23. Bölüm: BEYAZ

2.1K 107 83
                                    

"Sena! Sena lütfen yardım et! Öldürecek bu adam beni, yalvarıyorum yardım et!"

Kaşlarım çatıldı. "Neva?"

Nefes alışverişleri kulağımın zarını patlatacak güçtelerdi. "Sena, ya- ah!" Gelen şiddetli inleme sesiyle telefon kapanmıştı.

"Adem!" Adem'in bakışları hızla bana çevrildi. Arabaya binince o da bindi ve verdiğim konuma doğru çalıştırdı. İçimdeki hissi çözmekte zorlanıyordum fakat yardıma ihtiyacı vardı. Neden ilk beni aradığını bilmiyordum ama korktuğunu ve acı çektiğini nefes alışverişlerinden anlamıştım. Önümüzü kıran arabayla gözlerim refleksle sıkıca kandı. Araba ani frenle durmamış, aksine o kadar sakin durmuştu ki, sanki arabanın önünü kıracağını biliyormuş gibi. Kapım açılınca şaşkınlıkla gözlerim açıldı.

"İstikamet nereye?" Dedi Emir, kolunu arabanın kapısına dayayarak.

Hızla arabadan indim. "Neva aradı-"

"Senden yardım istedi, bir adamın seni öldüreceğini söyledi," diye kesti sözümü. "Ve sen de bunu yuttun"

Birkaç saniye karşımdaki adamın suratına baktım. "Yuttun?" Şaşkınlığım sesime de yansımıştı.

"Allahtan hisslerin seni yanıltmıyor. Yanıltsa ne olurdu çok merak ediyorum" dedi.

Yüzüm anlamsızca buruştu. "Seni de mi aradı? Sesi çok kötü geliyordu hadi gidelim!"
Tekrar arabaya binecekken kolumu tuttu ve cebinden çıkardığı telefonu gösterdi. Çatılan kaşlarımla telefona baktım.

"Balık yemi yuttu!" Diye kahkaha attı Neva.

Arun Çakır'ın şiddetli kahkahasıyla yüzüm buruştu. "Kesinlikle muhteşem oynadın. Bir an ben bile inandım seni öldüreceğime!"

Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken dudaklarım da bir miktar açılmıştı. "Tüm dünya duyacak acı çığılıklarını! Bana yaklaşmak neymiş o da görecek!" Dedi Neva.

"Sıramı sana kaptırmam," dedi Arun Çakır, ciddiyetle. "Emir'in canını öyle bir yakacağım ki, önümde diz çökecek."

Emir, telefonu tekrar cebine koyunca şaşkın bakışlarım kara gözlerine çevrildi. Yüzüme ifadesizlikle bakıyordu. "Sen nereden biliyorsun?" Dedim, şaşkınca.

"Neva'nın kalbinde iyilik yoktur Sena. Önce kendini sana acındıracaktı, senin ona güvendiğini hissettiği an da canını yakacaktı." Dedi, buz gibi sesiyle.

Gözlerime yerleşen öfkeyle dişlerimi sıktım. "Ben gösteririm ona kim kimin canını yakıyormuş!" Yanından geçecekken kolunu karnıma doladı.

"Ben keseceğim cezasını" dedi.

Öfkeyle kolundan kurtulup iki adım geriye gittim. "Biliyordum zaten bir bokluk olduğunu. Hissetmiştim."

Kafasını olumlu anlamda salladın. "İyi ki hissetmişsin, yoksa ne olurdu Allah bilir."

"Kusura bakma, benim kafam karanlık işlere çalışmıyor" dedim, sertçe.

Adem'e kısa bir bakış atınca Adem, arabaya binip yanımızdan ayrıldı. Kara gözlerini gözlerime çevirip kafasıyla sinan'ın yanında dikili olduğu arabayı işaret etti. Öfkeyle önüme gelen saçımı düzeltip arabaya yürüdüm. Sinan, benim geldiğimi görünce şoför koltuğuna geçip oturdu. Suratıma yerleşen sırıtmayla kafamı iki yana sallayıp arabaya bindim, Emir de binince arabayı çalıştırdı.

"Sen nasıl biliyorsun bunları? Telefonlarını falan mı dinlettin?" Dedim.

"Sayılır" dedi.

Ya benim de telefonlarımı dinletiyorsa? Ya her şeyi biliyor ve bana oyun oynuyorsa? Ya yanımda uyurken beni boğarsa?! Ormana götürür gömerse?! Alt dudağımı refleksle dişleyince kaşları çatılmıştı. Bakışlarımı camdan dışarıya çevirdim ve camı yarıya kadar açtım.

GEÇMİŞİN İZİ Where stories live. Discover now