiçbir yerden açık vermez ve verdirmez."

"Peki siz, nereden biliyorsunuz mafya olduğunu? Belki de adam gerçekten normal bir iş adamıdır?" Dedim, merakla.

"Milyon tane koruması var," dedi.

"Bu mafya olduğunu göstermez." Dedim, ciddiyetle.

"Tabii ki de göstermez. Fakat milyon tane korumanın içinde adalete konuşan illaki olur." Dediğinde şaşırmıştım.

"Sanmıyorum," dedim, çatılan kaşlarımla. "Böyle bir şeye cesaret edemez kimse." Kaşları havalandı. Sanırım bu haklı olduğumu gösteriyordu. Hayır Sena. Salak olduğunu!

"Holdingine ortak olan bir isim var, Haluk Giray," dedi, devam ederek. "Babası ölmeden önce ortaklıkları vardı ve öldükten sonra da devam etti."

GEÇMİŞİN İZİ Où les histoires vivent. Découvrez maintenant