39. Bölüm: GEÇMİŞİN İZİ

1.8K 100 33
                                    


"Gideceğiniz yere kadar bırakayım?!"

Bakışlarımı arabasından bana asılan Adonis'e çevirdim. "Ben sizi tahtalı köye bıraksam nasıl olur?" Dedim, yürümeye devam ederken.

"Şeref duyarım," dedi, ciddiyetle. "Buralarda size asılan çok olur. Duyduğuma göre sıkıntılı bir arkadaşınız da varmış. Boşuna tatsızlık çıkmasın!"

Kaşlarım havalanırken telefonumu cebime koydum. "Karıştırdınız sanırım?"

Güldü. "Sizi karıştırmak ne mümkün? Israr ediyorum, lütfen."

Etrafa kısa bir bakış attım. "Camlarını başına yıkarım. Bas git Adonis!"

Bu kez içten bir kahkaha atmıştı. "Evet, evet! Adonis'di adı. Size çok düşkün, sizi çok seviyor ve onu affetmenizi istiyor."

"En son pişman olmadığını söylemişti bana?" Dedim, tek kaşım havalanırken.

Omuzları kalkıp indi. Arabayı benimle birlikte sürüyordu ama önüne bakmıyordu. "Pişman değilmiş zaten. Ne yaptıysa sizin için yapmış." İfadesizce suratına bakınca yanındaki koltuktan bir adet gül çıkarıp bana uzattı. "Ve bunu da size vermemi istedi."

Bana uzattığı gülü elinden çektiğimde gülümsemişti. Adımlarımı durdurduğumda o da arabayı durdurmuştu. Kollarımı açık olan cama yerleştirip Adonis'e doğru eğildim ve gülü yüzüne fırlattım. İçten bir kahkaha patlattı. Öfkeyle yüzüne baktım. "Defol git yoksa polisi ararım!" Diye çemkirdim.

Ellerini teslim olurcasına kaldırırken hala gülüyordu. "Pekala, sadece konuşmayı denesek?"

Alayla sırıttım. "Hiç almayayım. Şimdi her an bir yerden Selçuk Saygıner falan çıkar!"

"Söz veriyorum hiçbir yerden Selçuk Saygıner çıkmayacak. Hadi atla." Dedi.

Göz devirip arabanın etrafından dolandım ve yan koltuğuna oturdum. Bana kısa bir bakış atıp arabayı çalıştırdı. "Öncelikle neyin olduğunu anlatmak ister misin?"

Camı yarıya kadar açtım. "Bir şeyim yok." Dedim, kafamı koltuk başlığına yaslayarak.

Buna inanmamış olacak sessiz kalmıştı. On beş dakika sonra sahil kenarında durmuştu. Arabadan inip banka doğru ilerledim ve oturdum. Saniyeler içinde Adonis'de yanıma oturmuştu. Bakışlarımı sahilden çekip bal gözlü adama çevirdim. Hafif çatık kaşlarıyla bana bakıyor ve neyimin olduğunu anlamaya çalışıyordu. Dudaklarım istemsizce iki yana kıvrılmıştı. Onu çok seviyordum ve yaşatacağım acıdan dolayı büyük bir suçluluk duygusu oturmuştu omuzlarıma.

"Seni seviyorum biliyorsun değil mi?" Dedim, tebessümle.

Kolunu omuzuma atıp beni kendine çekti ve saçlarıma bir öpücük bıraktı. "Ben daha çok."

Kollarımı beline sardım. Gözlerimin dolmaması için büyük bir çaba sarf ediyordum. "Adonis..." dedim, kısık sesimle. Benden ayrılıp gözlerime baktı. Bu halime anlamsızca bakıyordu.

"Afrodit," alnımı öptü. "Senin için yaptım. Sonra pişman olma diye, üzülme diye... Yanlıştı biliyorum ama, yapmam gerekiyordu." Dizlerimin üzerindeki ellerimi ellerinin arasına aldı. "Sen benim her şeyimsin. Kalbimin en güzel yerindesin. Sen benim kardeşimsin Afrodit. Senin için ne yapılması gerekiyorsa onu yaptım, yapmaya da devam edeceğim."

GEÇMİŞİN İZİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin