51. Bölüm: SARMAŞIK

1.6K 79 16
                                    

Yanağımı okşadı. Dudaklarını alnımda hissettim. Kollarımı boynuna sardım. Şakağını şakağıma yasladı. Kokusu ciğerlerime tarifsiz dolarken tebessüm etmiştim; sadece kokusu bile benim tebessüm etmeme yetiyordu. Parmağını nabzımda hissettim, akabinde de dudaklarını. Kremli olmasını umursamadan sayısız öpücük kondurdu nabzıma.

"Çok acıktım," dedim, kısık çıkan sesimle. "İnip hazırlanalım mı?"

"Gerçekten gidecek miyiz?" Dedi, mızmızlanır gibi.

"İstemiyor musun?" Dedim.

Bana baktı. "Sen istiyor musun?"

"Evet."

Elimi tutup ikimizi de ayağa kaldırdı. Aşağıya indik. O odasına giderken ben de odam denildiği yere girip tekli koltuğa bıraktığım kıyafetlerimi alıp tekrar çıktım ve Emir'in odasına girip, giyinme odasına ilerledim. Bakışlarını bana çevirdi. Çıplak göğsüne kısa bir bakış attım. Masanın diğer tarafına geçip kıyafetlerimi değiştirdim, büyük ihtimalle neden odada değilde onun yanında kendimi soyup üzerimi değiştirdiğimi merak ediyordu.

Saniyeler içinde boy aynasına ilerledim. Şifon göğüs kulpu drapeli kısa beyaz bluzun altına siyah kumaş pantolon giyinmiştim. Pantolonumun kemerini düzeltip giyinme odasından çıktım ve banyoya ilerleyip saçlarımı taradıktan sonra açık bırakmıştım.

Dakikalar sonra banyodan çıktığımda Emir ile göz göze geldim. Siyahlara bürünmüştü. Siyah gömleği, siyah ceketi, siyah pantolonu... Gözleri zaten siyah, kaşları ve saçları desen onlar da...

Onu süzmeyi bıraktığımda ikimiz de iki dakika içinde evden çıkmıştık. Arabaya bindik. Mekanı Demet seçmişti, konumu Emir'e gösterdiğimde sadece bir kere bakıp yola odaklanmıştı. Bildiği bir yerdi sanırım. Camım yarıya kadar açıldı.

"Müşterileri yok diyorsun," dedim, Emir'e bakarak. Ne söylemek istediğimi anladığında sessiz bir nefes verip kafasını salladı. "Elli kasa uyuşturucuyu neden senin gemine koysun? Zaten yeterince zarar etmiş, bir de onunla uğraşması aptallık gibi geliyor..."

"Eminim Ozan'ı düşünmemiştir." Dedi, düşünce barındıran sesiyle. "Bulgaristan'daki adamlar müşterilerimdi. Tehdit etmiş olacak." Duraksadı. "Büyük ihtimalle aileleriyle tehdit etmiştir."

"Hayır," dedim, bunun imkansız olduğu belirtmek istercesine. "Aileleriyle tehdit etmemiştir."

"Müşterilerim bana sadıktır Sena," bana kısa bir bakış attı. "Kafalarına da sıkılsa bana ihanet etmezler. İşin içine aile girince tüm kartlar değişir," duraksadı. "Sana bu dünyaya girenlerin seveni de sevdiği de olmaz derken bundan bahsetmiştim... Ailen varsa her zaman bir adım arkadasındır. Eğer onları yeterince koruyacak gücün de yoksa, herkes her istediğini yaptırır sana." Yan dikiz aynasına kısa bir bakış attı. "Tabi bu ihanetlerini affetmem anlamına gelmiyor."

"Ailelerini korudukları için onları öldürecek misin?" Dedim, şaşkınca.

Sesli bir nefes verdi. "Sena," dedi, yeter der gibi. "Bu muhabbetleri konuşmak istediğim son insan bile olamazsın."

"Emir öldürmez," dedim, kafamı açık olan camıma çevirerek. "Ama Maraz öldürür..."

Sessiz kalması benim haklı olduğum anlamına mı geliyordu?

Dakikalar sonra mekanın önünde durdu. Mekana girdiğimizde Demet'in ve Altay'ın çoktan gelmiş olduğunu gördüm. Onlara yaklaşıp Demet'in yanına oturdum, Emir de karşıma, Altay'ın yanına oturmuştu.

"Selam." Dedim, Demet bakarak.

"Selam," dedi, neşeli sesiyle. "Hoş geldin."

"Hoş bulduk Demet." Dedi Emir, yalandan alınmış gibi yaparak.

GEÇMİŞİN İZİ Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt