15. Bölüm: CEZA

3K 152 39
                                    

"Sanırım Demet de beni kıskanıyor" Diye fısıldadı. Kafamın üzerindeki dudakları nedeniyle gıdıklanıp gülümsemiştim.

Sinan, büyük adımlarla bize doğru yaklaşırken bakışları Emir Karahan'la birleşti. Olduğu yerde durup cebinden telefonunu çıkardı ve birkaç saniye oyalandı. Sinan, teyzemin arkasında olduğu için teyzem onu görmemişti ama Demet için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Merakla Sinan'a bakıyordu. Emir Karahan'a bildirim gelince ona attığını anlamak pek de zor olmamıştı. Beni milim kıpırdatmadan telefonunu çıkardı ve mesaja tıkladı.

"Abi Neva geldi. Ne dediysem gönderemedim, seninle konuşmak istiyor."

"Üşüdün mü?"

Bana mı söylemişti? Kafamı kaldırdığımda koyu gözleriyle birleşti bakışlarım. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Kalkmak için hareketlenince elimi göğsüne bastırdım. Onda biraz ayrıldım ve gözlerine baktım. "Ben gideyim?" dedim, sadece onun duyacağı şekilde. Kafasını olumsuz anlamda salladı. "Sorun çıksın istemiyorum" dediğimde çenesini sıkmıştı. Sen gidersen sorun zaten çıkacak Sena! Gülümseyip ayağa kalktım.

Herkesin bakışları bana çevrilince, "telefonum içeride kaldı" dedim. Demet'in telefon melodisi yükselince ortam eski haline dönmüştü.

Sinan'a yaklaştım. "N'oldu?"

Sinan, boğazını temizledi. "Neva geldi. Abimle konuşmak istiyor" dedi, bakışlarını arkamda bir noktaya sabitleyerek.

"Gel bakalım, ne mide ağrısı varmış." Kafasını olumlu anlama salladı.

Bahçe kapısına gelince Sinan'a burada durması gerektiğini söyledim ve dışarıya çıktım. Neva, öfkeyle bir o yana bir bu yana dönüyordu. Beni görünce bıkkın bir nefes verdi.

"Sorun nedir?" Dedim, kollarımı bir birine bağlayıp kapıya yaslanarak.

"Emir'i çağır bana!" Diye bağırdı.

"O sesine ayar ver önce," dedim, dişlerimin arasından. "Bu saate ne işin var burada?"

Bana doğru bir adım attı. "Emir'i çağır" dedi, dişlerinin arasından.

"Gelemez. Müsait değil, zamansız geldin" dedim, imayla.

İşaret parmağını tehditkar bir şekilde salladı. "Seni sakız gibi çiğner, yere tükürürüm"

Sırıttım. "Dikkat et tükürdüğünü yalatmayayım sana." Kollarımı çözüp, duruşumu dikleştirdim.

"Güzel oynuyorsun." Dedi, zoraki gülümsemesiyle.

"Bak Neva, seninle bir derdim yok. Damarıma basmadığın sürece de olmaz," dedim, ciddiyetle. Göz bebeklerinin büyüdüğünü farkettim. "Kuyruk acını da anlıyorum, ama bu saate bizi rahatsız edip tadımızı kaçırman hiç hoş olmadı."

"Kendini çok ciddiye alıyorsun," bozulduğunu gizlemek için sırıttı. "Senin notunu verdim Saygıner."

"Kaç verdin?" Dedim, göz kırparak. "Umarım yüksek bir nottur. Kırılırım yoksa"

İşaret parmağını kaldırınca elini hızla kavrayıp beline doğru büktüm. Acıyla inledi. "O parmağını kırarım!" Dedim, dişlerimin arasından. "Bana yaklaşırken bin kere düşün öyle at adımını," elini sıkıp daha çok döndürdüm. "Canını pis yakarım, beni başkasıyla karıştırma," ağzından bir inilti kaçınca işaret parmağını geriye doğru baskı uyguladım. "Duydun mu beni?!"

GEÇMİŞİN İZİ Where stories live. Discover now