56. Bölüm: Bıçak.

31 4 24
                                    

"Buse'yle ne haltlar yiyordun, anlatacaksın bana!"

"Beyefendiye bir de hesap vereceğiz, ha?"

"Benim sabrımla oynama!"

"Ezgi benim, anladın mı? Siktir git hayatımızdan!"

"Bırak şunu!"

Ve sessizlik.

***

Oldukça uzun bir uykudan uyanmıştım, yaşananlar buna fazlasıyla etki etmişti.

Gözlerimi ovuştururken doğruldum. Komodinin üstünde bırakmış olduğum telefonu elimde aldım, sayısız mesaj ve cevapsız çağrı vardı.

Babam, defalarca aramıştı. Onunla uzun zamandır görüşmüyorduk, konunun devrettiğim hisseler olduğuna yemin edebilirdim.

"Kızım, neredesin?"

"Neden açmıyorsun telefonlarını?"

"Umarım başına bir şey gelmemiştir."

Bunlar ve bunlar gibi onlarca mesaj vardı. Sasha iki kere, Büge üç kere ve Savaş bir kere aramıştı.

Barış aramamıştı.

Evgin aramamıştı.

Onların beni merak etmesini beklemiyordum zaten. Ben onlar için bir hiçtim.

Telefona bir bildirim daha geldiğinde duraksadım. Babam, bir mesaj daha atmıştı.

"Yesarilerin evine gidiyorum."

Yazardan:
Boğaz manzaralı, herkesin önünden geçtiği fakat asla sahip olamayacakları bir yalıydı burası.

Yesarilerin evi.

Elbette sayısız mülkleri vardı, ama hepsi yalnızca birisinde kalırdı. Bir aile...

Zahit Yesari.

Barış Yesari.

Büge Yesari.

Can Yesari.

Savaş Yesari.

Sasha Yesari.

Evgin Yesari.

Ve evden giden biri vardı, aileye dahil olan son kişi...

Ezgi Yesari.

Yalının kapısı hızlıca çalındı. Çalışanlardan biri koşturarak kapıya giderken Yesariler bir bir kapının önüne dizilmişti.

Kapı açıldığında herkes onu gördü.

Ezgi'nin babasını.

Rıza Yılmaz'ı.

"Neler oluyor burada? Ne yaptınız kızıma!" diyerek içeri girdi Rıza. Öfkesi kızına değildi, karşısında ordu gibi dikilenlereydi.

"Kızının ne yaptığından haberin yok herhalde." dedi Evgin. Evgin...

"Değer miydi iki aptal hisse için? Benim kızımın hayatı söz konusu burada!"

"Orada dur, Rıza. Senin böyle bağırmaya hakkın yok." dedi Zahit.

Rıza birkaç adımla Zahit'in tam karşısında durdu. Boyu, Zahit'ten biraz uzundu. Saçları aklanmamıştı bile, oldukça genç gösteriyordu.

"Kızım nerede?" dedi kelimelerin üstüne basa basa.

"O sorunun cevabı babamda değil." dedi Evgin. Rıza bu sefer de onun üstüne yürüdü ve aynı soruyu sordu.

"Kızım nerede?"

"Ne bileyim ben?" dedi sakince vurgulayarak.

"Onu evden atmayı biliyorsunuz ama!" dedi Rıza ve tekrar Zahit'e döndü. "Seninle bir anlaşma yapmıştık, Zahit. Sen bu anlaşmaya uymadın."

"Kızının böyle bir şey yapacağını kim tahmin edebilirdi, Rıza. Anlaşmaya uymayan o."

"Onun, hiçbir şeyden haberi yoktu." dedi Rıza, Zahit'e yaklaşarak. "Hepsinin suçlusu sensin."

Evgin, ne kadar güçlü görünse de bir yandan Ezgi'yi merak etmiyor değildi.

Rıza gidecekken Zahit onu durdurdu.

"Nereye gidiyorsun?"

"Korkma, seni ihbar etmeye değil. Kızımı bulmaya gidiyorum." dedi ve çekip gitti. Evgin, sakince kapıya yürüdü ve dışarı çıktı.

"Bir dakika!" diyerek Rıza'yı durdurdu.

"Ne istiyorsun?" dedi Rıza, Evgin'e döner dönmez.

"Onu nereden bulacaksın?" diye sordu Evgin. Merakını açık etmiyordu.

"Muhtemelen evlerinden birindedir." dedi Rıza ve binmek üzere olduğu, lüks, siyah arabayı gösterdi. "Gelebilirsin."

"Onu görmeye gitmiyorum. Yalnızca nerede kaldığını öğreneceğim." dedi Evgin ve arabaya bindi.

"Buraya en yakın olan eve gideceğiz." diye açıklama yaptı Rıza. Evgin cevap vermeden onayladı ve şoför arabayı çalıştırdı.

Geldikleri ev oldukça lüks bir mekandı. Arabadan iner inmez Rıza etrafa göz gezdirdi. Havuza, bahçeye... Ezgi dışarıda değildi.

Cebinden çıkardığı bir anahtarla koskoca evin kapısını açtı ve Ezgi'ye seslendi. Evgin arabada kalmıştı. Ezgi'yi görmek dahi istemiyordu.

"Kızım, neredesin!" diye bağırdı Rıza. Evin tüm katlarına baktı fakat Ezgi bu evde değildi.

Buraya hiç uğramamıştı.

Rıza arabaya geri döndüğünde, Evgin meraklı gözlerle ona bakıyordu.

"Burada yok." dedi Rıza, şoför tekrar arabayı çalıştırırken.

Bir diğer eve gittiklerinde Evgin yine arabada kaldı. Rıza, evin bahçesine göz atmadan direkt içeri girdi ve seslendi.

"Ezgi! Burada mısın?" dedi Rıza.

Ezgi gözlerini ovuşturarak merdivenlerden aşağı indi. Yeni uyandığı belliydi. Rıza'yı görünce duraksamıştı.

"Baba?" diyebildi sadece. Ardından koşup ona sarıldı. Onunla uzun zamandır görüşmüyordu...

"Neden açmıyorsun telefonlarını? Çok merak ettim seni."

"Uyuyordum, duymamışım..." dedi Ezgi ve babasına tekrar sarıldı. "Bana kızgın değil misin?"

"Ne için?"

"Hisseleri devrettiğim için." dedi Ezgi başını öne eğerek.

Ezgi'den:

"Bu, konuşacağımız en son şey. O Yesarilere gidip hesap sordum, anlaşmamıza uymadılar."

"O anlaşmaya uymayan bendim, baba." dedim tekdüze.

"Olur mu öyle şey kızım?" dedi saçlarımı okşayarak. "Onlar seni evden attı, anlaşmamızda bu yoktu."

Ciddilik içinde sessizliğe bürünmüştük.

"Biz de başımızı eğip oturmayacağız." dedi, ardından şok içinde kalacağım bir cümle kurdu. "Boşanıyorsunuz."

"Ne..." dedim fısıldayarak.

Biz zorla evlendirilmiştik, evet. Ama zamanla öyle çok şey değişmişti ki...

Biz boşanamazdık.

Çünkü ben aşık olmuştum.

RastlantıOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz