22. Bölüm: Zincirleme Kaza.

39 7 54
                                    

Ertesi gün artık staj yapmıyordum, intern olarak işe başlamıştım.

"Ne haber, intern doktor?" dedi Kardelen beni görür görmez.

"İyi, senden?"

"Sürünüyoruz işte." dedi gülerek. "Sen kurtuldun, biz kaldık."

"Deme öyle." dedim. "Şu an sevdiğin bölümün stajındasın. Staj değişince şükredersin bu haline."

"Derdimiz o ya be Ezgi'm." dedi Kardelen. "Neyse, ameliyatta sana başarılar. Selma Hoca, sana ilk günden ameliyat koymuş."

Selma Hoca, internlerin hocasıydı. Birbirimizi daha tanımasak da o benim adımı büyük olasılıkla duymuştu.

"Ne!" dedim hayretle.

"Kolay gelsin sana." deyip gülerek kaçtı yanımdan. Hâlâ şaşkınlığımı üstümden atamamıştım.

"Ezgi?" diye bir ses duydum arkamda. Sesin geldiği tarafa döndüm.

"Evet, benim?" dedim.

"Ben Selma. Artık senin hocanım. Adını çok duydum Ezgi." dedi ve elini uzattı. Gülümseyerek elini sıktım.

"Adımı nereden duyduğunuzu sorabilir miyim?" dedim merakla.

"Adını buradaki tüm hocalar biliyor. Kariyerinde ne kadar başarılı olduğun ortada." dedi.

"Teşekkür ederim..."

"Bugün seni sözlü yapacağım ama ne zaman olacağını söylemeyeceğim. En hazırlıksız zamanında, belki en stresli anında soracağım soruları. Bakalım benim sınavımdan da geçebilecek misin."

"Merakla bekliyorum." dedim gülümseyerek.

"Şimdi acile git, zincirleme kaza olmuş. Hastalarla ilgilen."

Tam gidecektim ki beni durdurdu.

"Bu arada, hastaların hangisi en ağır durumdaysa onları sen al." dedi.

"Peki." dedim ve hızlıca acile gittim. Beklediğimden daha kalabalıktı.

"Buraya bir doktor baksın!" dedi ambulanstan inen teknisyen. Koşarak yanına gittim, sedyede bir hasta getiriyorlardı.

"Nedir?" diye sordum ışıklı kalemle hastanın gözlerine bakarak.

"Kimliksiz hasta. Kırklı yaşlarında, kadın. Karnına cam parçaları girmiş, kollarında ve bacaklarında ciddi zedelenmeler var. Başına büyük darbe almış, beyin kanaması riski var ve çenesi çıkmış."

"Yedi numaraya alın, çabuk!" dedim ve hastanın karnındaki yarayı incelemeye başladım. "Kesikler çok derin değil, ameliyatlık bir durum yok. Karnına baskı uygulayın." dedim hemşirelerden birisine. Hemen dediğimi yaptılar.

"Beyin kanaması belirtileri yok ama sık sık kontrol edeceğiz. Şimdi çenesini oturtacağım." dedim ve kadının çıkmış çenesini yerine taktım.

"Kanama durmuyor hocam." dedi baskı uygulayan hemşire.

"Hemen bakıyorum." dedim ve kanlı bezi kadının karnından çektim. Cam parçalarını çıkarırken aklıma Sasha geldi.

Elimdeki cam parçasını o çıkarmıştı.

"Dikmem lazım, malzemeleri getir!" dedim. Hemşire malzemelerle geri dönünce yaraya dikiş attım.

"Hey!" diyerek karşıdak intern doktoru durdurdum. "Buraya gel!"

"Tabi hocam!" diyerek yanıma koştu.

İkimiz de intern doktorlardık ama bana hocam demişti.

"Hastanın kol ve bacaklarında zedelenmeler var, onlarla ilgilen. Beyin kanaması riski devam ediyor, arada kontrol et ve odaya al." dedim, o onaylayınca yanından ayrıldım.

Aceleyle diğer hastanın yanına koştum.

"Hocam, hastanın yanıkları var." dedi hemşire, geldiğimi görünce.

"Yardım et doktor!" diyerek acılar içinde kıvranıyordu adam.

"Merak etmeyin, acınız birazdan dinecek." dedim ve yanık yerlere müdahale etmeye başladım. Ben dokundukça adam bağırıyordu ama yapmak zorundaydım.

"Geçmiş olsun." dedim ve hemşireye döndüm. "Odaya alınsın."

"Tabi hocam!"

"Hastanın nabzı durdu!" diye bir ses duydum. Hemen sesin geldiği yere koştum.

"Nedir?" diye sordum kalp masajı yaparken.

"Hasta geldiğinden beri baygın hocam, yolda da kalbi durmuş."

"Elektroşok hazırlayın!" dedim, saniyeler içinde elimdeydi. "İki yüz elliye şarj et!"

Denedim. Olmadı. Bir daha denedim. Yine olmadı.

"Anne!" diye ağlayan bir kız çocuğunun sesini duydum. Şu an baktığım hastaya bakıyordu.

"O senin annen mi?" diye sordum çocuğa, kadına kalp masajı yaparken.

"Evet, kurtarın onu!" dedi. Dört beş yaşlarındaydı. Sarışın ve mavi gözlüydü. Ayağında ayakkabıları bile yoktu.

"Çocuğu dışarı çıkarın!" dedim sert bir tavırla. Hemşirelerden bir tanesi onu acilen çıkardı.

"En yükseğe şarj et!" dedim kalp masajını bırakarak.

"Hazır hocam!"

"Bir, iki, üç!" dedim.

Olmadı.

Aniden gelen sinirle kadının kalbine yumruk attım.

Hastabaşı monitörü ötmeyi bıraktı.

Kadın hayata geri döndü.

Etraftakiler beni alkışlarken kalabalığın azaldığını, herkesin beni izlediğini o an fark etmiştim.

Hastadan bulaşan kanlı ellerime bakarken, Selma Hoca yanıma geldi ve gülümsedi.

"Mükemmeldi."

RastlantıМесто, где живут истории. Откройте их для себя