14. Bölüm: Kara Gün.

41 8 53
                                    

Kendi çocuğuna sahip çıkan bir anne...

Can'ın ağlamasıyla gözlerimi araladığımda Evgin'in, bana sarılarak yattığını fark ettim.

"Ben bakarım..." dedi fısıldayarak. Can'ı kucağına aldı ve sallamaya başladı. Onları gülümseyerek izlemeye başladım. Sabahın ilk ışıkları camdan içeri sızıyordu.

"Şşt, Evgin." dedim yatakta biraz doğrularak. Bana döndü. "Sen ayağında salla, ben de ninni söyleyeyim."

Onun bana dediğinin aynısını demiştim. İkimizde gülmüştük fakat o çok yorgun gözüküyordu. Gözlerinin feri gitmişti resmen.

Tüm gece beni izlemiş olamaz, değil mi?

Can saniyeler içinde tekrar uykuya daldığında Evgin onu yanıma bıraktı. Can beşiğinde değil, küçük çocukların anne ve babasıyla yatmak istemesi gibi aynı bizim ortamızda uyuyordu.

Can yarın bana anne der mi?

Yorgun gözlerle tekrar yatarak Evgin'e döndüm. Hiç uyuyacakmış gibi gözükmüyordu.

"Tüm gece beni izlemeye kalkma, yarın Can'a bakma sırası sende." diye fısıldadım sırıtarak.

"Bir şartla bakarım, sen de hiçbir şey içmeyeceksin." dedi keyifle.

"Çocuğa bile şartla mı bakıyorsun?" dedim gözlerimi devirerek. "Ama tamam, sen içmedin. Ödeşelim."

"Anlaştık." diye fısıldadı ve elini usulca saçlarımda gezdirdi. Gıdıklanmıştım ama bu hissin verdiği hazla gözlerimi kapatmıştım.

Tekrar uykuya daldıktan sonra oldukça aydınlık bir sabaha açmıştım gözlerimi. Can da yavaş yavaş uyanıyordu. Evgin zaten yatakta bile değildi.

Onu uyurken bir kere bile görmemiştim.

"Kendini hazırlamışsındır umarım, bugün Can'a bakma sırası sende." dedim doğrularak. Evgin bana değil, elimdeki alyansa benzeyen yüzüğe bakıyordu.

"Hazırladım..." dedi, oldukça dalgındı. Ne söylediğini bile bilmiyor gibiydi.

"Şey diyeceğim, biz tekrar mı evlensek?" dedim hâlâ yataktayken.

"Olur, evlenelim..." Hâlâ yüzüğe bakıyordu.

"Evgin, ne diyorsun sen?" dedim yataktan kalkıp onun yanına giderken. "Tekrar evlenelim mi diyorum, olur diyorsun."

"Ha, ne?" dedi başını kaldırıp bana bakarak.

"İyi misin sen?" dedim elindeki yüzüğe bakarak.

O yüzük bizim alyansımız değildi.

Başını salladı.

"İyiyim."

"Tamam, bugünlük sana bir güzellik yapayım. İkimize de içki serbest." dedim.

Ben halden anlayan birisiydim. Şu an ne olduğunu bilmesemde, umarım bir an önce düzelirsin Evgin.

Evgin'in beni dinlediğinden bile emin değildim ama en azından gözlerimin içine bakıyordu. Başını onaylarcasına salladı ve sanki bu anı bekliyormuş gibi yerinden kalkıp içkilerin dizildiği o masaya gitti.

Ben ona merak ve şaşkınlıkla bakarken Can ağlamaya başladı. Onu kucağıma alıp sallamaya başladım. Nihayet sustuğunda onun üstünü değiştirmeye başlamıştım. Ayakkabılarını da giydirdikten sonra onu ayağa kaldırmıştım.

Acıktığını az çok tahmin ettiğimden ve kahvaltı zamanı yaklaştığından odadan sessizce çıkıp merdivenleri inmeye başladım ve Can'la beraber o çok büyük yemek masasına gittik.

RastlantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin