13. Bölüm: Çocuk.

45 7 46
                                    

Sasha'yla sohbet ederek akşam etmiştik. Arada kadeh tokuşturmayı da unutmuyorduk.

Kapının açılmasıyla gelenin Evgin olduğunu gördük.

"Bayağı kaynaşmışsınız?" dedi Evgin ceketini çıkararak.

"Hoş geldin." dedim elimde şarap kadehiyle. Bacak bacak üstüne atmış gayet rahat bir şekilde oturuyordum.

"Hoş bulduk." dedi Evgin ve Sasha'ya bakarak göz kırptı. "Ne haber fıstık?"

"İyi, senden?" dedi Sasha gülümseyerek.

"İdare eder." diye cevap verdi. Barış'ın dediği gibi, daha belli değil, demesini beklerdim. Ama üçüz olsalar bile, üçünün de apayrı karakterleri vardı.

Savaş, kötü olsa bile iyiyim, derdi. Barış, asla demezdi iyi mi kötü mü. Daha belli değil, şeklinde cevap verirdi her seferinde. Evgin ise, nasılsa öyle cevap verirdi.

İdare eder dediğine göre ya şirkette işler ters gidiyordur ya da babasından azar işitmiştir.

"Benim birazdan şirkette toplantım var, gitmem lazım. Sonra konuşuruz." dedi ve ayağa kalktı Sasha.

Giderken Evgin'le yumruklarını tokuşturdular. Evgin'in, herhangi biriyle böyle iyi anlaşabildiğini düşünemezdim.

"Ee, şirkete de gelmedin bugün." dedi Evgin Sasha odadan çıktıktan sonra.

"Sabaha kadar Sasha'ylaydım. Uyuyakalmışım..." dedim.

"Senin işlerini de ben yaptım, ödeşmemiz lazım." dedi imayla.

Göz devirdim.

"Kim dedi sana benim işlerimi yap diye?" dedim gözlerimi kısarak.

"Bir süre şirkete gidemeyeceğiz zaten." dedi sırıtarak. Bir şeyler saklıyordu.

"Sebep?"

"Barış ve Büge tatile gidecekmiş." dedi, sırıtmaya devam ediyordu.

"Bizimle ne alakası var?" dedim dik dik bakarak.

"Can'ı bize bırakacaklar."

"Ne?" dedim ayağa kalkarak. Hayatımda bir kere bile çocuk bakmamıştım.

"Birazdan yola çıkacaklar. Hadi bakalım, göster anneliğini."

Evgin şaka yaparak yanımdan geçip giderken ona somurtarak göz devirdim ve sinirle bağırdım.

"Bunu senin istediğine yemin edebilirim!"

Bir saat sonra Barış ve Büge çoktan yola çıkmıştı. Çocukları severdim, ama nasıl bakabilirdim bilmiyordum. Tam üç gün boyunca hem de...

Evgin, ben ve Can odamızdaydık. Ben ayakta durup kucağımda Can'ı uyutmaya çalışırken Evgin büyük bir keyifle beni izliyordu.

"Ne bakıyorsun? Yardım etsene!" dedim fısıldayarak bağırarak.

"Ne yapalım biliyor musun?" dedi ayağa kalkarken. Ben ciddiyetle onu dinliyordum. "Sen ayağında salla, ben de ninni söyleyeyim."

Kucağımda bebekle yanımdaki koltuktaki yastığı Evgin'e fırlattım.

"Bak, iki dakikaya kalmadan uyuyacak şimdi." dedim Can'ı kucağımda sallamaya devam ederken. Küçücük bebeğin gözleri kapanıyordu.

"Uyutamayacaksın." dedi.

"İddiasına bile girerim." dedim ona arkamı dönerken.

Tam dediğim gibi, iki dakikaya kalmadan uyuyakalmıştı. Onu narince yatağa bıraktım ve Evgin'e döndüm.

"Bir şey söyleyeyim mi? Senden iyi anne olurmuş." dedi, keyfi hiç olmadığı kadar yerindeydi.

Elindeki kristal şişeden düz kadehe konyak dolduruyordu. Tam bardağı alıp kafasına dikecekken bardağı elinden çekip aldım.

"Ne yapıyorsun?" dedi fısıldayarak.

"Üç gün hiçbir şey içmeyeceksin. Benimle beraber bakacasın Can'a." dedim elimdeki kadehi ondan uzaklaştırarak. O ise elimden bardağı almaya çalışıyordu.

"Öyle bir şey olmayacak." dedi fısıldayarak. Her ne kadar benimle dalga geçse de Can'ın uyanmaması için o da elinden geleni yapıyordu.

"Bırak ya!" dedim fısıldayarak.

Sonunda olacak şey belliydi zaten. Kadeh yere düşüp kırılmış ve oldukça gürültülü bir ses çıkarmıştı.

Can tekrar ağlamaya başladığında ben de ağlamak istiyordum.

Evgin kendini tutamayıp öyle bir güldü ki ya içmeden kafayı bulmuştu ya da bu gerçekten çok hoşuna gidiyordu.

"Evgin ya!" dedim, bu sefer kendimi tutamayıp bağırmıştım.

"Sen yaptın." dedi ben Can'ı tekrar kucağıma alırken.

"Baba, baba!" dedi Can kollarını açarak. Evgin'e gitmek istiyordu.

Can Evgin'e baba diyordu.

"Oy, babası..." dedi Evgin uzata uzata. Can, Evgin'in kucağına gitmişti ona baba derken. "Gördün mü? Çocuk beni görünce ağlamayı bıraktı."

Sinir bozukluğuyla gülmeye başladım. Can, daha iki yaşında bir bebek olduğundan Barış ve Evgin'i karıştırıyordu.

"O zaman babalığını yap, uyut çocuğunu." dedim hemen karşısındaki tekli koltuğa otururken. Bacak bacak üstüne atmıştım, şimdi keyifle izleme sırası bendeydi.

"Uyumak istediğinden emin misin?" diye sordu bana. Doğru, çocuğun ne istediğini bile bilmeden uyutmaya koyulmuştum.

"Az önce uyudu. Zaten akşam oldu, uyuması lazım." dedim.

"Sen en iyisi çocuk doktoru ol. Çocuklar seni gördüğü an kaçar, hiç hastan olmaz. Tüm gün otur dur hastanede."

Evgin gülerek dalga geçerken Can gayet sakindi. Evgin'e yastık fırlatmak istiyordum fakat kucağınaki Can, Evgin'e adeta kalkan olmuştu. Kucağında masum bir çocuk varken bunu yapamazdım.

Saatler sonra...
Ben yorgunluktan sızıp kalmıştım. Yanımda Can da uyuyordu.

Yatakta bir hareketlilik olduğunda Evgin'in yanıma yattığını anlamıştım. Ortamızda da Can vardı.

Evgin beni saçlarımdan öpmüştü.

"İyi geceler, dünyanın en güzel annesi."

RastlantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin