44. Bölüm: Keşke.

18 6 8
                                    

Kapıyı çalışanlardan biri açtığında yaslandığım yerde sendeledim. Gözlerim yarı açıktı ve ayakta durmakta zorluk çekiyordum.

"Hoş geldiniz Ezgi Hanım." dedi kapıyı açan çalışan tebessümle.

"Hoş buldum!" dedim kelimeyi uzata uzata. Bir yandan da gülüyordum.

Çakırkeyf bir haldeydim.

İçeri girdiğim an karşımda Evgin ve Sasha'yı gördüm. İkisi de öfkeyle bakıyordu.

"Yaptığını beğendin mi?" dedim kendimi göstererek. Evgin'in tam önünde durmuş, gözlerine bakıyordum.

Bana donuk bir şekilde bakıyordu.

"Hani içmeyecektin sen?" dedi bileğimden tutarak. Kolumu ondan zorla kurtardım ve geriye sendeledim.

"Özür dilerim Evgin Bey." dedim sahte bir mahcuplukla. "Bir daha içmeyeceğim. Kusura bakmayın lütfen."

Gözlerimi devirdiğimde Sasha görüş alanıma girdi. Bu sefer o beni kolumdan tutup kendine çekti. Ben havada savrulurken ufak bir çığlık attım.

"Kızım, delirdin mi sen? Ne bu hal?" dedi Sasha hayretle.

"Ne varmış halimde?" dedim ciddiyetle kıyafetlerime bakarak. Neyi kastettiğini algılayamamıştım.

"Sasha, sabah konuşuruz bunu. Baksana şunun haline, ne dediğimizi bile anlamıyor." dedi Evgin, ona döndüm.

"Sana ne benim halimden?" dedim, ciddi bir şey söylüyordum ama gülüyordum. "Keşke o gün senden boşansaydım, çok pişmanım..."

Söylediklerimin ne kadar kırıcı olduğunun farkında bile değildim.

"Bunları yaşamak zorunda kalmazdım..." Yüzüm düşmüştü. "Evliyken bir şey değişmedi ki zaten. Benim de senin de sev..."

Evgin eliyle ağzımı kapattığında sözüm yarım kalmıştı. Sasha; Evgin ve benim sevgililerimizin olduğunu bilmiyordu.

Evgin'e bayık gözlerle bakarken elini ağzımdan çekmişti.

Yine sendelediğimde Sasha ile Evgin aynı anda beni tutup düşmemi engelledi.

"Sasha, şunu odaya götür. Uğraşamayacağım." dedi Evgin.

"Hayır!" diyerek geri çekildim yamuk adımlarımla. "Ben seninle aynı odada kalmam. Hatta o ilaç olayından sonra seninle aynı evde bile kalmam..."

Ani bir kararla kapıya yöneldiğimde Evgin kolumu sert bir şekilde yakaladı ve beni geriye sürükledi.

"Midem bulandı..." dedim karnımı tutarak. Oldukça sarsmışlardı beni, bana engel olmak için.

"Yürü." dedi soğukça, gözüyle merdivenleri gösteriyordu.

"Gelmiyorum." dedim omuz silkerek.

"Yürü dedim!" diye bağırdı beni iterek. Oldukça öfkeliydi.

"İttirme, kusacağım şimdi." dedim kolumu ondan çekerken.

"Kim dedi sana o kadar iç diye?" dedi ama sorusu cevapsız kaldı.

"Hepsi senin yüzünden." dedim merdivenleri güçlükle çıkarak.

"Benim yüzümden mi?" dedi hayretle.

"Evet senin yüzünden."

"Sana göre her şeyin suçlusu benim zaten."

"Çünkü öylesin!" dedim, daha merdivenlerin yarısına bile gelememiştim. "Sen çapkınlık yapmasam, baban seni evlendirmezdi."

"Yine mi aynı konu?" dedi. "İtiraz etseydin seninle evlenmezdim ki ben."

"Sanki öyle bir şansım vardı..." dediğimde sendeledim. Evgin beni tutmasaydı merdivenlerden yuvarlanacaktım.

"Yavaş." dedi kolunu belime dolarken.

Merdivenlerin diğer yarısını çıkarken Evgin'in eli kolumu tutuyordu.

"Başım..." diye söylendim duvara yaslanmışken.

"Gel." dedi Evgin odamızın kapısını açtıktan sonra.

Odaya girer girmez elimdeki küçük, siyah ve deri çantamı koltuğa fırlattım. Bir yandan da şarkı mırıldanıyordum.

Bir kez daha sendelediğimde kendimi yatağa bıraktım.

RastlantıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin