60. Bölüm: Halüsinasyon.

23 4 18
                                    

Hastaneden hep beraber çıkmıştık. Ben en arkadan, dalgınca yürüyordum.

Savaş, Barış, Evgin, Sasha ve Büge arabaya binmişti.

Ve Barış arabasını çalıştırdı.

Araba yanımdan geçip giderken arkalarından bakakalmıştım. Evet, onların yanında yerim yoktu ama hava soğuktu. Üstelik buraya sırılsıklam gelmiştim.

Evime yürüyerek gidiyordum. Rüzgar saçlarımı uçuşturuyordu, titriyordum.

Nihayet eve geldiğimde kendimi salondaki koltuğa atmıştım. Koltuğun yanındaki sehpada duran hapların sayısı oldukça azdı fakat etkisi fazlaydı.

Son bir saatte olanları unutmak için bir hap atmıştım ağzıma.

Kendimi koltuğa bıraktığımda rüyalarıma sadece Evgin girsin istedim.

Birkaç saat sonra kan ter içinde uyanmıştım. Nefes nefeseydim. Evgin'i rüyalarımda istemiştim, evet, ama kabuslarıma girmişti.

"Her şey yalandı." demişti bana. Öyle uyanmıştım bu kabustan.

Uyuşturucu kullandığım için titreyen ellerimle telefonu elime aldım. Saat gece üçü geçmişti.

"Her şey yalandı."

Duyduğum sesle irkildim ve telefonum elimden kayıp yere düştü. Sesin geldiği yöne baktım.

Evgin karşımdaydı.

Evgin'i görür görmez yerimden sıçramıştım.

"Nasıl girdin buraya?.." dedim titreyen sesimle. Evgin beni duymazdan gelerek sağ tarafa döndü ve farklı bir odaya yürümeye başladı.

Yavaşça ayağa kalkıp duvardan tutunarak onu takip edecektim fakat sağ tarafa döndüğüm an, Evgin'i görememiştim.

"Evgin?" diye fısıldadım hayretle. Ev oldukça karanlıktı, sokak lambaları evin içini az da olsa aydınlatıyordu.

Evin içinde küçük adımlar atmaya başlamıştım ki arkamdan bir ses geldi.

Cam kırılma sesi.

O korkunç sesi duyar duymaz ellerimle kulaklarımı kapattım.

Eş zamanlı olarak gözlerimi de kapattığımda hatırlamak istemediğim anlar canlandı kafamda.

"Sahra, yapma!" dedi küçük kız, kendinden neredeyse otuz yaş büyük bir kadına.

"Anne diyeceksin bana! Sahra yok!" dedi yüzündeki makyajın yarısı gözyaşlarıyla akmış olan kadın.

Sahra, eline geçirdiği vazoyu yere fırlatırken kulaklarını elleriyle kapattı küçük kız. Artık bu sesi duymak istemiyordu.

"Boşanamayacaksın benden!" dedi Sahra, karşısındaki adama.

Üstünde siyah bir elbise ve dizlerine kadar uzanan topuklu çizmeleri, tam da masallardaki gibi bir cadıyı andırıyordu küçük kıza. Dudaklarındaki mat, kırmızı ruj ve siyah göz farı, o kadını daha da korkunç hale getiriyordu.

"Sahra, çık git bu evden!" dedi Rıza.

Ezgi'nin babası, Rıza.

"Gitmeyeceğim!" dedi Sahra, gözü dönmüş bir şekilde eline geçirdiği bir vazoyu daha yere atarken.

Bir vazo daha paramparça olduğunda, küçük kız, gözlerini ve kulaklarını kapatıp çığlık atıyordu.

"Sahra, yapma! Kız korkuyor." dedi Rıza.

O küçük kız, Ezgi'den başkası değildi.

Ellerimi kulaklarımdan çektiğimde sesin geldiği yöne baktım. Hiçbir şey, hiç kimse yoktu.

Sesin geldiği yöne yürümeye başladım. Etrafta kırık bir eşya yoktu.

Ve Evgin de yoktu.

Gördüklerim ve duyduklarım, halüsinasyondan ibaretti.

RastlantıWhere stories live. Discover now