36. Bölüm: DOĞRULUK MU? CESARET Mİ?

2.1K 98 17
                                    


Ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi açtım. "Hepsinde şiir mi var?"

"Evet." Dedi, dudakları boynuma değerken.
Elimdeki kağıda son kez bakıp kitaba koydum. Kitabı tekrar rafa koyacakken elini elime temas ettirip engel oldu. Elimi tekrar indirdim. "Seçtiğin kitabı neden tekrar yerine koyuyorsun?"

"Nereye koyayım?" Dedim, gülerken.

"Kendi odandaki kitaplarının arasına." Dedi.

Kafamı ona çevirdiğimde yüzünü boynumdan çekip gözlerime baktı. "Benim mi oldu?" Dedim, otuz iki diş gülerek.

Bu anlamsız sevincime gülümsedi. "Evet."

Bedenimi ona dönüp kollarımı boynuna sardım. Emir de kollarını bedenime sardı ve saçlarıma güçlü bir öpücük kondurdu. Bakışlarım masadaki kahveye kayınca güldüm. Emir benden ayrılıp yüzüme baktı.

"Kahven soğudu," dedim.

Bana ters bir bakış atıp masasına ilerledi. "Sırf bana buz gibi kahve getirmek için yarım saat kahvenin başında durduğunu biliyorum."

Arkasından ilerlerken alt dudağımı dişledim. "Nereden bili-" lafımı yarıda kesen laptoptaki kafeterya kamerasının açık olmasıydı. Buz gibi olan kahveden bir yudum alıp o da baktığım görüntüye baktı.

"Ellerine sağlık." Dediğinde bakışlarımı yüzüne çevirdim. "Soğuk bir kahve ancak bu kadar güzel olabilirdi."

Kaşlarım çatıldı. "Sen bana yürüyor musun?" Dediğimde içten bir kahkaha attı, çatık kaşlarım saniyeler içinde düzeltirken dudaklarım iki yana kıvrılmıştı.

Üçüncü kez.

Üçüncü kez içtenlikle kahkaha atmıştı.

Ve üçüncü kez içime oturmuştu kahkahası.

"Yürümek mi?" Dedi, kahkahasını sonlandırarak.

Ciddiyetle kafamı olumlu anlama salladım. "Evet, bas baya yürüyorsun bana!"

Arkasına yaslanıp kahveden büyük bir yudum daha aldı. "İçer misin?"

"Soğuk kahve sevmem." Dedim, yüzümü buruşturarak.

Kapı çalmadan açılınca bedenimi destursuz giren kişiye çevirdim. Nil'in gözleri benimle kesişince göz bebekleri aramızdaki mesafeyi umursamadan nefretle büyümüştü. Kapıyı sertçe kapattı. Emir kalkıp Nil'e doğru yürüdü ve saçlarına bir öpücük kondurdu. Nil, hızla Emir'in önünden çıkıp büyük adımlarla bana yaklaştı.

"N'apıyorsun sen burada?! Annemin babamın katiliyle iş birliği yapmak az geldi, bir de bilgi mi sızdırıyorsun Arun Çakır'a?!" Dedi, hiddetle.

"Nil!" Dedi Emir, sertçe.

"Ne Nil abi?!" Dedi Nil, abisine dönerek. "Bu kadın bize ihanet etti! Sen nasıl affedebiliyorsun? Annemizin babamızın katiliyle iş birliği yaptı bu kadın! Seni içeriye tıkmak için! Eğer sen olmasan benim öleceğimi bile bile! Senin bu dünyaya isteyerek girmediğini bile bile ya!"

Emir, büyük adımlarla yanımıza yaklaştı. "O sesini indir!"

Nil, alayla güldü. "Bu mu Emir Karahan?!" Diye bağırdı, abisini baştan aşağıya süzerek. "Bu mu her yanlış yapanın alnına hiç düşünmeden sıkan Emir Karahan?!"

GEÇMİŞİN İZİ Where stories live. Discover now