25. Bölüm: Doğmadan Ölmek.

43 6 29
                                    

"Bende sadece arkasından bağırabildim. Bu kadar..." dedim önümdeki shot bardağını kafama dikerken. Hızımı alamadan bir tane daha diktim. Bir tane daha, bir tane daha...

"Kızım, yavaş!" dedi Sasha kolumu tutarak. "Buraya eğlenmeye gelmedik mi, sen oturmuş içiyorsun!"

Sasha ile kafa dağıtmak için gece kulübüne gelmiştik.

"Başka ne yapacağım..." dedim boş gözlerle önümdeki tezgaha bakarak.

"Ne oldu sana?" dedi Sasha.

"Anlattım ya, Evgin'le kavga ettik!" dedim sinirle. Sinirim Sasha'ya değildi, Evgin'eydi.

"Ya kızım, her gün kavga ediyorsunuz zaten. Bunda bu kadar kafayı takacak ne var?" dedi bana bakarak. Gözlerimi ona çevirdim.

"Bu sefer öyle değil..." dedim sarhoşluğun verdiği etkiyle ağırca konuşup. "Beni tehdit etti..."

"Ne!" dedi bağırarak. Tepkisi beni bile korkutmuştu. "Ne dedi ki?"

"İşler etkisi gibi yolunda gitmezse..." Gözüm yine yere daldı. "Her şeyi babasına söyleyecekmiş."

"Ondan mı korkuyorsun?" dedi Sasha gülüp göz devirerek. "Bir bok söyleyemez. Ayrıca kendisi de suçlu değil mi? Babasına anlatırsa ilk o yer kazığı."

"Mesleğimi elimden alırmış..." dedim gözlerimi Sasha'ya çevirerek.

Sasha bir anlığına duraksadı.

"Ben eve gidince gösteririm ona." dedi. Ardından telefonum çalmaya başladı.

"Efendim?" dedim kimin aradığına bile bakmadan telefonu açarak.

"Hocam, ameliyat ettiğiniz hastada komplikasyon oluştu!" dedi bir hemşire telaşla.

"Ne..." dedim ayağa kalkıp.

"Ne oldu?" dedi Sasha peşimden ayağa kalkıp. Ona bir bakış atıp bir şey söylemeden dışarı çıktım. Arkamdan gelmeye devam ediyordu. "Ezgi, ne oldu!"

"Hastaneye gitmem lazım." dedim arabaya binerek. "Atla hemen."

Sasha dediğim gibi hızlıca arabaya bindi. Son sürat sürerken hastaneye kısa sürede varmıştık. Hastanın odasında girer girmez elime eldivenleri geçirdim.

"Nedir?" dedim hastanın yanına gelerek.

"Hocam, hasta ameliyattan çıktığından beri tansiyonu çok düşük. Ayrıca bebeğin..." Devamını getiremedi.

"Bebeğin ne!" dedim.

"Bebeğin artık hayatta olduğunu düşünmüyoruz." dediğinde duraksadım. Annesinin karnındaki bebek, nasıl daha hayata gelmeden ölebilirdi?

"U...." Derin bir nefes aldım. "Ultrasonu getirin."

Ultrasonla bebeğe baktığımda rahat bir nefes almıştım.

"Bebek yaşıyor..." dedim derin bir oh çekerek. Yanımdaki hemşirenin telefonu çalarken diğerlerine ultrasonu götürmelerini söyledim.

"Hocam," dedi telefonla konuşan hemşire. "Acilde size ihtiyaç varmış."

"Durumu ağır olan hamile bir hasta varmış." dedi. "Hastanede şu an sizden başka kadın doğumcu yok."

Evet. Branşım kadın doğumdu ve gece yarısı olduğu için benden başka doktor olmaması gayet normaldi.

Koşa koşa acile gittiğimde hamile kadın çığlık çığlığaydı.

"Hanımefendi, sakin olun." dedim onu sakinleştirmeye çalışarak. "Nedir?"

RastlantıWhere stories live. Discover now