9. Bölüm: Balayı.

47 8 34
                                    

Ertesi gündü. Tekrar. Günler geçip gidiyordu ama hep aynı günde takılı kaldığımı hissediyordum.

Dün Ateş'le öpüşürken Evgin'in bizi uzaktan izlediğini fark etmiş ve onu kıskandırmak için elimden geleni yapmıştım. Öylede olmuştu. Resmen kıskançlık krizine girmişti.

Bugün iş yoktu. Okulum da daha başlamamıştı. Bugün ikimizde evdeydik, sanırım... Birbirimize laf sokmak için harika bir gündü.

Ben uyandığımda niye Evgin uyumuyordu. Niye o hiç benden önce uyumamıştı? Belki geç yatıp erken kalkıyordur. Bir kere bile uyuduğunu görmedim ama...

İkimizde yatakta yatıyorduk ve birbirimize arkamızı dönmüştük. Biliyordum, uyumuyordu.

Derin bir iç çektiğim sırada aklım ilk gecemizde gitmişti yeniden. Aynı evde, aynı odada, aynı yatakta geçirmiştik tüm geceyi. Şimdiki halimizle o günü karşılaştırsak aynı kişi bile değildik.

"Nikahta göz kırptığın kişi o muydu?"

Evgin'in sorduğu soruyla şaşkına dönmüştüm. Biliyordu. Nikahta, elimde aile cüzdanımızı havada sallarken Ateş'e göz kırptığımı fark etmişti. Sadece onun kim olduğunu görmemişti. Ve bu aklına takılmış, evlendiğimiz günden beri bunu düşünmüştü belli ki.

"Çok mu merak ettin?"

Tabii ki söylemeyecektim bunu ona. O sanki bana her şeyi söylüyordu. Söylüyor muydu? Söylemiyor muydu? ...Neyse.

"Ettim desem, söyleyecek misin?" Başlamıştık yine laf oyunlarına.

"Hayır." dedim kestirip atarak. Bir şey fark etmiştim. Bugün bana laf sokmamıştı. Kurduğumuz üç cümlede bile, sadece ağzımdan laf almaya çalışmıştı. Sesi her zamankinden daha yorgundu sanki.

İkimizde yerimizden kıpırdamadan yatmaya devam ediyorduk. Ta ki kapı çalana kadar.

"Ben bakarım." dedi ve doğruldu. Ayağa kalktığında yine simsiyah giyinmiş olduğunu gördüm. Bu adam siyahtan başka renk bilmez mi?

Evgin kapıyı açınca Reşit Bey konuşmaya başladı.

"Evgin Bey, babanız sizi odasına çağırıyor. Ezgi Hanım'la beraber..."

Kapı aralığından beni gördüğünü hissettim Reşit Bey'in. Normalde bu saatte yatmazdım, çoktan ayaklanmış olurdu bütün ev. Ama dünkü olaylar...

"Sonra gelsek olmaz mı?" dedi Evgin. Şaşkınlıkla doğruldum ve ona baktım ama o bana bakmıyordu. Babasıyla ilgili hiçbir şeyi ertelemezdi normalde.

"Acil dediler, efendim..." Reşit gözlerini kaçırarak konuştuğunda ayağa kalkmış, üstümü değiştirmek için giyinme odasına gidiyordum. Bu kadar acil olan neydi? Yoksa...

"Tamam, geliyoruz." dedi Evgin ben çoktan giyinmişken.

Nihayet Zahit babanın odasına geldiğimizde kapıyı tıklatıp içeri girdik.

"Günaydın baba..." diye mırıldandı Evgin.

"Günaydın çocuklar. Erkenden çağırdım sizi, bir işiniz yoktu değil mi?"

"Önemli değil baba." dedi Evgin babasının karşısında başını eğerek. Benim dışında herkese saygılı ve sevgiliydi, ben ona ne yapmıştım ki?

Evgin ve ben ciddi ciddi babamızın ne diyeceğini beklerken Zahit baba güldü. Keyfi gayet yerindeydi bizim aksimize.

"Aferin çocuklar, iyi iş çıkardınız. Bir tatili hak ettiniz."

Evgin'le göz göze geldik ve sonra tekrar önümüze döndük. İkimiz, tatile mi gidecektik?

"Nasıl yani?" dedim kaşlarımı çatarak.

RastlantıWhere stories live. Discover now