97. Bölüm: BİR HİÇ UĞRUNA

422 40 28
                                    

Kimler için bölüm attığımı kendileri biliyor. Emeğimin karşılığını verenler; sizi çok seviyorum. Saldığım kitaba tekrar dört kolla sarılıp her hafta bölüm atma sebebimsiniz, var olun... 🫶🏻🤍


"Ailevi nedenler diyelim," dedim, alayla. "Hazır şaşkınlığınız geçmemişken sizi biraz daha şaşırtayım." Herkes merakla bana baktı.

Emir'in bakışları bana çevrildi, gözleri kısılmıştı. Lenard'ın ayaklandığını gördüm, ne yapacağımı anlamıştı ve kafasını hızla iki yana salladı.

Bakışlarımı kameraya diktim. "Cihan Çakır da aramızda, kendisi gelmeye cesaret gösteremediği için bizi canlı bir şekilde izliyor." Herkes kameraya baktı. Eminim şu an kameranın dibinde şaşkınca ve yüreği ağzında bir şekilde gözlerime bakıyordu. "Maskeler düştü madem... Cihan Çakır'ın Selçuk Saygıner olduğunu bilmek hepinizin hakkı."

Bu kez uzun bir sessizlik oldu. Dayım, Taylor, Gregor, Altay, Emir... Hepsi büyük bir şaşkınlıkla bana bakakalmıştı. Ben ise bakışlarımı kameradan çekmedim. Herkes SelCih'in gerçek kimliğini öğrendi; kızıyla düşman olduğunu, kızını öldürmek istediğini, uzun yıllardır sakladığı kimliğini kızının ifşa ettiğini... Başlıyoruz Cihan Çakır. Başlıyorum. Kendini koru; kendini çok iyi koru.

Kıyamet yakın.

O yıllardır patlamak için can çekişen yanardağ patlayacaktı.

Salonda bir kargaşa oldu. "N'aptın Sena?" Dedi Emir, şaşkınca.

"Dürüstlükten mi bahsediyorsunuz!" Dedim, gür sesimle. Herkes suspus olup bana baktılar. "Selçuk Saygıner kızının yemeklerine sinsice ilaç attırdı ve onu delirtti. Kızının travmasıyla oynadı. Kızının kafasını acımadan suya batırtıp onu dakikalarca suda tutturdu! CİHAN ÇAKIR SELÇUK SAYGINER!" Sert bakışlarımla herkese kısa bir bakış attım. Hepsi dehşete düşmüşlerdi. "Kızının gücünü kullanmak için ona çektirmediği eziyet kalmadı ama yine kaybetti. Yeğenini canice öldürdü!" Arun'a baktım. Kocaman olmuş gözleyile kafasını iki yana salladı. "Arun Çakır onun öz oğlu," herkesin bakışlar Arun'a çevrildi. "Baldızından olan oğlu."

Sanırım herkes bayılmak üzereydi.

Birkaç adımla salonda yürüdüm. Herkes bana bakıyordu; şaşkınca, dehşetle, bayılacak gibi.
Kameraya diktim bakışlarımı. "Tehdit etmek yerine icraata dök derim." Dedim, alayla.

Bana bakan insanlara baktım. "Hiçbir şey yapamayacağına rağmen Maraz'ın kimliğini açık etmekle tehdit etti." Hepsinin gözlerine baktım. "Şimdi söyleyin, kim daha dürüst?"

"Yanımdan çekilir misiniz?!" Dedim, alayla gülerek. "Siktir olup gidin o zaman." Arun'a baktım. "Henüz küçük bir çocukken onu annesinden ayırdı ve annesinin kokusu yerine silah sesleriyle büyüttü oğlunu. Onu kendine itaat etmesi için yetiştirdi. Yıllarca ona her istediğini yaptırdı; annesini ona getireceğini öne sürerek."

"Amacı kızının iyiliği değildi," dedi Arun, ciddiyetle. Bana ayak uydurup ayaklandı ve birkaç adım attı salonda. "Amacı her zaman kızını yanına alıp onun gücüyle yükselmekti. Amerika Nora Davis'i konuşuyor!" Dedi, gür sesiyle. "Herkes Nora Davis'in gücünü ve ona nasıl hayran olduklarını konuşuyorlar! Cihan Çakır kızının böyle biri olacağını çok önceden biliyordu. Sena her zaman o gücü itti ve babasının gazabından uzaklaştı." Bana baktı ve gururla gülümsedi. "Gücünü en sonunda eline aldı ve bunu benim gibi babasının köpeği olarak değil, kendi olarak yaptı."

GEÇMİŞİN İZİ Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang