11. Bölüm: BEN YANINDAYIM

3.4K 149 65
                                    

"Emir, hastaneye götür" dedi Altay.

Bakışlarım kapının yanındaki Altay'a çevrildi. İfadesizce bana bakıyordu. "Biliyor musun? Ben de onun kızı olmak istemezdim..." dedim, hızlı nefes alışverişlerim arasında.

Bakışlarında hiçbir duygu yoktu. Nefret dahi.

"Nil, neden böyle oldu?" Dedi Emir Karahan.

Bakışlarım Nil'e çevrildi. Anlamsızca bana bakıyordu. "Bilmiyorum abi. O kadar Bilgim yok ki benim"

"Bebek zarar görür mü peki? Götürelim mi hastaneye?"

Nil'in gözleri büyürken abisine baktı. "Bebek?"

Elimi Emir Karahan'dan çekip ayaklandım ve Altay'ın yanında geçip koltuklardan birine oturdum. Yanıma yaklaşmaya cesaret edebilen tek kişi Emir Karahan olmuştu. Yanıma oturdu. Kafamı koltuğa yaslayıp bakışlarını ona çevirdim. Anlamsızca bana bakıyordu.

"İnanmıyorsun değil mi?"

Kafasını bize bakan iki kişiye çevirip bir kez salladı. Altay ve Nil üst kata çıkarken bakışlarını tekrar bana çevirdi. "Hastaneye gidelim. Sadece ikimiz gideceğiz söz veriyorum."

Kafamı olumsuz anlamda salladım. Hızlı inen göğsüm yavaş yavaş eski haline dönerken organlarım görevlerinin başına geçmişti. "İstemiyorum" dedim, kestirip atarcasına.

Kafasını olumlu anlamda salladı. "Aç mısın?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Çay ister misin?"

"Uyumak istiyorum...." Dedim, çatallaşmış sesimle.

"Tamam. Sana başka bir oda ayarlayalım." Ayaklanınca elini tuttum.

"Sana bir sır vereceğim ama kimseye söyleme" dedim. Sesim öylesine yorgun ve kısık çıkmıştı ki. Tekrar yanıma oturdu ve kafasını olumlu anlamda salladı.

"Korkuyorum..." sesim titremişti. "Unutmak istediğim bu duygu, canımı çok yakıyor"

Kara gözlerinin önüne geçen şefkatle tebessüm etti. "Gel" dedi. Sargılı olmayan elimi tuttu ve beni yavaşça kaldırdı. Arkasından ilerlerledim. Odam denildiği yerin çaprazındaki odaya girdik. Zangır zangır titreyen bedenimi yatağa yatırıp üzerimi örttü ve hemen karşımdaki tekli koltuğa oturdu. Dizlerimi kendime doğru çektim.

"Canın yanıyor mu?" Dedi.

Elimi kastettiğini biliyordum. Bedenim hiçbir şeyi hissetmiyordu. Herhangi bir yerime kurşun sıkılsa dahi hissetmeyecekmiş gibi hissediyordum. Göz pınarımdan düşen gözyaşıyla çenem titremişti. "Korkuyorum..." sesim öylesine acınası çıkmıştı ki. Emir Karahan, dirseklerini dizlerinin üzerine yerleştirip bana doğru eğildi.

"Burada kalacağım ben. Sabah kadar." Dedi, şefkatle.

Burnumu çektim. "Söz mü?"

Tebessüm etti. Gözlerimi şenlendiren çukura baktım. "Söz" dedi, yemin eder gibi.

Sarılı olan elimi yatağın boşluğuna çektim ve gözlerimi kapattım. Gözlerimin önüne gelen aynadaki yansımayla hızla geri açtım. Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı iki yana salladım. "Korkuyorum..."

GEÇMİŞİN İZİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin